Haberin Kapısı

Kamil Mürşidine Karşı, Sadık Müsterşidin Alametleri

TASAVVUF

Müsterşid iyi bilmeli ki; irşad talebinde bulunan kimsenin mürşidini fazilette ve kemalde üstün bilmesi, muhabbetin meyvesi, fayda ve istifadenin sebebi olan münasebetin neticesidir.

Ey irşad talebinde bulunan kardeşim! Bil ki; vasıflarını az önce saydığım basiretli, mahir, terbiye metotlarını bilen hakim bir üstad bulursan, adabına sımsıkı sarılman lazım ki; O’nun bezendiği güzel ahlaka ve üstün adaba sen de bezenesin. Tabi ki Resulullah (s.a.v.)’ın ahlakına uygun olmak şartıyla. Zira duymak hiçbir zaman görmeye benzemez. Harp sahnesini defaatla bizzat gören veya doktorun hastalıkları tedavisinde maharetini müşahede eden kimse, onların haberlerini duyan gibi değildir. Evet, duymak dahi heyecanlandırır teşvik eder; fakat faaliyete geçirmez.

Zaman müsaade verir, Allah (c.c.) da sana rahmetiyle yönelerek irşad ve ıslah olmanı dilerse, kamil mürşidini ağırlaman kaçınılmazdır. İçin ve dışınla O’na hürmet eden, tasarruflarına razı olarak teslim olman, ruhunla O’na hizmet etmen gereklidir. Zira iradenin özü bu yoldan başkasıyla açığa çıkmaz. Sadakat ve ihlasın miktarı bu ölçüden başkasıyla bilinmez. Mürşidinle bir araya gelmekten maksadın, Allah (c.c.)’tan başkası olmasın. Mal ve benzeri şeyler istemen gibi…

Müsterşid iyi bilmeli ki; irşad talebinde bulunan kimsenin mürşidini fazilette ve kemalde üstün bilmesi, muhabbetin meyvesi, fayda ve istifadenin sebebi olan münasebetin neticesidir.

Şu kadar var ki; müsterşid mürşidini, şeriatta herkesten faziletli oldukları kesinleşen kimselerden üstün tutmamalıdır. Zira bu durum sevgide ifrattır ve zammedilmiştir. Nitekim Şiilerin bozulmaları ve sapıtmaları, Ehl-i Beyt’e olan aşırı sevgilerinden doğmuştur. Hristiyanlar da Hz.İsa’yı (Efendimize, O’na salat ve selam olsun) aşırı muhabbetlerinden dolayı ilah kabul etmiş ve ebedi hüsrana düşmüşlerdir. Bu ve benzeri hallerden Allah (c.c.)’a sığınırız.

Müsterşid, hakim üstadının hallerini kat’iyetle araştırmamalı ve sırlarını ifşa etmemelidir. Kendinde nifak alametlerinden bir şey gördüğün zaman, çekinmeden ve ihmal de etmeden eğiticisine açmalıdır. Tıpkı sahabelerin Resulullah (s.a.v.) ile olan durumları gibi. Hâkim bir mürşid aramada doğruluk ve ihlası sermaye edinmelidir. Mürebbisinin huzurunda fazla konuşmamalı, sesini alçaltmalı ve dizleri üstünde oturmalıdır. Emrettiği şeyleri yerine getirmede gecikmemeli, ihmal de etmemelidir. Mürşidin sevmediği kimselerle oturmaktan sakınmalı gerek dini, gerekse dünyevi hiçbir işi mürşidine danışmadan yapmamalıdır. Allah (c.c.) seni ve bizleri sevip razı olduğu şeylere muvaffak eylesin. Amin!

Şeyh Muhammed Nurullah El-Cezeri (ra) - TASAVVUFUN SIRLARI

Tercüme: İbrahim Öztürk

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.