Haberin Kapısı
2016-12-31 15:08:33

Amerika İle Savaş "Trump'un Arkasında Kimler Var?"

Suat Gün

31 Aralık 2016, 15:08

Seçimler esnasında "öncelikle CIA eski Başkanı Jim Woolsey yanındaydı! Eski ve ünlü Büyükelçi Charles Glazer “da hemen yanı başında!

New York eski Belediye Başkanı Rudy Giuliani de oradaydı! Jess Sessions…

Trump’un arkasında bolca asker var! Savunma ve İstihbarat eski Direktörü Emekli Korgeneral Michael Flynn en önemli isimlerin başında geliyor. Amerikan Deniz Kuvvetleri eski Komutan Yardımcısı Robert Magnus da listenin önemli ismi.

Afganistan'da görev yapan ve sonra emekli olan Tümgeneral Bert Mizusawa da takımın kritik ismi. Delta Gücü'nün eski Komutanı Tümgeneral Grey L. Harrell …

Amerikan ordusunda muhabere/haberleşme gurup komutanlığı yapan emekli Korgeneral Joseph Keith, Emekli Tuğgeneral Charles Kubic de ekibin diğer isimleri....

Steven Bannon özel eğitimli biri! KATOLİK! ve AŞIRI SAĞCI! Temel hedefi Amerika'daki ve Avrupa'daki YAHUDİ GÜCÜNE KARŞI ÇIKMAKI! Kimse söylemiyor ama YAHUDİ aleyhtarlığını düşmanlık seviyesinde yaşayan biri!

Trump seçimi kazandıktan sonra ilk konuşmasında bu başarıya imza atan “gizli servis görevlilerine” teşekkür etti. Bu durum Amerikan devleti içinde iki gücün kıyasıya bir savaş içinde olduğunu göstermektedir. Yerleşik düzeni ifade eden “Anglosakson Yahudi ittifakı”[1] ve onun rakibi “Amerikan halkının öz çıkarlarını temsil eden Amerikan Ulus Devleti” …

ABD medyası ve onun Avrupa ve Türkiye’deki uzantıları Trump’un ekibinde yer alanların ve onun görev verdiği şahısların söylemlerini ön plana çıkartarak dünyanın tehlikeli bir gidişata sürüklendiğini söylüyorlar:

Donald Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanlığına atadığı Savunma Bakanlığı eski İstihbarat (DIA) Direktörü Mike Flynn’in dört ay önce çıkan kitabı “Savaş Alanı”nı kitabının konu başlıklarından biri; “Radikal İslam ve onun müttefiklerine karşı süren küresel savaşı nasıl kazanabiliriz”.

- Bir dünya savaşındayız ama çok az Amerikalı bunun fakında. (Sayfa 2)

- Bu (Obama) yönetim, bizi düşmanımızı layıkıyla tanımlamaktan men etti: Bunlar radikal İslamcılar. (Sayfa 3)

- Kamuoyu önünde bizimle dost olduklarını söyleyen ama düşmanımızla ortak çalışan ülkeler tarafından aptal yerine konulmaya artık tahammülümüz kalmadı. (Sayfa 9)

-Dünyanın acilen bir İslami Reforma ihtiyacı var ve buna şiddet karışırsa şaşırmamalıyız. (Sayfa 10)

- Nasıl kazanacağız? Düşmanımızı destekleyen rejimlerle doğrudan yüzleşip, onları zayıflatıp mümkün olduğunda da devirerek. (Sayfa 113)

Kürtleri övdüğü (sayfa 139)... Mısır’da 2013’te Müslüman Kardeşleri deviren Sisi’ye methiyeler düzdüğü (sayfa 134)... Mısır’ın İsrail ve Ürdün’le birlikte ABD’nin bölgede asıl ortağı olması gerektiğini savunduğu (Sayfa 177)... Putin’in buna yanaşacağını düşünmese de “ABD ve Rusya’nın radikal İslamcılara karşı savaşta ortak bir zemin bulabileceklerine inandığını” söylediği (sayfa 174) bölümler var.

Trump kabinesindeki diğer isimlerin görüşleri şöyle; Adalet Bakanlığı’na atanan Alabama Senatörü Jeff Sessions ile CIA Direktörü olacağı duyurulan Kansas milletvekili Mike Pompeo da benzer şeyler söylüyor. Pompeo’nun 15 Temmuz darbe girişimi sırasında attığı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı “İslami totaliter bir diktatöre” benzettiği tweet mesajı gözden kaçırılmamalıdır.

Sessions’da yeni dönemde Türkiye ile ilişkileri nasıl değerlendirdiği sorusuna verdiği cevap: On the record[2]: “Türkiye’nin olduğu yer, dünyanın önemli bir bölgesi. Türkiye’yle tarihsel iyi ilişkilerimizi yola koyup iyileştirmeyi, genişletmeyi dört gözle bekliyoruz.” Yola koymak... İyileştirmek. Ne demek bu? Onun cevabı da Sessions’ın, 21 Ağustos tarihinde Fox kanalına verdiği beyanatta açığa çıkıyor: “Türkiye daha İslami bir ideolojiye kayıyor gibi görünüyor. Bu çok tehlikeli durum ve umarım devam etmez. Bu (Obama) Yönetim, bu kaymayı durdurmak için hiçbir şey yapamadı. Bu da sorun yaratıyor. Türkiye çok büyük bir müttefik ve Türkiye’nin yanlış istikâmette hareket etmesi çok sorunlu. On yıllardır Türkiye’yle devam eden iyi ilişkimizi sürdürmeliyiz.”[3]

ABD'de başkanlık seçimi günü yazdığı bir yazıyla Fetullah Gülen'i "karanlık bir İslami mollaya" benzeten, Amerikan Savunma Bakanlığı İstihbarat Teşkilatı DIA'nın eski direktörü emekli Korgeneral Mike Flynn'ın görüşü çok mühim.

Çünkü DIA’yı Flynn’in yönettiği dönem üretilen belgeleri incelediğimde, Amerikan askeri istihbaratının Bingazi’de o gece neler yaşandığını dönemin Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın olayı örtbas etme çabalarına rağmen daha olacakları başlangıçta doğru tespit ettiğini, Suriye ve Irak’ta yaşanan çöküntüyü de ta 2012 sonbaharında öngördüğünü ortaya çıkmaktadır.[4]

Flynn’in. Ta ki, Rusya’ya gidip Rusya Devlet Başkanı Putin’le aynı masada yan yana oturduğunu ve Rusların televizyon kanalı RT’ye bir mülakat verdiğini okuyuncaya kadar. Washington’daki neo-conlar köpürüyorlardı.[5]

Washington'ın yeni sert adamları ve görüşleri böyle…

Amerikan Devleti içinde bir hesaplaşma olduğu açık…

Bu hesaplaşma nereye varacaktır, Yahudi lobisi nasıl karşılık verecektir göreceğiz!


[1] Gülenciler Hillary Clinton’ın kampanya direktörü John Podesta’nın kardeşi Tony Podesta’yı “Alliance for Shared Values” adlı örgütleri üzerinden 12 Mayıs 2016’da Kongre’de kendileri için lobi yapsın diye tuttular, para yardımında bulundular. Böylece Yahudi lobisiyle iç içe olduklarını gösterdiler.

[2] Söylenmemek kaydıyla…

[3] Demek ki yeni yönetim; Obama döneminde, Türkiye ile ilişkilerin düşmanca yönetildiğini itiraf ediyor.

[4] Kimse söylemek istemiyor ama ABD dış politikası Ortadoğu bataklığına saplandı kaldı. Çözümü imkânsız çok bilinmeyenli denklem haline geldi. Kimi dış bağlantılı yazar ve analistler ABD’nin kuyruğunda gitmeyi savundular, yanlışa ortak olması gerektiğini ileri sürdüler. (ABD ile dayanışma içinde olmadığımız için bunlar başımıza geliyor diyorlardı)

[5] ABD Ordusu’na 33 yıl hizmet veren, sayısız madalya alan bir askerinin sadakatini sorguluyorlardı. Ancak sorun, 17 bin kişinin çalıştığı, 142 ülkede temsilciliği olan ABD askeri istihbaratını yönetirken, Flynn’in Beyaz Saray’ın onayıyla Rusya’ya gidip Rus istihbarat binasına ilk giren Amerikalı yetkili olduğunu, içeride Rus analistlere bir brifing verdiğini görmezden geliyorlardı. Başka bir çarpıcı ayrıntıda şu; Flynn, Türkiye’nin Kasım 2015’te Rus uçağını düşürmesi konusunun tartışıldığı, Aralık 2015’teki RT mülakatında, Türkiye’yi de DEAŞ’ın yabancı savaşçılarının geçişini ve karaborsada petrol satmasını yeterince engellemediği için eleştiriyordu. Yani bu konuda da Obama Yönetimi’yle paralel bir çizgideydi.

NEO-Conların onun Rusya’ya gitmesi yüzünden Flynn’e saldırmalarının başka bir nedeni vardı: Cumhuriyetçi Parti’de başkan adaylığı için önseçim sezonu yaklaştığı bir dönemde. Flynn de 2105 yazından beri Trump’a dış politika danışmanlığı yapıyordu. Yani politikaya fiilen girmişti. Bu insanlar nasıl toplandı, kim bunları bir araya getirdi bu yön de düşünülmelidir. Trump, Washington’daki Kurulu düzen yanlıların sevmediği, dışladığı, işinden ettiği ne kadar adam varsa etrafına topladı, maverick’lerden (genel kabul gören kurallara uymayan) oluşan bir ekip kurdu. Flynn de bu ekibin başına geldi ulusal güvenlik başkanı oldu. O sert asker siyasete alıştı, büyük hamleler yaptı. Cumhuriyetçilerin kurultay için Cleveland’da toplandığı hafta kürsüye çıkıp son derece provokatif bir konuşma yaptı. Salondaki insanlara “Hillary’yi hapsedin” diye tezahürat yaptırdı. Sebebi Bingazi saldırılarıydı. “Hillary’yi suçlu buluyordu.”

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.