24.07.2020, 22:12

Lozan Kuşatması

Fitnenin ayyuka çıktığı ve insanlığın mumla arandığı Müslüman coğrafyada, olup bitenleri anlayabilmek için geçmişte yaşanan bazı olayları hatırlamakta fayda var.

Tarihin derinliklerine baktığımızda; Batı’nın, Haçlı Seferleri’yle gerçekleştirdiği vahşetin benzerlerini bugün yine sergilediğini görüyoruz. O dönemde Müslüman coğrafyada istediğini elde edemeyen “mimsiz medeniyet”in temsilcileri, ceplerine koymak zorunda kaldıkları planlarını, şimdi değişik versiyonlarıyla birer birer uygulamaya koyuyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, 29 Eylül 2016 günü 27. Muhtarlar Toplantısı’nda yaptığı konuşmasında, ‘15 Temmuz Türk milletinin İkinci Kurtuluş Savaşı’ ifadesini kullanmış, ardından ise, “1920’de bize Sevr’i gösterdiler, 1923’de Lozan’ı bize razı ettiler. Birileri bize Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştılar. Her şey ortada. Şu anda Ege’yi görüyorsunuz değil mi? Bağırsan sesinin duyulacağı adaları biz Lozan’da verdik... O masaya oturanlar o anlaşmanın hakkını veremedikleri için bunun sıkıntısı biz yaşıyoruz...” ifadeleriyle Lozan gerçeğinin altını çizmişti.

Lozan gerçeğini, antlaşmanın  97. yıldönümünde bir kez daha derinlemesine inceleyelim.

***

Dönem  Osmanlı ile Rusya arasında cereyan eden “93 Harbi”ne rastlar. Osmanlı’nın finansal yapısı çok bozuktur ve acilen paraya ihtiyacı vardır. Bunu fırsat bilen siyonist Theodor Herzl, Sultan Abdülhamid’e giderek, Filistin’den toprak satın almak istediklerini beyan eder. Ancak, Sultan Abdülhamid, “Şehid kanıyla alınan topraklar parayla satılmaz...” diyerek Herzl’i huzurundan kovar. Theodor Herzl, istediklerini alamamanın hıncıyla Avrupa’ya döner. Ve yaşanan olayları rapor halinde diğer siyonist ileri gelenlerine sunar. Bunun üzerine, aralarında yaptıkları toplantıda, “Büyük İsrail” emellerinin önündeki engelleri nasıl kaldıracaklarına dair planlarını tekrar gözden geçirirler.

Almanya’da 5 yıl süren hazırlıklar tamamlandıktan sonra, 1897’de meşhur “Basel Konferansı”nı yaparlar. Bu konferansta üç temel karar alınır: 1) Sultan Abdülhamid tahttan en kısa sürede indirilecek, 2) Osmanlı “Hilafet”ine son verilecek, 3) Kademeli olarak İslâm dini yeryüzünden silinecek.

Bu aşamadan sonra, devreye Sultan Abdülhamid’i tahttan indirme ve Osmanlı’yı yıkma projesini yürütecek olan Emanuel Karasso girer. Karasso, İtalyan Mason Locası’nın başkanı, siyonistlerin planlarını kurnazca uygulamaya en müsait isimdir. Görevi alır almaz bütün argümanları kullanarak, Sultan Abdülhamid ve Osmanlı’yı çökertme tezlerini hazırlar.

Karasso ilk etapta, Selanik’te Mason Localarını açar, daha sonra da İttihat ve Terakki Partisi’ni hayata geçirir. Bölgedeki bazı önemli komutanları etrafında toplayarak çöküşün başlangıcını hazırlamaya başlar. Önce ordu isyan ettirilir. Sonra politik faaliyetlere başvurulur. 1. Osmanlı Meclisi, sayıca yoğunlaşmaya başlayan Ermeni, Rum ve Yahudi azınlıklarının ipleri ellerine alma oyunları sonucu kapatılır. Kışkırtma ve kan dökme eylemlerini engellemek için açılan 2. Osmanlı Meclisi’ne, daha büyük çoğunlukla gelen Emanuel Karasso, artık Selanik Mebusu’dur.

Süreç artık Karasso’nun istediği gibi çalışmaktadır. Aradan 1 yıl geçmiş ve Meclis’te oy çokluğuyla (1909) Sultan Abdülhamid’in halline karar verilmiştir. Ve Basel’de alınan kararların 1. maddesi uygulamaya konulmuştur.

Sıra 2. maddenin hayata geçirilmesine gelmiştir. Emir komutayı iyice eline alan İttihat ve Terakki Partisi’nin ilk icraatı, Trablus’taki Garp Cephesi’ni dağıtmak olur. Garp Cephesi’ndeki tecrübeli komutanların tayin edilmesi sonucu 1911’de Trablus, İtalyanlara verilir.

Ordu, Balkan Harbi’nden sonra 1912’de 1. Dünya Harbi’ne sokulur. Böylece bütün cephelerde dünya ile savaşmak zorunda kalan Osmanlı Ordusu, halsiz ve bitkin düşürülür. Yani tahttan indirilen Sultan Abdülhamid’den sonraki dönemde, 15 yıl harbettirilen “Hasta Adam” Osmanlı son darbelerle ölüme terkedilir! Ve Basel’de alınan kararların 2. maddesi de böylece uygulamaya konulmuştur.

Artık siyonistlerin, 3. maddeyi devreye sokmak için önlerinde hiçbir engel kalmamıştır. 5 yıl sürecek olan İstiklâl Harbi’nin ardından, “Ölümü gösterip, sıtmaya razı etme” sürecinde atılacak adımların hesapları yapılmaya başlanır. Tarihler 24 Temmuz 1923’ü gösterdiğinde, yüzyıllardır bu coğrafyada denge unsuru konumundaki Osmanlı’nın torunları, sahneye konulacak oyunun figüranları olarak “Lozan tiyatrosu”na davet edilir. Görüşmeler esnasında Fransız Georges Benjamin Clemenceau (Klemenso), Kur’an-ı Kerim’i havaya kaldırarak, “Bakınız bu görüşmelerde aylardan beri bir adım dahi atamıyoruz. Bunun sebebi açıktır. Eğer bu kitaba bağlı olacaksanız, biz size bağımsızlık vermeyiz. Çünkü bu kitap siz Müslümanlara; Hıristiyan ve Yahudilerle dost olmamayı emrediyor. Bu kitaba uymaya devam ederseniz, düşmanlığı sürdüreceksiniz demektir. Bu şartlarda da sizinle barış yapmamız mümkün olmaz...” der ve görüşmeleri kilitler.

İddialara göre, İsmet Paşa (İnönü) ile Lozan’a giden siyonist doktrinci Haim Nahum, müzakerelerin çıkmaza girdiğini görünce, Türk heyeti adına “Hilafet’in kaldırılarak, İslâm’la olan bağlardan yeni kurulacak devletin koparılacağı” garantisini verir. Ancak, verilen bu teminatlar sonucu bir anlaşmaya varılabilir.

Nitekim, Cumhuriyet’in ilanından kısa bir süre sonra, 3 Mart 1924 tarihinde Meclis’te alelacele görüşülerek kabul edilen kanunlar, yeni siyasi yapılanmanın istikametini göstermesi açısından önemli ipuçları veriyordu. Aynı gün çıkarılan “Hilafet”in kaldırılmasıyla ilgili kanunla, yeni devletin İslâm dünyası ile bağlarını koparacak, Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile de medreselerin kapatılması sağlanacaktı.

Yıllardır gündemi meşgul eden Lozan Antlaşması’nın “zafer mi, hezimet mi?” tartışmaları bir yana dursun, sonuçları kısmen ortada. Bir taraftan “Kıbrıs”, “12 Adalar”, “Musul” ve “Kerkük” meseleleri bu antlaşmanın sonucu olarak başımızı ağrıtırken, diğer taraftan da gizliliğiyle kafaları karıştırmakta.

Çünkü, Lozan Antlaşması’yla ilgili oturum tutanakları üzerinden tam 97 yıl geçmesine rağmen hâlâ sır gibi saklanıyor. Arşivlerde saklanan bu antlaşmanın kamuoyuna açıklanamaması, ne derece gizemli bir yolda yürüdüğümüzün işareti. Haim Nahum’un, “Biz Türk milletini bağımsızlığa kavuşturduk, ama manen yıktık. Bir daha ayağa kalkamazlar...” deme cüretinin altında yatan gerçekler neydi acaba? Belki de bu sorunun cevabı yaşadığımız olayların içerisinde gizlidir.

Ve ilginç bir anektod. İngiliz Devlet eski Başkanı Wilson Churchill, 1932 yılında Avam Kamarası’da yaptığı konuşmada milletine ve temsilcilerine şu beyanatı vermektedir: “Türkleri güç ve ağırlık olarak yüz grama çıkarmamalı, elli grama ise hiç düşürmemeliyiz. Onları biraz kuruyunca sulamak, biraz yeşerince de budamak icap eder. Ellerindeki Kur’an-ı Kerim’i alamazsak, Türkleri yenmemiz mümkün değil. Öyleyse şimdiden Türkiye’ye karşı dinsizlik silahlarını çevirerek, en hassas imanlı kalplerinden vurmaya hazır olmalıyız...”

1932’de Ezan’ın Türkçeleştirilmesi, Kur’an’ın Arapça olarak okunmasının yasaklanması, başörtüsünün okullarda sorun haline getirilmesi, “Kur’an’ı kapa, kadını aç” felsefesinin ayyuka çıkarılması, Sünnî-Alevî kesimin mezhep kavgasına sürüklenmek istenmesi, Güneydoğu’da kardeşi kardeşe kırdırma politikası...

Evet, bunlar Müslüman coğrafyada, sırası geldikçe sahnelenen senaryoların bazı bölümleri. Ve Basel’de alınan kararların 3. maddesi hâlâ uygulanma aşamasında... Gerek ülkemizde ve gerekse yanıbaşımızdaki “Ortadoğu”da yaşanan sıcak olaylar, geleceğe dair çok önemli ipuçları veriyor. Siyonistlerin “Arz-ı Mev’ûd” hayalleri için kasıp kavurduğu İslâm dünyası her gün farklı bir felaketle sarsılıyor.

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 25 Nisan 2024
İmsak 04:27
Güneş 06:03
Öğle 13:07
İkindi 16:55
Akşam 20:01
Yatsı 21:31
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 33 90
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 33 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. Liverpool 34 74
3. M.City 32 73
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 32 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14
Günün Karikatürü Tümü