Haberin Kapısı

Şeriatın Üç Bölümü

TASAVVUF

Sufilerin, kendisiyle imtiyaz kazandıkları tarikat ve hakikat ise, şeriatın üçüncü bölümü olan ihlası ikmal için şeriatın hizmetçisidirler.

Evet, şeriatın üç bölümü vardır. İlim, amel, ihlas... Bu üç bölümün hepsi tahakkuk etmedikçe şeriat da tahakkuk etmez. Şeriat tahakkuk ettiği zaman ise dünya ve ahiret saadetlerinin üstünde olan Allah (c.c.)’ın rızası tahakkuk etmiş olur. Allah (c.c.)’ın rızası ise her şeyden büyüktür. Böylece şeriatın dışında herhangi bir şeye ihtiyaç kalmaz.

Sufilerin, kendisiyle imtiyaz kazandıkları tarikat ve hakikat ise, şeriatın üçüncü bölümü olan ihlası ikmal için şeriatın hizmetçisidirler.

Bu bölümlerin her birini elde etmekten maksat ise şeriatı elde etmekten başka bir şey değildir.

Sufilere tarikat esnasında meydana gelen haller, vecdler, ilimler ve ma’rifetler maksatlardan sayılmazlar. Ancak tarikat çocukları onlarla eğitilir. Sufinin bütün bu makamları aşarak süluk ve cezbe makamlarının sonuncusu olan rıza makamına erişmesi gerekir.

Şüphe yok ki, tarikat ve hakikat menzillerini aşmaktan gaye RIZA makamını gerektiren ihlası kazanmaktan başka bir şey değildir.

Ancak aklı kıt olanlar halleri ve vecdleri maksattan sayarlar. Müşahede ve tecelliyatı da metalibden zannederler. Şüphe yok ki onlar zan ve hayal hapishanesinde kalacak ve davetimiz kendilerine ağır gelen gafiller de bu inançları sebebiyle şeriatın kemalinden mahrum kalacaklardır.

Evet, ihlas ve rıza makamlarının husulü, bu hal ve vecdleri aşmaya, ilim ve marifetleri gerçekleştirmeye bağlıdır. Dolayısiyle istenen bu şeyler arzu edilen şeylerin hazırlıkları ve maksadın öncüleri idi. Asıl maksad ise vicdani (kalbi) imanı elde etmek ve İslami hakikatlerle aydınlanmış bir tabiate (huya) tekellüfsüz girmektir. İşte asıl olan budur, gerisi ise hayaldir.

Evet, eğer sünneti seniyyeye (sahibine salat ve selamın en güzeli olsun) sarılmakla beraber vecdler ve keşifler de hasıl olursa ne ala..

Lazım olan şeylerin ilki ehl-i sünnet ve-l cemaatin itikadına uygun şekilde akideyi tashih etmektir. İkincisi ise farz, vacib, sünnet, mendub, helal, haram, mekruh ve şüpheli şeyleri öğrenmek ve bunlara göre amel etmektir. Bundan sonra da üçüncü olarak tasavvuf ilmine sıra gelir. Lakin ne yazık ki, sonradan uydurulan şeyler ve bid’atlar tarikatta o kadar revaç bulmuş ki, tarikatlara muhalif olanlar “tarikatlar bid’atları işleyip, sünnetlerden uzaklaşma merkezleridir” deseler haklı çıkacaklar. Zira bazıları bu temiz tarikatlarda, şeriat-ı garraya muhalif şeyler uydurdular ve sünneti teşvik edip, bid’atları kötülemeden, müridleri etraflarına toplamakla yetindiler.

Şeyh Muhammed Nurullah El-Ceri/Tasavvufun Sırlar

Tercüme: İbrahim Öztürk

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.