Haberin Kapısı
2020-08-01 13:27:45

Kâbe’de Hasret, Ayasofya’da Vuslat

Sabri Gültekin

halilsivasi@yahoo.com 01 Ağustos 2020, 13:27

Bir taraftan fitne ateşiyle, diğer taraftan Koronavirüs salgınıyla inim inim inleyen Ümmet, tıpkı Hicret’in 10. senesinde olduğu gibi Haccetmek için 9 Zilhicce’de  Ekrem Efendimiz'in (sav) peşine düştü. Mânevi Güneş'in etrafında yörüngelerini kaybetmeyen binlerce kişi (yurt dışından hacı adayı kabul edilmemesi nedeniyle daha önce yaklaşık 3 milyonu bulan hacıların sayısı bu yıl yalnızca 10 bin kişiyle sınırlı) sabah namazını edâ ettikten sonra Minâ’dan Arafat’a doğru hareket etti. Ashab-ı Kiram gibi telbiye ve tekbirlerle âdeta yer göğü çınlattı. Peygamber Efendimiz bir kez daha Arafat’ta Allah’a hamd ve senâdan sonra bütün Müslümanlara, bütün insanlığa; değişmez-eskimez ölçüler ihtiva eden “İlk İnsan Hakları Beyannamesi”ni yani diğer adıyla “Veda Hutbesi”ni irâd etti:

“Bismillâhirrâhmânirrahîm.

Ey insanlar!.. Sözümü iyi dinleyiniz. Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

İnsanlar!.. Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir. Her türlü tecavüzden korunmuştur.

Ashabım!.. Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyetimi, burada bulunanlar, bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki, burada bulunan kimse, bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur.

Ashabım!.. Kimin yanında bir emanet varsa, onu hemen sahibine versin. Biliniz ki, faizin her çeşidi kaldırılmıştır. Allah böyle hükmetmiştir. İlk kaldırdığım faiz de Abdülmuttalib’in oğlu (amcam) Abbas’ın faizidir. Lâkin anaparanız size aittir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız.

Ashabım!.. Dikkat ediniz!.. Cahiliyeden kalma bütün âdetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Cahiliye devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan dâvâsı, Abdülmuttalib’in torunu İyas bin Rabia’nın kan dâvâsıdır.

Ey insanlar!.. Muhakkak ki, şeytan şu toprağınızda kendisine tapılmaktan tamamen ümidini kesmiştir. Fakat siz bunun dışında ufak tefek işlerinizde ona uyarsanız, bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız.

Ey insanlar!.. Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah’ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah’ın emri ile helâl kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız; yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allah, size onları yataklarında yalnız bırakmanıza ve daha olmazsa hafifçe dövüp sakındırmanıza izin vermiştir. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, meşru örf ve âdete göre yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.

Ey mü’minler!.. Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler; Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim ve Peygamberinin sünnetidir.

Mü’minler!.. Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslümanın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler. Bir Müslümana kardeşinin kanı da, malı da helâl olmaz. Fakat malını gönül hoşluğu ile vermişse o başkadır.

Ey insanlar!.. Cenab-ı Hak, her hak sahibine hakkını vermiştir. Her insanın mirastan hissesini ayırmıştır. Mirasçıya vasiyet etmeye lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden kimse için mahrumiyet vardır. Babasından başkasına ait soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan köle, Allah’ın, meleklerinin ve bütün insanların lanetine uğrasın. Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şehadetlerini kabul eder.

Ey insanlar!.. Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O’ndan en çok korkanınızdır. Âzâsı kesik siyahî bir köle başınıza âmir olarak tayin edilse, sizi Allah’ın kitabı ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz. Suçlu kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz.

Dikkat ediniz!.. Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız: Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız. Allah’ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı, haksız yere öldürmeyeceksiniz. Zina etmeyeceksiniz. Hırsızlık yapmayacaksınız.

İnsanlar “Lâ ilâhe illallâh” deyinceye kadar onlarla cihad etmek üzere emrolundum. Onlar bunu söyledikleri zaman kanlarını ve mallarını korumuş olurlar. Hesapları ise Allah’a âittir.

İnsanlar!.. Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?”

Sahabe-i Kiram hep birden şöyle dediler: “Allah’ın elçiliğini ifâ ettiniz, vazifenizi hakkıyla yerine getirdiniz, bize vasiyet ve nasihatta bulundunuz, diye şehadet ederiz.”

Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Efendimiz şehadet parmağını kaldırdı, sonra da cemaatin üzerine çevirip indirdi ve şöyle buyurdu: “Şahid ol, yâ Rab!.. Şahid ol, yâ Rab!.. Şahid ol, yâ Rab!..

MİSAK VE BİATLAR YENİLENDİ

Ümmeti Muhammed, Arafat’ta gönül gözüyle 14 asır öncesine gitti... Allah’la olan misak, peygambere verilen biatlar yeniden tazelendi... Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber’in “Arafat Vakfesi”nde irâd ettiği hiç eskimeyen “Veda Hutbesi”ne bir kez daha şehadet etti... Sonra Arafat vadisinden sel gibi akıp, Müzdelife’de vakfeye durup, Mina’da şeytanla hesaplaştı...

*

Bugün 10 Zilhicce... Kurban Bayramı... Safa ile Merve arasında koşuşturarak vuslata eren Hâcer gönüllü anaların bayramı...

Mina’da İsmaillerini kurban edebilen İbrahimlerin bayramı...

Fakat maddeden manaya hicret edenlerin yurdunda bu bayram hüzün var. Yüce Rabbimizin, “İnsanların içinde Hacc’ı duyur; gerek yaya, gerekse uzak yollardan gelen yorgun düşmüş develer üstünde sana gelsinler.” (22 / Hacc, 27) buyruğu için “Evrensel Kongre”ye görünmez bir hastalık set çekti.

Ümmetin ekseriyeti bu kutlu mevsimde Allah’ın yeryüzündeki evi Beytullah’ta, şehirlerin anası Mekke’nin kalbi Kâbe’de, hidayet ve bereket makamında buluşamadı. Kutlu çağrıya, “Lebbeyk Allahümme lebbeyk. Lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk. İnne’l hamde ve’n-ni’mete leke ve’l-mülk. Lâ şerîke lek!..” (Buyur, Allah’ım buyur! Davetine koşarak icabet ettim. Senin hiçbir ortağın yoktur. Hamd, nimet, mülk Sana özgüdür. Senin hiçbir ortağın yoktur) telbiyeleriyle, boyun eğip tâzimde bulunamadı. Bu yıl Hac “Hüzün Mevsimi”ne denk geldi.

Âşıklar ordusu; insanlık medeniyetinin beşiği Medine’nin kalbi Mescid-i Nebevî’de Allah’ın Nebisi, Efendiler Efendisine sâlât ve selamlarını güvercinlerin kanat çırpışları eşliğinde tevhid senfonisine dönüştüremedi.

AYASOFYA’DA BAYRAM SABAHI...

Fakat bir sevinç var, müjdeli belde İstanbul’da. Bayramı bayram eden müminlerin bahtiyarlığı Mekke’nin, Kudüs’ün, Endülüs’ün, İstanbul’un fethine eşdeğer. Ulu mâbed Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi’nde 86 yıllık hasretin ardından tarifi mümkün olmayan bir vuslat yaşanıyor. Öyle bir vuslat ki; sanki İstanbul yeniden İslâm beldesi kılınmış, sanki Ayasofya şükür secdesi için mescide dönüştürülmüş, sanki Kur’an ayet ayet okundukça kalpler titreyip misakını yenilemiş, sanki Hazreti Peygamber davetine ve okunan Bilalvâri ezanlarına yeniden kavuşulmuş.

Orta Çağ’ın karanlığından fetihle Yeni Çağ’ın aydınlık sığınağı Ayasofya’da 86 yıllık fetretten sonra bir bayram sabahı şükür secdeleriyle yine, yeniden, bir kez daha aslına rücû coşkusu yaşanacak.

Bir ilke daha şahitlik edecek Ayasofya...

Kılınamayan Ramazan’ın bayram namazından sonra...

İlk bayram namazı kılınacak ulu mâbedde...

Tekbîrler, tehlîller, salât ü selâmlar eşliğinde Allahu Ekber terennümleri yeniden doğan Ayasofya’nın kubbesinden arşı âlâya yükselecek...

Bu bayram sabahı herkes kalbinde getirdiği İsmailini kurban edecek. Esaret altında inim inim inleyen Ümmetin Filistinli, Gazzeli, Kudüslü, Suriyeli, Iraklı, Doğu Türkistanlı, Myanmarlı, Yemenli mazlumları yeniden dirilecek...

***

Kurbanlarınız kabul, Haccınız mebrûr, bayramınız mübarek olsun.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.