Haberin Kapısı

Demokrasiden Ne Anlıyoruz?

TARİH

inanmak, düşünmek, düşüncelerini anlatmak ve inandığı değerleri yaşamak en temel insan hakkıdır, önlenemez, engellenemez, devredilemez, sınırlandırılamaz... Başkasının hukukunu zayi etmedikçe.

Nitekim bu temel kabul bütün evrensel metinlerde en kesin biçimiyle yer almıştır. Beşeriyetin binlerce yıllık tecrübe birikiminin neticesi ve meyvesidir. Yeterli medeniyet seviyesine ulaşamayan, bir başka tabirle gereken demokrasi anlayışına erişemeyen bir takım kimseler, toplumlar ve kurumlardan başka bu realiteyi reddeden yoktur. Bunlar da antidemokratik tutumlarını alenen itiraf etmiyor, ancak demokrasiden söz etmekle birlikte, demokrasinin gereklerini yerine getirmemekle kendilerini ifşa ediyorlar.

Bu tip insanlar kendilerine laik, dinci, liberal, cumhuriyetçi, radikal ve saire diyebilirler. Yakın tarih de bize gösterdi ki, sadece söylemek yetmiyor, behemehal demokratik anlayışın bir bakış açısı, bir değerlendirme mikyası ve bir hayat tarzı haline gelmesi gerekiyor.

Ben dindar bir cumhuriyetçi ve demokratım. Hürriyeti ekmekten bile aziz bilirim, sadece kendi hürriyetimi değil elbette, tüm insanların hürriyetini. Bu kanaatimin referansı da bizzat Allaha olan imanımdır.

Nasıl mı?

Allah, bir insanın veya bir toplumun bu dünyada imansız, ibadetsiz, azgın, gafil, günahkar, zalim ve saire olmasına müsaade edip, onlara müdahale etmezken biz ne hakla müdahale yetkisini kendimizde buluyoruz. "Sana dinin, bana dinim," diye veciz bir biçimde formüle edilen âyet tam bir hakikat timsalidir. Demokrat tavır, ilahidir. Keza, hürriyet de öyle. Özgür olamayan ne tam anlamıyla mümin olabilir, ne de kâfir.

Demokratik seçimler ise, hür bırakılan ve bizzat Allah tarafından itina ile korunan insan iradelerinin, tercihlerinin topyekün tecellisinden başka nedir ki! Toplumun iradesi zalim bir zümreyi mi başa geçirdi, ne diyebiliriz, demekki böyle bir yönetime layıklar. Ama bunu düzeltebilecek olan da yine o toplumun kendisidir, düşe kalka istikameti, adaleti, itidali ve hürriyeti bulur. işte, hakiki demokrasi bu itidalin, hürriyetin, istikametin ve adaletin adıdır.

"islâm dini demokrasiye cevaz verir mi?" diye tartışmalar yapılıyormuş! Saçmalık bu! "islâm dini, özellikle bu zamanda, demokrasiden başka bir yönetim biçimine cevaz verir mi?" diye tartışmak gerekirdi. Bu tür tereddütler daha ziyade, bizzat iman ve islamdan değil, geleneksel yapıdan, yorumlardan, uygulamalardan kaynaklanıyor. islamın bazı tarihî yorumlarını ve uygulamalarını din zanneden sathi meşreplilerin yüzeysel çıkarımlarıdır bunlar. "Eski hâl muhal, ya yeni hâl, ya izmihlâl!" hakikatini bir anlayabilseler!

insaniyet inkişaf etti. Hürriyet duygusu parladı. Birey önem kazandı. Kültürel kimlik ön plana çıktı. Böyle bir dünyada bütün inanışları ve düşünce biçimlerini kanatlarının altına alacak olgun bir demokrasi anlayışı hükümran olmazsa toplum ızdıraptan kurtulamaz. Bu ızdırap devlete de yansır. Çünkü devlet, milletin hükmi şahsiyetidir. Ve devlet, millet için vardır. Bu mütearifelere gözünü kapayan hatadan salim olamaz, kendine de, milletine de yazık eder.

Hiç kimse kendisini millet iradesinin üstünde görmemelidir. Ne adına olursa olsun, her türlü dayatma tepki uyandırır, meseleyi halletmez, daha da vahim bir hale sokar. Demokrasi bir erdemdir, kültürel seviye ister. Bu da ancak terbiye ile olur. Erbabına malumdur ki, terbiye zorla olmaz. Kabullenmenin temelinde arzu ve iştiyak vardır. Önce istek uyandırılmalı ki, bilgi fayda versin ve hayata dönüşsün. Her türlü baskıcı eğitim aksülamel yapar, imhası inşasından ziyade olur. Kendini çoban, halkı sürü gibi gören zihniyet tarihin kabrine gömülmelidir. Hukukta herkes müsavidir, üstünlük ise ancak erdem iledir. O da istenilmez, belki verilir.

Bizim, herşeyden önce, hayatta hürriyete, hukukta müsavata, kararda meşverete, tatbikatta adalete, muamelede merhamet ve hürmete ihtiyacımız vardır.

Demokrat olamayan bir cumhuriyet, tiranlıktır. Önemli olan isim değil, muhtevadır. isimler değişmekle hakikatlar değişmez. Zulme adalet adını vermekle, despot bir mantaliteye demokrasi namını takmakla bu kavramların anlamını örtemeyiz.

Eli sopalı fikir, fikir olamaz. Fikrin resmîsi de olmaz. Resmî fikir, ancak kanunlardır. Onlar da halkın serbestiyet içinde irade beyanıyla teşekkül eder. Devletin fikri olmaz, devletin kanunları olur. Devlet adamlarının fikirleri ise, ancak kendilerini bağlar. Halka yansıması için halkın onayına gerek vardır. Herkes ancak kendisi adına konuşabilir. Birileri adına icraat yaptığını söyleyen, onları istismar etmekten başka birşey yapmamaktadır. O birileri, hür iradeleriyle bazı kimseleri kendilerine vekil tayin etmişlerse o başka mesele. Bu da ancak gerçek demokrasilerdeki özgür seçimlerle olur.

Din adına siyaset yapmak kimsenin hakkı değildir. Din, umum müslümanlarındır, hiçkimse hiçbir biçimde onu inhisarı altına alamaz. Din adına siyaset yapan, dini siyasete alet etmeye mecbur kalır, niyeti bu olmasa da. Keza, din namına siyasete giren, dini ve dindarları töhmet altında bırakır, niyeti bu olmasa bile.

Siyasete girenin niyeti sadece millete hizmet olmalıdır. Bunun da temel şartı, liyakattır. Liyakatın miyarı da, maharettir. Hem mahir, hem de salih olursa ne âlâ, ama ikisinden biri tercih edilecekse, elbet mahir olan tercih edilmelidir. Siyaset de, tıpkı tıp gibi bir meslektir, maharet ister. Hasta, hayatını seviyorsa, dindar fakat liyakatsız olan doktoru değil, bunun zıddını seçecektir.

Ancak, hüküm ve kudret sahipleri, dini siyasete alet yapanlarla, onlardan olmayanları tefrik etmelidirler. Ayrım yapmaksızın bütün inananları taciz edici davranışlar sergilemek, bir bakıma, zahirde bizzat dine muhalefet etmektir. Bu tavır ise, halkı rencide eder, devletine küstürür. Hele de bu, demokrasi, cumhuriyet ve saire adına yapılıyorsa, kavramlarla uygulamalar arasındaki ince farkı tam idrak edemeyen halkın, şahıslar yerine bu kavramlara muhalefetiyle neticelenir. Cumhuriyeti tiranlık, demokrasiyi dinsizlik, moderniteyi istibdat olarak algılar. Kamu vicdanından bu kanaati ref etmek fevkalade zor olur.

Hazer ediniz!

ÖMER SEVİNÇGÜL

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.