Haberin Kapısı

Duygu ve Tutku

İSLAM VE KÜLTÜR

Eskiden "his" diyorlardı, şimdi "duygu" diyorlar. Eskiden "ihtiras" derlerdi, şimdi "tutku" demekteler. Kelimeler ayrı ayrı da olsa anlam aynı kalıyor. Bugün de insanlar duygulu ve tutkulu, eskiden de böyleydiler.

Duygu, kalbî bir nitelik. Sevgi, nefret, gurur, tevazu, kibir, merhamet... Adı bilinen veya bilinmeyen pekçok duygu var insan kalbinde. Duygu, kalbin bir nesneye karşı aldığı bir tavır, bir hâl. Sürekli de olabilir süreksiz de.

insan kalbi fıtraten olumlu olan objelere olumlu, olumsuz olanlara da olumsuz tavır alacak bir özellikte yaratılmış. Ancak bu her zaman böyle olmaz, yanlış terbiye, kötü örnekler, bilgisizlik ve bilinçsizlik gibi sebeplerden dolayı kalbde sapmalar olabilir. Ayarı bozulan, dengesini kaybeden insan kalbi kendisinden bekleneni yapamaz. Sevilmesi gerekeni sevmemeye, acınması gerekene acımamaya başlar. işte o zaman ıslaha muhtaç hale gelir.

Bazan da, kalb rotasını kaybetmez, ama yeterince beslenmemesi sebebiyle duyguları, yani kendisinden beklenen nitelikleri cılız kalır. Sevgisi, merhameti ve sair duyguları zayıf olur. O zaman da beslenmesi ve kuvvetlendirilmesi gerekir.

Bir duygu kalbi kaplayacak kadar büyür ve şiddetlenirse, öbür duyguları bastırıp dengelerin bozulmasına vesile olursa, bu bir duygu olmaktan çıkar, "tutku" adını alır. insanın bütün manevi donanımı, hayali, hafızası, nefsi, aklı ve benzeri tüm cihazları onunla ilgilenmeye, başka ilgi alanlarını ihmal etmeye başlar. Tutku, insanı tamamen esir eden, köleleştiren, hep kendisiyle ilgilenmeye zorlayan azgın ve azman bir duygudur. Kararlar ona göre alınır, hayat ona göre biçimlenir, ilgiler hep ona yönelir, ilişkiler yine ona göre oluşur. Tutku bencildir, belirleyicidir, isteyicidir.

Mesela, sevgi bir duygudur, aşk bir tutkudur. Sanat eserlerinin ekseriyeti hep bu tutkunun verileriyle üretilmiştir. Bir aşıkın, bir karasevdalının nasıl olduğu uzun uzadıya anlatılmıştır bu eserlerde. Aşık, artık sıradışı bir insandır, en önemli yerinden, yani kalbinden yakalanmış, zincirlenmiştir. Üstelik o, esaretten kurtulmak istemeyen bir esirdir. Aşka bir tür delilik denmesinin sebebi de budur. Aşk derken sadece bir insanın karşı cinse duyduğu şiddetli ve özel sevgiyi kastetmiyorum. Bir insan makama, üne, paraya, kendine, daha önemlisi Allaha da aşık olabilir.

Duyguyu rüzgara, tutkuyu ise fırtınaya benzetirim ben. Fıtratı icabı, rüzgar mutedildir, fırtına şiddetli, rüzgar süreklidir, fırtına nadiren görülür, rüzgar yapıcıdır, fırtına genellikle yıkıcı. Fırtınaların ömrü kısa olur, tutkuların da öyle.

Ancak, bir ömür süren tutkular da yok değildir. Sanat, siyaset, bilim, ülkü ve benzeri alanlarda tutkuları bir ömür boyu sürmüş insanlar vardır. Tutku, mecrasını bulur, müstakim bir rotada akıp giderse son derece yapıcı olabilir, ama istikametini şaşırır da yoldan çıkarsa aynı oranda, belki daha da fazla yıkıcı olur.

Kalbin şiddetle meylettiği objeye kavuşmasıyla tutkular son bulabilir. Gariptir, tutku bazan da tam zıddına dönüşür, yine tutkudur belki, ama bu defa karşıt yönde. Mesela, bir aşık, maşukuna vasıl olduktan sonra, onda hayal ettiğini bulamazsa, aşkı nefrete dönüşebilir. Evlenenler için, sevgi aşka oranla daha güvenli ve salimdir.

Tutku bazan da umulana sahip olunmasına rağmen sürüp gidebilir. Özellikle, önüne bir hedef koyan, bu hedefe tutkuyla koşan ve sonunda ulaşan bir insanın önünde aynı yönde daha yüksek mevkiler varsa bu sefer de onları ister, tutkusu oraya yönelir. Siyaset alanı buna iyi bir örnek olabilir. Kişi en yüksek noktaya çıksa bile gene yetinmez, bu defa da sürekli orada kalmayı hedefleyebilir, ya da daha fazla kudret isteyebilir. Keza, zenginlik de iyi bir örnek.

Evlilik için bunu söylemek zor. Aşk tutkusunun evlenildikten sonra da devamı daha nadir görülür, çünkü daha ileri bir hedef koymaya uygun bir alan değildir evlilik. Aşık olup evlenenler, hakikatlarla yüzyüze gelince bu duruma kanaat ederlerse ne ala, aksi halde tarifsiz hayal kırıklıkları yaşarlar. Olumlu davranış sergileyebilirlerse, o zaman bir fırtına olan tutku, rüzgara dönüşür. Aşkın yerini sevgi alır. Ev, iklimi ılıman bir yuva olur, sevginin sıcacık ortamında olumsuzluklar kartopu misali eriyip buharlaşır.

ÖMER SEVİNÇGÜL

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.