Haberin Kapısı

Şeyh Fethullah Verkânisî ve Ohin Dergâhı

TASAVVUF

Medrese tahsilini tamamladıktan sonra şunu anladım ki, zâhirî ilimlerle hakikate varmak mümkün değil. Aksine tasavvuf köprüsünden geçmek ve kemâl ehlinden bir kâmilin peşinden gitmek gerek.

Şeyh Musa ez-Zülî’nin neslinden gelen Şeyh Fethullah Verkânisî, [1] 1846 yılında Siirt’e bağlı Baykan ilçesinin Verkânis köyünde doğdu. Şeyhuş- Şeria ve Şahbâzut-tarîka unvanıyla tanınan Verkânisî, medresede okutu­lan sıra derslerinin çoğunluğunu Mollakent’li Molla Abdurrahman’ın ya­nında okumuştur. Molla Resul-i Sıpkî’den Felsefe ve Matemetik okumuş, son derslerini ise Muş’lu Hacı Tayyib Efendi’nin [2] yanında okuyarak icazet almıştır. Koğak[3] köyünde bir süre kalmış ardından Abri’de bulunan med­reseye resmî müderris olarak atanmıştır.

Döneminde, Şeyh Fehim-i Arvâsî ve Şeyh Emin-i Bitlisî ile birlikte böl­genin en tanınmış ve ilmine en fazla itibar edilen, hukikî ve sosyal sorun­ları çözen şahsiyetlerinden biri olmuştur. [4] Bölgeden ve bölge dışından birçok kişi kendisine mektupla soru sorarak cevap istemişlerdir. Fethullah Verkânisî, medrese tahsilini tamamlayarak müderrislik yapmaya başladı­ğı günlerde okuduklarının ve okuttuklarının kendisini tatmin etmediğini anlamıştır. Bu halini şu şekilde ifade eder:

“Medrese tahsilini tamamladıktan sonra şunu anladım ki, zâhirî ilimlerle hakikate varmak mümkün değil. Aksine tasavvuf köprüsünden geçmek ve kemâl ehlinden bir kâmilin peşinden gitmek gerek.”

Bunun üzerine bir süre sonra Norşin’e giderek Abdurrahman-ı Tâği’ye intisap eder. Şeyhinin talebi üzerine Abri medresesindeki görevinden is­tifa ederek Norşin’e yerleşir ve bir yandan müderrislik yaparken aynı za­manda manevi eğitimine devam eder. Bu süre içerisinde kendisine hilafet verilir. Şeyhi Abdurrahman-ı Tâği vefat ettikten sonra onun çocuklarının medrese tahsili ve iaşesini de üzerine alarak dört yıl daha kalır. Şeyhinin oğlu Muhammed Ziyauddin (Hazret) hilafet aldığında, Tâği’nin Erzurum halifesi Ahmet Taşkesenli gelerek Fethulah Verkânisi’ye artık Norşin’de Muhammed Ziyauddin’in kalmasının daha uygun olacağı tavsiyesinde bulunur. Bu tavsiyeyi haklı bulur ve evini Ohin’e taşır. Orada dört yıl kal­dıktan sonra ailesinin yurdu olan Verkânis köyüne taşınmak ister ancak Bitlis’teki müridânı ve Norşin şeyhi olan Muhammed Ziyauddin Bitlis’te kalmasını sağlarlar. Bunun üzerine kendisi için Mermutlular Mahallesin­de bir ev ve mahallenin camisine yakın bir medrese yapılır. [5]

Şeyh Fethullah Verkânisi, 93 harbi olarak bilinen 1293 yılındaki Osmanlı-Rus savaşında Abdurrahman-ı Tâği’nin halifeleri ile birlikte sa­vaşa katılır. Sıbğatullah-i Arvâsi’nin oğlu Şeyh Celâleddin ve halifesi Şeyh Hâlid-i Oleki ile Motkan [6] bölgesinde mücâdele eder. Şeyh Halid bu savaş­ta şehid düşer.

Şeyh Fethullah iki evlilik yapmıştır. İlk eşi Züleyha Hanım, ikinci eşi ise şeyhi Abdurrahman-ı Tâği’nin kızı Tayyibe Hanımdır. 27 Eylül 1317/1899 Salı günü 53 yaşındayken vefat eder. Şeyhin vasiyetine göre evinin ya­nındaki bir yere, dönemin komutanın emri ile askerler mezar kazarlar ve Abdurrahman-ı Tâğinin bütün halifeleri ve kalabalık bir katılım ile cenaze namazı kılınır. Verkânisi genç denebilecek bir yaşta vefat etmiş olması­na rağmen birçok eser kaleme almıştır. Bunlar el-Küfrü ve’l-Kebâir, Âdâb, [7] Avâmil, Menâsiku’l-Hacc, Mektûbât, Vefât-ı Şeyh Abdurrahman-ı Tâğî ve Risâle-i Akâid’dir. [5] [6] [7]

Bilinen altı halifesi vardır.[8] Bunların isimleri şu şekildedir:

  1. Muhammed Ziyâuddîn (Hazret),
  2. Seyyid Hasan-i Arvâsî [9]
  3. Seyyid Abdulgaffâr-i Arvâsî, [10]
  4. Molla Ahmed-i Karaköyî,
  5. Molla Ömer Horosî,
  6. Molla Hasan. [11]

Ohin Dergâhı’nda Abdurrahman-i Tâğî’den sonraki tarîkat silsile­si şu şekildedir:

  1. Şeyh Abdurrahman-ı Tâgî,
  2. Şeyh Fethullah-i Verkânisî,
  3. Şeyh Muhammed Ziyâeddîn,
  4. Şeyh Muhammed Alaeddîn-i Ohinî,
  5. Şeyh Mahmud-i Karaköyî,
  6. Şeyh Muhammed Takiyyuddîn,
  7. Şeyh Muhammed Hâlid,
  8. Şeyh Muhammed Asım. Günümüzde Şeyh Muhammed Asım’ın halifelerinden
  9. Şeyh Fethullah Ayte ve
  10. Şeyh Mesud Türel dergâhta hizmet yürütmektedirler. [12]

Medrese bölümünde Şeyh Fethullah ve Şeyh Mesud’un yanında Molla Nur Muhammed Türel, Molla Sabrullah Ayte ve Molla Ziyaeddîn Ayte mü­derris olarak ilmi geleneği sürdürmektedirler.

Doç. Dr. İbrahim Baz/Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

----------------------------------

[1] Aile silsilesi için bk. Şeyh Asım-i Ohinî, Birketü’l-Kelimât, Yazma Eser (Şahsi Kütüphanemiz­de), s. 163-164.

[2] Hacı Tayyip Efendi Şeyh Muhammed Küfrevî’nin halifelerinden olup, ilim tahsilini ise Molla Halil-i Siirdî’nin talebesi Hacı Hasan-ı Ehvedî’nin yanında tamamlamıştır. Korkusuz, age, s. 179.

[3] Muş’un Bulanık ilçesine bağlıdır. Günümüzdeki ismi Dokuzpınardır. Norşin’e 88 km. mesafe­dedir.

[4] Şeyh Asım Ohinî, Birketü’l-Kelimât, s. 167; Halil Çiçek, Şark Medreselerinin Serencâmı, İstan­bul: Beyan Yay., 2009, s. 142.

[5] Şeyh Asım Ohini, age, s. 184-207.

[6] Bugün Bitlis iline bağlı Mutki ilçesi ve çevresini ifade eden Osmanlı döneminde idari bir böl­ge adı. Bk. //www.nisanyanmap.com

[7] Şeyh Fethullah Verkânisi, Adab-ı Fethullah, sad. A. Selahaddin Kınacı, Ankara: Sey-Tac Yay., [ts.].

[8] Şeyh Asım Ohinî, age, s. 234.

[9] Sıbğatullâh-i Arvâsî’nin oğludur.

[10] Birinci Dünya Savaşı’nda şehit düşmüştür. Seyyid Abdulğaffâr-i Arvâsî’nin oğlu Muhammed Hafid, onun oğlu Seyyid Halis, onun oğlu ise Seyyid Hasan Arvâsî’dir ve Erciş’te hizmetlerine devam etmektedir.

[11] Fethullah Ayte, “Medreseler”, Medrese Geleneği ve Modernleşme Sürecinde Medreseler Sempoz­yumu (5-7 Ekim), Muş 2013, II, 61-62; Korkusuz, age, s. 177-213.

[12] 08. 11. 2014 tarihinde Ohin dergâhını ziyaret ederek mezkûr şahıslarla görüşme yapılmıştır. Dergâhta beşyüz civarında yazma eser bulunmaktadır. Tarafımızca dijital ortama aktarmak için bir çalışma yürütülmektedir.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.