“Ahmak” kararını büyük fotoğrafa bakarak okumak gerek. Büyük fotoğraf ne; ABD ile aramızdaki soğuk savaş. Bu soğuk savaş, hem siyasi ve askeri, hem de ekonomik alanda hız kesmeden devam ediyor. Askeri sinir savaşı Irak ve Suriye sınırında devam ederken, siyasi savaş için küreselcilerin lideri Joe Biden’in 2020’nin Ağustos ayında gündeme bomba gibi düşen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında Türkiye’ye, “balans ayarı” anlamına gelen, “Bence daha önce yaptığım gibi onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan’ı yenecek duruma gelmeleri için hâlâ var olan Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve onları güçlendirmeliyiz. Darbe ile değil, seçimle. Peki biz ne yapıyoruz? Burada oturup boyun eğiyoruz...” ifadeleri adım adım sahneye konuyor.
Türkiye seçim sathına girdi mi?.. Girdi. Kirli filmler vizyona sokulmaya başladı mı? Başladı.
Siyasi sahada ilk filmin fragmanı önceki gün mahkemenin 2 yıl 7 ay 15 günlük “ahmak” kararıyla gösterime girdi. Bu film, “mağduriyet”ten iktidar çıkartma filmi. Arkasından daha etkili, subliminal mesajlar ve 25. kare tekniği içeren filmler devreye sokulacak.
Kabul edelim ki, İmamoğlu hakkında verilen karar “Eski Türkiye”nin kararı... Toplum ve siyaset mühendisliği kokuyor... Mahkemenin verdiği bu karar “6’lı Masa”ya “hayat öpücüğü” mü, yoksa “felaket” mi olacak, hep birlikte göreceğiz...
*
Bu noktaya nasıl gelindi?..
“31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır” açıklamasının ardından “mağduriyet” ve “her şey güzel olacak” edebiyatıyla ikinci kez 23 Haziran 2019’da halkın karşısına tekrar çıkan CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Ekrem İmamoğlu, oyların yüzde 54,22’sini alarak 806 bin oy farkla seçimi ezici bir şekilde seçimi kazandı. Bir ego, bir enaniyet ki sormayın; beyefendi işi İstanbul’un fetheden müjdeli komutan Fatih’in huzuruna eli arkada çıkacak kadar ileri götürdü.
“Mağdurum” dedi, İBB’nin başkanlık koltuğuna oturdu?.. Oturdu da ne oldu; habire tatil ve yemek kaçamaklarıyla gündeme geldi. Bir de “göreve geldiğinden beri hangi icraatları yaptın arkadaş?..” denildiğinde; “150 Günde 150 Proje”den bahsetti. Fakat ortada afişlerden başka öyle dişe dokunur bir hizmet yok. “Her şey güzel olacak” mottosuna kanan İstanbullu öyle bir pişman ki, gelin şehir hatları vapuruna, tramvaya, metrobüse, İETT otobüslerine binenlere bir kulak verin, ne demek istediğimizi anlayın.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen, artık İBB koltuğu İmamoğlu’na küçük geliyor!..
Her ne kadar alenen dillendirmese de, gözünü Cumhurbaşkanlığı koltuğuna dikti. Bunun için büyük bir sansasyon gerekiyordu; o da mahkeme kararıyla tescillendi!..
Tam bir 31 Mart Vak’ası!..
Bunu fırsata çevirmek için önceki gün daha mahkeme kararı çıkmadan İmamoğlu saat 13.47’de “Saraçhane’ye gelin...” çağrısına 14.29’da Hızır gibi yetişen kanka Meral Akşener, “Ankara’dan yola çıktım geliyorum...” mesajıyla karşılık verdi.
Biz böyle tiyatro görmedik arkadaş!..
“Ahmak”ı karara bağlayan mahkemeden İmamoğlu için 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası çıktı. Almanya’da dış destek arayan giden genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu beklemeden İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i yanına alan İmamoğlu, Saraçhane’de öyle bir poz verdi ki, akıllara zarar!..
Ya arkadaş verilen karar düğün davetiyesi değil, kesin olmasa da kodes, kodes!.. Ömrü hayatımızda ilk defa hapis cezasına sevinen bir adam gördük!.. Buna sevinenin aklından ve dahi fikrinden şüpheye düşmemek mümkün değil!.. Ya yangından mal kaçırır gibi liderini beklemeden Akşener’le, “canciğer kuzu sarması” gibi olmalarına ne demeli; rol çalmak!.. Kimden?.. Kılıçdaroğlu’ndan.
Öyle bir sevinç ki, davul zurna eksik!.. Sebep; bir süredir Cumhurbaşkanlığı adaylığı için ismi konuşuluyordu ya, artık bu kararla kuvveden fiile geçmek için rüzgârı arkasına aldı. Bu kararın İstinaf’ı var, Yargıtay’ı var; fakat İmamoğlu için bu saatten sonra bunların hiç önemi yok!.. “Mağdurum da, mağdurum...” güzellemesini her fırsatta dillendirecek. Sosyal, basılı ve görsel medyada, “bu şarkının ‘hikâyesi’ eksik” tartışmaları alevlendikçe, kendisine zirve için yine, yeniden yol haritası belirleyecek.
*
İmamoğlu yaptığı bu çıkışları ne demeye getiriyor; “Ben, yüzümde ‘Rabbi Yessir-Rabbim kolaylaştır’ gören, en zor günümde ‘Hızır’ gibi yetişen kankamı da alır, Saraçhane’de şovumu yaparım!.. Yetmez!.. On binleri Saraçhaneye toplar, ‘6’lı Masa İttifakı’nı, ‘Saraçhane İttifakı’na dönüştürürüm.” Hem de genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gözünün içine baka baka.
Saraçhane’deki belediye binası önünde düzenlenen “Millet, İradesine Sahip Çıkıyor” mitinginde Kılıçdaroğlu üzerine basa basa “İmamoğlu 16 milyona hizmet devam edecek” dese de, on binleri karşısında görerek galeyana gelen Akşener “Sadece 16 milyon değil, 85 milyon Türkiye senin yanında olduğunu buradan görüyoruz” telkininde bulundu. Kılıçdaroğlu’nun yüzünden düşen bin parça, fakat “kol kırılır yen içinde kalır” demeyi yeğledi.
Fakat nereye kadar?!..
Rüzgâr öyle bir esiyor ki, kimilerinin şapkası düştü, keli göründü artık!..
Şurası kesin, artık “hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”...
Kaset skandalıyla Deniz Baykal’ı devirip yerine Kemal Kılıçdaroğlu’nu getirenler “ahmak” operasyonuyla yeni bir senaryoya kapı araladı. Cumhurbaşkanlığı adaylığı için aralanan bu kapıdan İmamoğlu mu, yoksa Akşener mi girer, şimdilik net değil!..
Net olan bir şey var; 2023 çok güzel olacakmış!..
***
Seçime kadar bu salvoların ardı arkası kesilmeyecek!..
Sapkınlıkta sınır tanımayan LGBTİ+ (lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks) ve aile yapısını iğfal eden “İstanbul Sözleşmesi”ne destek verenler, “çocuk istismarı” üzerinden İslâm’a saldırmaya devam edecek!.. Ekonomi üzerinden, mülteciler üzerinden yapılacak saldırılara her geçen gün bir yenisi eklenecek... Terör hortlatılarak, sokaklara korku salınmaya çalışılacak...
Tam da Suriye’de teröre karşı Türkiye, Suriye ve Rusya ile 3’lü adımın yol haritası belirlenirken “ahmak” kararının açıklanması, arkasından dün sabah saat 05.10’da Diyarbakır’ın Sur ilçesinde çevik kuvvet polislerini taşıyan servis aracına bombalı saldırı düzenlenmesi bu bağlamda çok mânidar.
Olayda yaralanan 9 canımıza Allah’tan acil şifâlar diliyoruz.