Haberin Kapısı

Beyaz; İman ve İbadetin, Siyah; Küfür ve Dalaletin Rengidir

İSLAM VE KÜLTÜR

Burada sözünü ettiğimiz beyazlığın dış görünüşe, deriye dair olmadığını söylemeye bilmem gerek var mı? Bu beyazlık ruha, kalbe, akla, düşünceye, duyguya ve amele aittir. Nice siyah derili insan vardır ki, ruhunun beyazlığı göz kamaştırır. Nice beyaz görünüşlü kalıp adamı da vardır ki, düşüncelerinin siyahlığı dünyamızı karartır.

Paletin üstündeki gri boya yığını bir zamanlar siyahtı. Bembeyaz insanlar, ona beyaz kata kata rengini griye döndürdüler. Simsiyah kimseler de siyah boya katmaya devam ediyorlar. Bu kütleyi bir anda beyaz veya siyah yapmak mümkün değil.

Beyazın yolu sayısız gri duraklarından geçiyor.

Siyahtan beyaza bir anda geçmeye çalışmak "fıtrat kanunları"na, başka bir deyişle "eşyanın tabiatına" muhalefettir. Siyah, bünyesine giren beyaz oranında ağarmaya başlar. Zamanla orantılı olarak "grinin tonları" yaşanır. Eğer beyaz girişi hızlanırsa grinin tonu daha açığa doğru yönelir. Grinin de kendi içinde sayısız dereceleri vardır.

Dünya bir imtihan yeri olduğu için, ilâhî hikmet gereği her sonuç bir sebebe, her gelişme belli bir zaman dilimine bağlanmıştır. Hedefe adım adım gidilir, gayeye basamak basamak çıkılır, sonuca derece derece ulaşılır.

Bu "tedriç kanunu"na uymayan aceleciler, maksadlarını elde edemez, ellerindekini de kaybederler. Beyaz insan olmanın şartlarından biri de, "Hakim" isminin manasına uygun davranmaktır.

Siyahtan geldik, griyi yaşıyoruz ve beyaza doğru gitmek istiyoruz. Siyah, güneşten gelen renklerden nasip alamamışlığın ifadesidir. Beyaz ise, güneşin yedi rengini bir uyum içinde mezcetme hâlidir.

Beyaz insan, yedi vecihle harika olan Kuran güneşinin boyasıyla boyanmış, rengiyle renklenmiştir.

Siyah insan, vahiy nurundan ve iman renginden mahrum kalmış, karalar ve karanlıklarla sarılıp sarmalanmıştır.

Gri insan ise, iki renk arasında mütereddittir ve günümüz toplumunda çoğunluğu oluşturmaktadır.

Kısacası, beyaz iman ve ibadetin, siyah küfür ve dalaletin rengidir.

Burada sözünü ettiğimiz beyazlığın dış görünüşe, deriye dair olmadığını söylemeye bilmem gerek var mı? Bu beyazlık ruha, kalbe, akla, düşünceye, duyguya ve amele aittir. Nice siyah derili insan vardır ki, ruhunun beyazlığı göz kamaştırır. Nice beyaz görünüşlü kalıp adamı da vardır ki, düşüncelerinin siyahlığı dünyamızı karartır.

"Cahiliye dönemi" bir siyah toplum görüntüsü veriyordu. Peygamber Efendimiz, kısa bir zamanda kara insanlardan beyaz insanlara dönüşümü gerçekleştirdi. Kara ve karanlık geceler, Kuran güneşinin doğuşuyla bembeyaz ve apaydınlık saadet gündüzlerini netice verdi. Bu ferdî ve sosyal dönüşüm mûcizesini kısa bir zamanda gerçekleştirmek bugün için mümkün değildir, zamanla birlikte azim, sebat, sabır ve gayret ister.

Fert olarak bize düşen görev nedir?... Beyaz insan olmak ve beyazlık oranımızı olabildiğince artırmak... Kendimiz beyazlaşamazsak başkalarını beyaza davet edemeyiz, etsek de etkili olamayız. Çünkü, "Nefsini ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez."

Kümeye giren rengin, kemiyeti kadar, keyfiyeti de önemlidir. Beyazlığı özlemek, dilemek yetmez, kendimiz daha beyaz olmaya çalışmalı, beyaz insanlığın güzelliğini çevremizdekilere göstermeli, onların da harmana beyaz insanlar olarak girmelerine çalışmalıyız. Her beyazlaşmada, gri renk biraz daha aklaşır. Çünkü, bir beyaz artarken, aynı zamanda bir siyah azalmaktadır.

Biz kendimizi, çevremizdeki insanları ve toplumu beyazlaştırmaya çalışırken, siyah insanlar da boş durmuyorlar elbet. Onlar da, gri toplumu siyahlaştırmak için çaba harcıyorlar. Bunu kendine iş edinen kimseler var. Bu simsiyah insanlar, herkesi de kendilerine benzetebilmek için aralıksız çalışıyorlar. Simsiyahlarla bembeyazlar arasında amansız bir mücadele var ve bütün şiddetiyle devam ediyor.

Burada önümüze metod meselesi çıkmakta. Biz, "müsbet hareket metodu" gereği, bütün gücümüzü kendi meselemize, beyazlaştırma işine verelim, her ilerleyişimiz onların gerileyişi anlamına da geldiğine göre, bu tavır, en faydalı ve en sonuca götürücü metod olarak görünmektedir. Biz, beyazı öğrenelim, beyaz olalım, beyazlığımızı artıralım, çevremize beyazı yayalım, elimizdeki bütün imkânları beyazlaştırma için harcayalım. Bunlar yapıldı mı, siyah hareket kendiliğinden gerileyecektir.

Karaların neyi nasıl yaptığını izlemekle zaman kaybetmeyelim. Bu izlemenin en kötü etkilerinden biri zaman ve güç kaybı, biri de moralimizde yapacağı olumsuz etkidir. Faaliyetlerimizin en mühim taşıyıcısı olan "şevk"imizi korumak ve artırmak zorundayız. Bu sebeple biz, yalnız kendi işimizle meşgul olmalı, başarılarımızı gördükçe daha büyük hamleler için şevk kazanmalıyız.

Siyah insanın siyahlığındaki azalma ve beyaz insanın beyazlığındaki artma özlediğimiz renge doğru atılan adımlardır. Bir insanı tam beyaz yapamıyorsak, hiç değilse az siyah olmasına çalışalım. Bir başkasını da mükemmel beyaz hâline getiremiyorsak, en azından beyazlık oranını artırmaya gayret gösterelim.

Bunu söylerken bir başka gerçeği de ifade etmiş oluyoruz: Toplumlar gibi insanlar da ne tam beyazdırlar, ne de tam siyah. Gri, hemen daima hâkim renktir.

Toplumlara rengini veren insanlardır. Beyaz insanların bir araya geldiği toplumların rengi de beyaz olacaktır. Elbette bu genel tesbit, bembeyazların veya simsiyahların olmadığı veya olamıyacağı anlamına gelmez.

Bizi idare edenlerin rengini belirleyen de, yine bizim rengimizdir. Onlar, toplum denilen insan küme'sinden alınmış bir kesittirler. Siyah veya gri bir toplumdan bembeyaz idarecilerin çıkacağını düşünmek bir hayal olur. Şu hâlde, idare edenlerin beyaz olmalarını istiyorsak, önce kendimiz beyaz olalım.

insanların etkilenmeleri, beyaza yönelmeleri için bütün sebeplere teşebbüs edelim, ama bunları yaparken hidayetin Allahtan olduğunu da hiç mi hiç unutmayalım. Asla unutmamamız gereken bir başka esas da şudur: Bütün faaliyetlerimizin tek hedefi "Allahın rızası" olmalı. Böyle olmadığı zaman, amellerimiz zahiren beyaz görünse bile, gerçekte siyah olacaktır.

Tam beyaz olmadıkları için çevremizdeki insanlara kızmayalım, onları tam beyaza doğru yönlendirmeye çalışalım. Siyahlara düşmanlık etmekle bir yere varamıyacağımızı bilelim, ak'ın güzelliğini göstererek kara'dan sıyrılmalarına çalışalım.

Siyahın, beyazlaşmaya başlaması için, öncelikle beyaz olmayı "istemesi" gerekir. Bu istek olmadıkça harici hiçbir tesir onu beyazlaştıramayacaktır. Belki beyaz gibi görünebilir, ama asla beyaz olmaz. En tehlikeli siyahlar da dışarıdan beyaz görünenlerdir.

insanlara "beyaz olmayı isteme kararını" verdirmek için en tesirli vasıtalarımız sevgi, şefkat, merhamet, müsamaha ve bu duygularla hâlelenmiş bilgidir. Samimi hislerde insanı cezbeden, yıkayan, temizleyen, arındıran bir güç vardır.

Bütün bunların da berisinde, "beyaz insan" olmanın özelliklerini "yaşayarak" gösterelim.

insan insana baka baka ağarır.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.