Haberin Kapısı

Piyes, Sahneye Konmak İçin Nasıl Yazılır?

EĞİTİM

Tiyatroda veya herhangi bir sahnede oynanmak için yazılan eserlere “piyes” denir. Karakter, olay, zaman, mekân, konu, plân ve benzeri unsurlardan dolayı hikâye ve romana benzer. Fakat onlardan çok önemli bir farkı vardır: Piyes, sahneye konmak için yazılır.

Piyesin konusu yaşanılan hayattır. Hayatı bütün ayrıntılarıyla görmeye, insanlar arasındaki münasebetleri anlamaya çalışan yazar, eserinde bunu yansıtmaya çalışır. Fakat onu eksiksiz taklit etmez, kendinden bir şeyler de ilave eder. Hayatı oluşturan unsurları bir malzeme gibi kullanır, ondan hareketle bir senteze ulaşır.

Tema ve anafikir metne sızmış durumdadır. Tema ile diğer unsurlar arasında tam bir uygunluk vardır. Eser, seyircinin önünde temsil edileceği için buna çok dikkat edilir.

Karakterleri yazar tanıtmaz. Okuyucu, daha doğrusu seyirci, şahısları olaylar ilerledikçe tanımaya başlar. Kahramanların konuşmaları, davranışları ve giyinişleri onların mizaçlarını, karakter hususiyetlerini nazara verir.

Karakterler konusunda yazarın yaptığı tek şey, yaşlarını, birbirleriyle münasebetlerini, fizikî portrelerini eserin başında açıklayarak yönetmene yardımcı olmaktır.

Yazar, mekânı teşkil ederken şu hususa dikkat etmelidir: Olayların geçtiği yer sahneye aktarılabilecek özellikte olmalıdır. Denizin ortasında geçen bir vakayı sahnede canlandırmak mümkün değildir.

Dekor sayesinde mekana gerçeklik duygusu uyandıracak bir şekil verilir. Mesela, olay bir sınıfta geçiyorsa, sahneye bir sınıf havası kazandırılır. Dekoratör, bunu yaparken resimden de faydalanır. Pencereden görünen gökyüzü manzarasını sahneye getirmenin tek yolu, resimdir.

Ayrıca, "ışık" günümüz tiyatrosunun vazgeçilmiz bir parçası haline gelmiştir. Olaya uygun bir ortam oluşturmak için ışıktan faydalanılmaktadır.

Denilebilir ki, piyesin esasını konuşmalar teşkil eder. Bu sebeple yazar, dili, bilhassa, konuşulan dili çok iyi kullanabilmelidir. Kahramanları tanıtan, ruh hallerini, duygularını, fikirlerini ortaya çıkaran konuşma, itina isteyen önemli bir faktördür. Konuşmalar, günlük hayattaki gibi tabii, canlı, sıcak ve samimi olmalıdır. Her kahramanı içinde bulunduğu ruh hâline, kültür seviyesine, mesleğine, yaşına uygun biçimde konuşturmak büyük bir maharetin ürünüdür.

Yaşayan insanlar sadece konuşmazlar, yer, içer, hareket ederler. Bunlar da eserde gösterilir. Kahramanın hareketi, jesti, mimiği parantez içinde belirtilir. Söz seylenirken, aynı anda yapılan hareketler, konuşmanın özelliğini tayin eder.

Hikâye ve romanda olduğu gibi piyeste de olay, iskelet vazifesi görür. Heyecan uyandıran, seyirciyi meraklandıran, gerilimi sağlayan olaydır. Eserde bütünlüğü sağlayacak olan olay, hayattan alınmalı ve seyirciler arasında gerçek izlenimi uyandırabilmelidir.

Bazı tiyatro eserlerinde bir tek vaka vardır, günümüzde bazı yazarlar ise, yazdıkları piyeste birden fazla vakaya yer vermekte, bunları bir karakterin veya bakış açısının etrafında toplamaktadırlar. Her iki usûlle de başarılı eserler vücuda getirilmiştir.

Piyes, “perde” adı verilen, ortalama üç bölümden oluşur. Perdeler de sahnelere bölünür. Bir perdelik piyesler de vardır ve bunlar kısadır. Piyes yazmak isteyenlerın, işe tek perdelik eserler yazmakla başlamaları tavsiye edilmektedir.

Şimdi de, piyese çok benzeyen iki türden, "senaryo" ile "radyofonik oyun"dan bahsedelim:

Senaryo, film veya dizi film haline getirilmek için yazılır. Piyese oranla mekân daha geniştir. Yazar, daha fazla açıklamalar yapar, böylece yönetmene yardım eder. Kimin ne konuşacağını gösterirken, o anda kameranın nereyi, hangi açıdan görüntüleyeceğini de söyleyebilir. Çoğu zaman, senaryo yazarıyla rejisör birlikte çalışırlar.

Radyofonik oyunda ise bütün yükü taşıyan "ses" unsurudur. Yazar bunu bilir ve eserini ona göre yazar. Mekânı, şahsı ve hareketi gösterme imkânı yoktur. Bunlar, konuşmalarla ve diğer yardımcı sesler vasıtasıyla duyurulur, hissettirilir. Mesela, mekânın neresi olduğunu biz bir kahramanın konuşmasından anlarız. Orda bir köpek varsa bunu anlatmanın yolu köpeği havlatmaktır. Kahraman yürüyorsa ayak sesleri, yemek yiyorsa kaşık çatal şakırtıları, yüzüyorsu su şıpıltıları verilir. Bunu bildiren “efekt” tir. Şahısların ruh hallerini, heyecanlarını ve fikirlerini, biz yine ses tonlarından ve sözlerinden anlarız.

Gerek piyes yazarı, gerekse radyofonik oyun yahut senaryo yazarı, başarılı eserler ortaya koymak istiyorsa tiyatro, radyo ve sinema ile yakından ilgilenmelidir. Sahne, dekor, mikrofon, kamera, rejisör, aktör, aktris, efekt, makyaj, kostüm ve benzeri daha nice teknik kelimenin neye tekâbül ettiğini yerinde müşahede etmeyen yazar, başarılı eserler yazamaz. Sık sık tiyatroya gitmek, oyunlar seyretmek, provalarda hazır bulunmak, ilgili tenkit yazılarını okumak çok faydalı olacaktır.

Keza, senaryo yazmak isteyen kişi de filmleri izlemek, çekim esnasında hazır bulunmak, televizyon dizilerini takip etmek durumundadır.

Radyofonik oyunlar yazmak arzusunda olanlar ise, bol bol radyo oyunu dinlemelidirler. Bu tür yazarların, teorik bilgi kadar pratik bilgiye de ihtiyaçları vardır.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.