Haberin Kapısı

Norşin Dergâhı’nın Önemi ve Rolü

TASAVVUF

Norşin Dergâhının önemi ve icra etmiş olduğu tarihî rolü üç ana başlık al­tında ortaya koymak faydalı olacaktır: Dergâh ve medrese olarak rolü ve burada yetişen şahsiyetler, Osmanlı Devletinden Cumhuriyete Geçiş döne­mindeki fonksiyonu ve Cumhuriyet sonrası durumu, sosyal hayattaki rolü.

Dergâh ve Medrese Olarak Norşin ve Burada Yetişen Şahsiyetler

Norşin Dergâhı’nın kurucusu olan Abdurahman-ı Tâğî, bir şeyh ve mü­derristir. Bu yönüyle birbirinden ayrılmaz şekilde dergah ve medrese hiz­metleri büyük bir titizlikle yürütülmüş ve dergâhın kuruluşundan itiba­ren tesirleri günümüze kadar ulaşmıştır. Bu bakımdan Norşin Dergâhı, doğudaki en önemli Nakşbendî-Hâlidî dergâhlarından biri olarak varlığını sürdürmüştür. Abdurrahman-ı Tâğî’nin, dergâhın kuruluşundan kısa bir süre sonra Abri Medresesinde resmî müderris olarak görev yapan Şeyh Fethullah-i Verkânisî’yi davet etmesi, onun Norşin’i bir ilim ve irfân mer­kezi haline getirmek için gayret gösterdiğini akla getirmektedir.

Norşin Dergâhı’nın yalnız kurucusu değil, kendisinden sonra meşîhatı ve müderrisliği üstlenen Şeyh Fethullah-i Verkânisî, Şeyh Muhammed Ziyâuddin, Şeyh Masum, [1] Şeyh Mâşuk ve Şeyh Nureddin Mutlu gibi şah- siyetlerın hepsi karizmatik kişilerdir. Onlar, ilmî ve irfânî boyutta olduğu kadar, sosyal ve siyasal olaylarda sergilemiş oldukları tavırlarla dergâhın sürekli olarak merkezî bir konumda kalmasına katkı sağlamışlardır.

Bu dergâh ve medreseden mezun talebeler ile geniş bir tesir halkası­na sahiptir. Taşkesenli Dergâhı, Kırtıloğlı Dergâhı, Ohin Dergâhı, Çokreş Dergâhı, Zokayd Dergâhı, Hazne Dergâhı ve Menzil Dergâhı gibi varlığı­nı halen sürdüren dergâhlar, Norşin Dergâhı’nın kolları ve halen irtibat halinde bulunduğu büyük dergâhlardır. Buların yanında Molla Burhan ile Tillo’da ve Molla Abdulhakîm tarafından kurulan dergâhı ve medresesi ile Cezni’de varlığını sürdürmektedir.

Norşin Dergâhı ve Medresesi’nden, daha önce isimlerini saydığımız ve hayatları hakkında kısa bilgiler verdiğimiz Şeyh Abdurrahman-ı Tâğî ve Şeyh Fethullah-i Verkânisî’nin her biri iyi bir âlim olan halifeleri haricinde, az veya çok kalarak istifade etmiş olan birçok şahsiyet vardır. [2] Bunları şu şekilde sıralayabilir: Said Nursi, Şefik Arvâsî,[3] Molla Sadreddin Yüksel, M. Mazhar Taşkesenlioğlu, Halil Gönenç, Şeyh Alaaddîn Ohînî, Şeyh Asım
ühinî, Molla Salih-i Butî, Mehmet Emin Er, Ali Arslan, Ahmet Meylânî, Molla Hasip Seven, Molla Muhammmed Şirin, Mehmet Çağlayan, Abdul- kerim Saruhan, ve Molla Burhan Mücâhidi.

Bu şahsiyetlerin dini düşüncelerinin oluşumunda Norşin dergâhının büyük tesiri olmuştur. Örneğin Tâğ Medresesinde ve Norşin Medresesin­de okuyan Said Nursî, Risâle-i Nur’un Norşin medresesinden çıktığını söy­lemiş, [4] tasavvuf ve tarîkatları övmüş, [5] mü’min ve kâfiri suret ve siret üzerinden tanımlama yaparken mü’min sembolü olarak Norşin Dergâhını, kâfir sembolü olarak Paris’i kullanır:

“Eğer istersen hayalinle Norşin karyesindeki Seydâ’nın meclisine git bak: ürada fukarâ kıyâfetinde melikler, padişahlar ve insan elbisesinde melâikeleri bir sohbet-i kudsiyede göreceksin. Sonra Pâris’e git ve en bü­yük localarına gir: Göreceksin ki akrepler insan libâsı giymişler ve ifritler adam suretini almışlar...” [6]

Doç. Dr. İbrahim Baz/Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

----------------------------

[1] 1884 yılında Norşin’de doğdu. Abdurrahman-ı Tâği’nin oğlu Şeyh Abdurrahim’in oğludur. Babası henüz 25 yaşında iken vefat ettiğinde kendisi de 7 yaşında idi. Norşin’deki şeyh ailesinden Hazret olarak bilinen Şeyh Muhammed Ziyauddîn’in vefatından bir süre sonra amcasının oğlu Şeyh Fethullah ve oğlu Şeyh Cemaleddîn de vefat eder. 1924 ve sonrasında peşpeşe gerçekleşen bu vefatlar ailenin derin bir hüzün yaşamasına neden olur. Bu tarihten sonra medresenin başına Şeyh Masum geçer. Şeyh Masum döneminde Bediuzzaman Said Nursî, Molla Sadreddin Yüksel, M. Mazhar Taşkesenlioğlu ve Halil Gönenç gibi sonraki dönemin büyük ilim adamlarının yolları Norşin’den geçmiştir. Sadreddin Yüksel bu medresede müderrislik yapmış ve Şeyh Masum’un damadı olmuştur. Şeyh Masum, akciğer kanseri nedeniyle uzun yıllar ıstırap çekmiş ve 87 yaşında 17 Haziran 1971 tarihinde vefat etmiştir. Mezarı Norşin mezarlığında dergâhın kurucusu dedesi Abdurrahman-ı Tâğî ve amcası Şeyh Muhammed Ziyauddîn’in yanındadır. Abdulğani Mutlu, “Norşin’li Şeyh Masum”, Medrese Geleneği ve Modernleşme Sürecinde Medreseler Sempozyumu (5-7 Ekim 2012), Muş 2013, s. 76; Bülent Akot, “Nurşin Medresesinin Yetiştirdiği Mutasavvıflar”, Medrese ve İlahiyat Kavşağında îslami ilimler, Bingöl 2013, II, 211.

[2] Norşin’de yetişen âlim ve sufiler için bk. Kavak, Abdulcebbar, “Hâlidiyye Medreselerinin Anadolu’daki ilmî ve kültürel hayata katkıları”, Medrese ve îlâhiyat Kavşağında İslâmî ilimler, Bingöl 2013, I, 281-282.

[3] Norşin ve Norşin’e bağlı Ohin Dergâhı’nda okumuştur. Veysel Aydeniz, Seyyid Şefik Arvâsî, İstanbul: Nubihar Yay., 2013, s. 19.

[4] Abdulkadir Badıllı, “Bediuzzaman Said Nursi’ye Göre Medreselerin Modernleşmesi”, Medrese Geleneği ve Modernleşme Sürecinde Medreseler Sempozyumu, Muş 2013, s. 68.

[5] Said Nursi, Mektûbât, İstanbul: Envar Neşriyat, 1995, s. 445.

[6] Said Nursi, Mesnevi-i Nuriye, İstanbul: Envar Neşriyat, 1995, s. 263.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.