04.09.2020, 00:05

Bu da Geçer Ya Hû!

Anadolu’nun mayası aşk ile karılmış, irfan ile yoğrulmuştur.

İşte bu nedenledir ki aşkın ve irfanın sahibi sûfilerin kendilerine mahsus kelimeleri, kavramları ve cümleleri yani dilleri hala Anadolu’yu diri tutan temel unsurdur.

Zinde olmak ve zinde kalmak isteyenler için sufilerin bu sözleri birer ruh antrenörü gibidir. Aşikâr veya örtülü şekilde üzerini açacak mana avcılarını beklemektedir.

Onu kalpleriyle okuyacak kâşiflerin kendisini kuşatmasını ve kuşanmasını beklemektedir.

Bu sözlerin tamamı tevazu öğretirler insana...

Tevazu ki toprak gibi olmak ve toprakla irtibatı canlı tutmaktır.

Yakında çıkacak kitabımızın adı bu nedenle “Boynu Bükük Sözler” oldu.

İlmin kibrinden kurtaran, irfanla aşkın eşliğine ulaştıran sözler...

Hakikat ülkesinin yol tabelaları...

Boynu bükük bu sözlerin başında Edep Ya Hu, Hiç, Hu, Bu da geçer Ya Hu gibi günlük dilde yaygın kullanılan tablo sözler bulunmaktadır.

Bunlar arasında pratik hayatta insana en çok değeni kuşkusuz “Bu da geçe Ya Hu” sözüdür.

Günlük dilde zorda kalan bir dosta nasihat kabilinden söylediğimiz “sıkma tatlı canını bu da geçer” cümlesi arka planında bir iman ve bir derviş kültürü barındırmaktadır.

Yahut zorda kalmışlara hitaben söylenen İbrahim Tatlıses’in arabesk dilinden dinlediğimiz “Hemen karar verme sabret; bu da geçer bu da geçe, dayanmalısın...” şeklinde başlayan “Bu da geçer” şarkısı da arkasında bir iman ve irfan saklamaktadır.

Veya Erzincanlı âşık Dâimî’nin dilinden dökülen “Ne Ağlarsın” diye bildiğimiz türkü de aynı irfan ummanın bir incisidir:

Ne ağlarsın benim zülfü siyahım

Bu da gelir bu da geçer ağlama

Göklere erişti figanım ahım

Bu da gelir bu da geçer ağlama

Bir gülün çevresi dikendir, hardır

Bülbül gül elinden âh ile zardır

Ne de olsa kışın sonu bahardır

Bu da gelir, bu da geçer, ağlama

Kısaca “Bu da geçer” şeklinde dillendirilen bu hakikat aslında dergahlara serlevha olarak asılan ve dergahta pişenlerin mgönüllerine bir mühür gibi basılan “BU DA GEÇER YÂ HÛ” sözünün özü ve özetidir.

Bu söz kendi içinde zıt iki hakikati ifade eder.

Bu da geçer; Yani dünya ve dünyalık...

Yâ Hû: Baki olan Hak...

...

İlim talibi olmanın yolu okumak ve sormak, irfan yolunda yürümenin esası ise susmak ve dinlemektir. Hızır huzurunda Musa gibi...

Derviş mürebbisi olan “Bu da geçer” sözü,  “bişnev-dinle” emrine kulak kesilenlere der ki,

Başa geleni geçici görmek, imanın alametidir. Zira iman, zorun da kolayın da, güzelin de çirkinin de geçici olduğunu bilip, kaderin bir miktarından dolayı kederlenmek yerine Allah’ın rahmet ve azametine güvenerek bir sonraki adımda vereceği nimet için kederi sancı görmektir.

Zorluk anında kulun acizliğini itiraf ederken yaşlı gözlerle inlemesi yani “enîne’l-müznibîn”i rahmet için bir şimşek çakması bilmektir.

Gözyaşı, gönül yıkar...

Yıkanan gönülde göz açılır.

İşte bu gözdür fani ile baki olanı gören ve imanın hakikatine eren.

İşte o zaman insan eşhedü der: Görüyorum ve bu nedenle şahidim ki...

Tevhidin tahakkuk ettiği an...

İslam olanların imana ermesi...

İnsan fani olanı bilmeden ve görmeden, baki olanı bilir ama anlamaz.

Âlim olur da Arif olamaz.

İşte budur “Bu da geçer Yâ Hû” nun mesajı.

Bir de meşhur hikâyesi vardır malum bu sözün, yine bir dervişten nakledilen.

...

Nice zaman önce bir padişah dalkavuklardan sıkılmış ve kendine hakikati hatırlatacak bir arayışa girmiş.

Kadrolu dalkavuğu olduğu için dalkavukluk yapanlara “sen onu ehline bırak, zaten onu yapan var” dese de bir türlü onların elinden kurtulamamış.

Artık öğrenmiş ki sarayların soytarıları sarayların savaşçılarından daima daha çok oluyor.

Nihayet bir gün vezirine demiş ki;

“Parmağıma taktığım şu yüzüğe öyle bir söz yazayım ki başkasına lüzum kalmadan beni her halimden uyarsın...”

Herkese haber salınmış, her birinde bir söz alınmış ama padişahın kalbi onaylamamış.

Vezir biliyormuş ki kalbin kanaat getirmediği insanı huzursuz eder.

Birkaç gün sonra, konudan haberdar olan bir garip derviş bir kâğıda “Bu da geçer Yâ Hû” yazıp, kapıdaki görevlilerle padişaha göndermiş.

Elbisesi eski, boynu bükük dervişin gönderdiği yanı yönü yırtık yarım kâğıdı eline alan vezir yazıyı Padişah’a okumuş;

“ Bu da geçer Yâ Hû”

Padişah vezire sormuş;

“Nedir bu sözün anlamı?”

Vezir güngörmüş, mürekkep yalamış bir kişiymiş. Padişaha cevaben şöyle demiş:

“Ulu Sultanım!

Hani derler ya “Harabat ehlini hor görme Zâkir!

Defineye malik viraneler var!”

Bu sözde zahiri harabe olan mütevazı bir derviş tarafından bırakılmış kapıya. Maksadı nedir ona sormak lazım gelir.”

Padişah’ın emri ile derviş bulunmuş ve kendisine bizzat Padişah sormuş:

“Bu sözün anlamı ne ola derviş efendi?”

Derviş kendine gösterilen yere oturup tane tane anlatmaya başlamış:

“Padişahım bu söz bana ait değil, ben de başkasından öğrendim. Hikâyesi şöyledir.

Nice zaman önce, dervişiz ya hani bizim işimiz seferde olmaktır, biz de dolaşırdık dört yanı. Günlerden bir gün bir köye vardım yorgun ve aç şekilde.

Beni görenler dediler ki şu Şakir efendinin konağıdır. Ona varın size ikram etmekten mutlu ve mesrur olacaktır.

Ben de vardım.

Kocaman bir konak.

Her türlü izzet ve ikram sonrası o akşam orada kaldım. Ertesi gün ayrılırken Şakir Efendi beni kapıya kadar uğurladı. Ona dedim ki;

“Şakir Efendi Allah sana ne büyük ikramda bulunmuş şükrünü daim eyle.”

Şakir efendi konağa bakıp elini sallayarak şöyle dedi:

“BU DA GEÇER...”

Köyden ayrıldıktan birkaç yıl sonra yine uğradım köye. Biz olamasak da, derviş yolu vefa yoludur derler ya hani.

Vardım ki Şakir Efendi’nin konağı yerinde yok, yıkılmış. Yanındaki konağa sordum onu.

Bana dediler ki;

“Şakir efendinin evi bir fırtına da yıkıldı. Malı mülkü kalmadı. Ama bizim bahçedeki şu küçük kulübede kalır eğer görmek isterseniz.”

Şakir efendinin yanına vardım. Yemek yiyordu. Beni de çağırdı yanına beraberce yedik. Önceki görüşmemizde “tebessüm yüzün selamıdır” demişti. Hala yüzü, sözü gibi mütebessimdi.

Ayrılırken kulübesine baktığımı fark edince üzüldüğümü sanmış olacak ki, üzülme manasında sözünü tekrar etti:

“ BU DA GEÇER”

Aradan birkaç yıl sonra tekrar uğradım köye. Kulübenin kapısını bir başkası açtı. Şakir efendiyi sorunca:

“O konakta yaşamaktadır. Sağ olsun beni de buraya aldı” dedi.

Konağa vardım ki artık ev sahibi Şakir Efendi olmuş gerçekten. Hikâyesini anlattı.

“Konak sahibi ölünce mirasçısı bulunmadığından benim kulübede yaptığım hizmetler nedeniyle mirasını bana bıraktığını yazmış. İşte böyle...” dedi.

“Hani siz dervişler dersiniz ya himmet için hizmet lazım diye. Dünyada bile öyle imiş...

Ayrılık vakti geldiğinde yine konağa baktığımı fark etmiş olacak ki Şakir Efendi sözünü bir kez daha tekrar etti:

“ BU DA GEÇER...”

Aylar sonra bir gün yine yolum Şakir Efendi’nin köyüne düştü.

Konağın kapısında duran adama Şakir Efendiyi ziyarete geldiğimi söyleyince bana az ilerdeki tepede duran mezarı gösterdi.

Üzüldüm ve bunca hukukun karşılığı olarak bir Fatiha okumak üzere mezarın başına vardım. Bir de ne göreyim. Mezar taşında adının yerine şöyle yazılmış:

BU DA GEÇE YÂ HÛ..."

Fatiha okuyup tepeden inerken içimden şöyle demek geçti:

“Bundan sonra daha ne geçecek be Şakir Efendi!...”

Meğer gerçekten daha çok geçecek şey varmış.

Devri dünya bir değirmen gibi öğütüyormuş...

Aylar sonra yolum köye düşüp tekrar bir Fatiha okumak isteyince anladım bunları.

Bir büyük sel etrafındaki her şeyle birlikte Şakir Efendinin mezar taşını da meçhul bir mekâna taşımış.

Mezarın yeri bile belirsiz olmuş.

...

İşte Padişahım benim başımdan geçenler böyledir.

Aslında hepimizin başından geçen budur. Gelen gidiyor, konan göçüyor. Yazıp da size gönderdiğim sözün hakikati de budur.

Yani hepimizin hakikati...

Padişah dervişe ikramda bulunup onu yolcu etmiş ve vezirine yüzüğü uzatarak şöyle demiş. Bunun üzerine aynen yazılsın:

BU DA GEÇER YÂ HÛ....

Yorumlar (2)
Ercan 4 yıl önce
EyvAllah. Gönüllere dokundun kıymetli Hocam teşekkürler.
M.Emin Atım 4 yıl önce
Gönül dostum diline ve gönlüne sağlık. Hayattı üç kelimeyle özetlemişsin.
15
açık
Namaz Vakti 20 Nisan 2024
İmsak 04:38
Güneş 06:12
Öğle 13:08
İkindi 16:53
Akşam 19:55
Yatsı 21:22
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 32 87
2. Fenerbahçe 32 85
3. Trabzonspor 32 52
4. Beşiktaş 33 51
5. Rizespor 32 48
6. Başakşehir 32 46
7. Kasımpasa 32 46
8. Sivasspor 32 44
9. Antalyaspor 32 42
10. Alanyaspor 32 42
11. A.Demirspor 32 40
12. Samsunspor 32 38
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 32 37
15. Konyaspor 32 36
16. Hatayspor 32 33
17. Gaziantep FK 32 31
18. Karagümrük 32 30
19. Pendikspor 32 30
20. İstanbulspor 32 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 30 68
2. Göztepe 30 60
3. Kocaelispor 30 52
4. Ahlatçı Çorum FK 30 52
5. Sakaryaspor 30 51
6. Bodrumspor 30 49
7. Boluspor 30 46
8. Bandırmaspor 30 46
9. Gençlerbirliği 30 44
10. Erzurumspor 30 41
11. Manisa FK 31 36
12. Keçiörengücü 30 36
13. Şanlıurfaspor 30 34
14. Ümraniye 30 34
15. Tuzlaspor 30 32
16. Adanaspor 30 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 30 7
Takımlar O P
1. M.City 32 73
2. Arsenal 32 71
3. Liverpool 32 71
4. Aston Villa 33 63
5. Tottenham 32 60
6. Newcastle 32 50
7. M. United 32 50
8. West Ham United 33 48
9. Chelsea 31 47
10. Brighton 32 44
11. Wolves 32 43
12. Fulham 33 42
13. Bournemouth 32 42
14. Crystal Palace 32 33
15. Brentford 33 32
16. Everton 32 27
17. Nottingham Forest 33 26
18. Luton Town 33 25
19. Burnley 33 20
20. Sheffield United 32 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 31 78
2. Barcelona 31 70
3. Girona 31 65
4. Atletico Madrid 31 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 31 50
7. Valencia 31 47
8. Real Betis 31 45
9. Villarreal 31 39
10. Getafe 31 39
11. Osasuna 31 39
12. Las Palmas 31 37
13. Sevilla 31 34
14. Deportivo Alaves 31 32
15. Mallorca 31 31
16. Rayo Vallecano 31 31
17. Celta Vigo 31 28
18. Cadiz 31 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 31 14
Günün Karikatürü Tümü