Haberin Kapısı
2018-06-01 18:47:39

Filistin Meselesi Türk Amerikan İkili Antlaşmaları

Suat Gün

01 Haziran 2018, 18:47

Filistin’de bir Yahudi Devleti kurulması projesi 1789 Fransız İhtilâl’ı ile yönetimi ele geçiren Masonların generali Napolyon Bonaparte’ın 1799 Akka’ya saldırmasıyla başladı. Napolyon Bonaparte, 1798 yılı Aralık ayında ordularının başına geçerek Mısır'dan Suriye'ye yürüdü. Esir ettiği Türk askerlerini:

— Onlara bakacak ne zamanımız, ne de erzakımız var, diyerek, kurşuna dizdirmekten çekinmedi. Akka Kalesi önüne geldiğinde Cezzar Ahmet Paşa’ya elçiler gönderdi kalenin teslim edilmesini istedi. Biz vezir Cezzar Ahmet Paşayız, devlet bizi bu kaleyi düşmana teslim etmek için vezir yapmadı. Biz, şahadet rütbesini kazanmadan bir karış toprak vermeyiz. Dedi ve savunma başladı. Savaş tarihinin en ünlü generallerinden biri olan Napolyon, söz ne zaman Akkâ'dan açılsa:

— “Akka’da durdurulmasaydım, bütün Doğu’yu ele geçirebilirdim!” dedi.

Bu yenilgi üzerine; Dünya finans gücünü ele geçirmiş olan Yahudi sermayesi İngiltere üzerinden Osmanlı devletini zayıflatmaya karar verdi. Bu işin borçlandırma ve ekonomik yapıyı bozma üzerinden gerçekleştirilebileceği için öncelikle verimli Balkan topraklarının Osmanlı Devleti’nin elinden alınması için Romen, Yunan, Sırp isyanlarını tahrik etti. Filistin yolu üzerindeki Girit’i kopardılar. 1835’lerde bir Yahudi devleti kurmak istiyorlardı. Bunun mümkün olamayacağını görünce İngiltere ile yapılan“Balta Limanı Ticaret antlaşması “ ile Türkiye ekonomisi yarı sömürge durumuna getirdiler, Osmanlı da sanayi ve ziraat bitirdiler. Borç vererek “Düyun-u Umumiye” giden yol açıldı. Ortamın gittikçe müsait hal alması üzerine 1879 Birinci Siyonizm Kongresi İsviçre'nin Basel şehrinde toplandı. İsrail’in kurulmasının yol ve yöntemlerini tartıştılar. Theodor Herzl, Yahudi Devleti adıyla 1896’da bir kitap neşrederek Yahudilerin devlet kurma fikirlerini ve planlarını ortaya koydu. “Halkı olmayan bir ülkeyi, ülkesi olmayan bir halka devredin...” sloganı ile işe başladılar. Bu işlere direnen Sultan Abdülaziz intihar süsü verilmiş bir darbe ile arkasından gelen Sultan ll.Abdulhamit Masonik bir darbe ile devrildi. Osmanlı Devleti Balkan ve 1. Dünya Savaşı’na sürüklenerek toprakları dağıtıldı. İsrail’in kuruluş yolu açıldı. Zaten Lionel Walter Rothschild İngiliz Filistin Sefer Kuvvetleri Komutanı General Edmund Henry Hynman Allenby’e Kudüs’ü işgal etmesi talimatını vererek ilk adımı atmıştır. Allenby Siyonist Lider Weizmann ve Lionel Walter Rothschild’e yazdığı mektupta 1917 yılbaşından önce Kudüs’ü ele geçireceğini ve Noel hediyesi vereceğini yazdı. İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour’un İngiltere Yahudilerinin ve uluslararası Siyonist hareketin liderlerinden Lionel Walter Rothschild’e yazdığı ve İngiliz hükümetinin Filistin topraklarında Yahudiler için ‘milli bir yurt’ kurulması fikrini desteklediğini açıkladığı bildiri ile iş fiiliyata döküldü. Chaim Weizmann ve Lord Rothschild’in İngiltere hükümeti nezdinde gayretleri ve Filistin’deki “İngiliz Yüksek Komiseri Sir Herbert Samuel’in Siyonist olması” nedeniyle, İngiliz manda yönetiminin Yahudilerin lehine olan tutumu ve Siyonist politikalar çerçevesinde Yahudi göçünün sürekli devam etmesini temin etti, Filistin halkının toprakları elinden alındı. Bunun üzerine Filistinliler 15 Nisan 1936’da üç yıl süren büyük Arap ayaklanmasını başlatmışlardır. Manda yönetimini elinde tutan İngiltere 1948’e kadar devam eden süreç içinde kademe kademe İsrail’in kurulması planını tahakkuk ettirmiştir. Araplar topraklarını sattı, cepheden kaçtı gibi laf gevezeliklerinin aslı astarı yoktur. ll. Dünya Savaşı sonunda İngiltere tarafından, özel harp eğitimi görmüş Yahudilerin Filistin’e getirilmesiyle, Osmanlı Devleti Ortadoğu’dan çekildikten sonra hiçbir askeri eğitim almamış ve silahsız olan Arap halkına karşı askeri denge bozuldu. İsrail orduları halkı sürü gibi önüne katarak yurtlarından sürdü. 1948’de İsrail’in kuruluşunu kabul eden BM kararında yurtlarından edilen Filistin halkına İsrail tarafından tazminat ödenmesi gerektiğine dair hüküm bu güne kadar uygulanmamış, yerli halka köle muamelesi yapılmıştır. 

“Küfür devam eder, zulüm devam etmez” Artık bu jenoside son vermenin zamanı gelmiştir. Düşününüz ki; Gazze’de Eminönü’nden Küçükçekmece’ye kadar 22 Km ve Marmara Denizi’nden E-‘e kadar 5 Km’lik alana sıkıştırılmış alanda 2 milyona yakın nüfus yaşamaktadır. Her taraftan İsrail tarafından kuşatılmıştır. Ekmek, su, çimento, demir hiçbir şeyi şehre sokamazsınız. Denizden 5 Km açığa çıkamazsınız. Başınızda İsrail’e ait insansız hava araçları sivrisinek gibi vızıldayarak uçar. Her an başınıza bir bombanın düşmesi tehlikesi vardır. Evinde oturan veya dışarı çıkan bir insanın sağ dönmesi tesadüfe kalmıştır.

İsrail’in Filistin’de bir yeri vurması için gerekçe göstermesine gerek yoktur. Güvenliğini tehlikede gördüğünü söylemesi, Hamas veya İslam-i Cihad’a ait bir mevziiyi vurduğunu söylemesi haklı olduğunun delilidir. Halkın başına her an bir tank, top veya füze rampasından bomba atılabilir. Havadan vurulabilir. Bunalıma girdiğini söyleyen bir İsrail askeri önüne gelen Filistinli çocuğu kesebilir, ölümüne dövebilir bu işin herhangi bir cezası yoktur. Dünya tarihi böyle bir zulüm görmemiştir. Bu zulme karşı durmak için topyekûn mücadele konseptine geçmek gereklidir. Bunun için Türkiye’deki ABD üslerinin faaliyetlerini sınırlamak gereklidir. Hükümetin bilgisi dışında İsrail’e askeri yardım yapılmasını önlemek lazımdır. 2008’de İsrail’in Gazze’ye karşı yürüttüğü “Dökme Kurşun Operasyonu’nda” İsrail’e lojistik destek ve kıta yükü mühimmat takviyelerinin Türkiye’deki Amerikan üslerinden yapıldığı söylendi. F-35’in ambargoya tabi tutulduğu bu günlerde Türk-ABD ikili antlaşmalarının tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini değerlendiriyorum. 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.