12.08.2020, 16:35

Ümmet Bayrama Hasret!

Hazreti İbrahim’i ateşten daha büyük bir imtihan bekliyordu. O şimdi yıllardır evlat hasreti ile yanıp tutuşan yüreğini tam teskin etmişti ki, Allah’ın emrini yerine getirme adına Mina’da keskin bıçağı, oğlu İsmail’in naif boğazına dayayacaktı. Yaşlı baba elinde bıçak, önünde ana Hâcer’den süt yerine teslimiyet emmiş bir oğul olan Hz. İsmail’in boğazını kesmeye çalışıyor; ama bıçak bir türlü kesmiyordu. Gözleri bağlı olan İsmail, babasının şefkatten dolayı kesmediğini zannederek, “Kes Baba! Sen Allah’ın emrine karşı mı geleceksin?” diyordu.

İbrahim, o rahmetin babası, yüreğine taş bağlayarak büyük bir teslimiyet ile kesmeye çalışıyordu, ama bıçak aldığı bir emir gereği kesmez olmuştu. Nuh’un gemisini sahili selamete ulaştıran, Musa’nın asası ile Kızıldeniz’i ikiye ayıran, balığın karnını Yunus’a güvenli bir mekan kılan, ateşi İbrahim’e serin ve selamet yapan güç, şimdi de keskin bıçağa “kesmeyeceksin”, diyordu. Bıçak da kesmiyordu. Ve baba-oğul teslimiyetlerinin karşılığını kazanıyorlardı.

Kurban; ateşten daha büyük imtihan.

İki kurbanlık babanın oğlu; Hz. Muhammed

Aradan yüzyıllar geçiyor, İbrahim’in rolünü dede Abdulmuttalib, oğul İsmail’in rolünü ise baba Abdullah oynamak üzere sahneye çıkıyordu. Dede Abdulmuttalib Cürhümilerden beri kayıp olan “zemzem”i ilahi bir işaret ile aramaya koyuluyor, zemzemden önce büyük bir hazine buluyordu. Mekkeliler bu hazinede hak iddia ediyor, dede Abdulmuttalib bu hazinenin Kabe’nin hakkı olduğunu söyleyince aralarında büyük bir tartışma yaşanıyordu. Mekkelilerden bazıları, “Ey Abdulmuttalib! Sen şimdi bize bir tek oğlun olan Haris’le mi karşı geleceksin?..” diyorlardı. Bu söz Abdulmuttalib’e öyle bir dokunuyordu ki, orada ellerini semaya kaldırıp, “Allah’ım, görüyorsun bu kara yüzlü adamları. Ne olur bana 10 erkek evlat versen de, Senin evini bunlara karşı savunsam. Eğer bana 10 erkek evlat verirsen, birini Senin yolunda kurban edeceğim” diye yakarıyordu.

Allah bu kulunun duasına icabet ediyor; Abdulmuttalib hem zemzemi bulduruyor, hem de 10 erkek evladın sahibi oluyordu. Artık verilen sözün yerine getirilme vakti gelmiştir.

Oğullar arasında kur’a çekiliyor, kurban olmak en küçük oğul Abdullah’a isabet ediyordu. Baba-oğul yüzyıllar öncesinde ataları Hz. İbrahim ile Hz. İsmail’in rolünü onuyordu. Fakat yine ötelerden gelen bir Rahmet, İsmail’i kurtardığı gibi, Abdullah’ı da kurtarıyordu.

İsmail yaşamalıydı, O’nun soyundan Abdullah gelecekti. Abdullah da yaşamalıydı, çünkü O’nun soyundan da Âlemlerin Sultanı Efendimiz gelecekti.

İki kurbanlık babanın oğlu, Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed.

Kurbanlık babaların çocuğu olan Peygamber Efendimiz, âdeta bize bu kıssalarla kurbanın arkasında duran asıl ruhu hayatı ile öğretircesine; “Kurban teslimiyettir” diye haykırmaktadır. İbrahim’in kurbanı İsmail, Abdulmuttalib’in kurbanı Abdullah’tı.

Kesilen her koyun, koç, sığır ve deve birer semboldür. Asıl kurban edilmesi gereken yüreklerdeki İsmaillerdir.

Ölüm ve elem sahnelerinin ardı kesilmiyor…

Hayat, imtihandan ibarettir. Bu çileli imtihan yolculuğunda attığınız her adımla gözünüze hayata dair enteresan sahneler takılır. İsteseniz de istemeseniz de gözünüzü ve gönlünüzü kaçıramazsınız bu sahnelerden. Boşalan saat zembereği gibi kah bir gayya kuyusuna, kah bir ulvî çağlayandan yukarılara doğru savrulursunuz.

Bazen açlıktan ölmek üzere olan bir Arakanlı çocuğun ümitsiz bakışlarını...

Bazen Filistinli bir çocuğun İsrailli askerlerin ölümcül kurşunlarıyla hayat hakkının gasbedilişini...

Bazen evlatlarını kaybeden acılı bir annenin feryadını...

Bazen Somali’de kıtlık sonucu ölen çocuğunu toprağa kendi elleriyle gömen bir annenin çaresizliğini...

Bazen kendi yurdunu işgal eden zalimlerin zulmüyle hicrete zorlanan bir annenin, kucağındaki yavrusunu teselliye çabalayışını...

Bazen zalim Esed’in fedaileri tarafından atılan bombaların dehşetinden kaçanların, üzerlerindeki yanan giysileri feryatlarla sağa sola fırlatış sahnelerine takılır kalırsınız. Ve bitip tükenmek bilmeyen bu bazenlerin devamlarındaki sahneleri hatırladıkça, yüreğiniz derinden yaralanır; hem de dinleri, dilleri, renkleri ve coğrafyalarının ne olduğuna hiç aldırış etmeden.

Dostun dostu ve vefanın en güzel örneği olabilmek…

Siz de onlardan biri oluverir, onlar gibi feryada başlarsınız, yüreğinizin bir köşesinde. O anda yüreğiniz; mekanlar üstü bir mekana dönüşüverir. En bunaldığınız anda Asr-ı Saadet’ten yapraklar açılır önünüze; hoyratlıklar, vahşilikler, hayasızlıklar, gaddarlıklar yelkenlerini birden bire indiriverir.

Çevrenizde olup bitene duyarsız kalamaz, Rahmet Peygamberi’nin insanlığa sunduğu manifestoya kapılarınızı sonuna kadar aralarsınız...

Mekke’de diri diri gömülen kız çocuklarının çaresizliklerini görür, çocuğunuzun başını okşarsınız...

Dostun dostu ve vefanın en güzel örneği Hz. Sıddık-ı Ebû Bekir’i hatırlar; basarsınız bağrınıza en yakınınızdakileri, onlar vuslata ermeden ve hiç bir şey geç değilken...

Hayatın dengesi olan Hz. Ömer’in adaletini anlamaya çalışır; caniliğe, cehalete, hırsızlığa, arsızlığa, namussuzluğa isyan edersiniz...

Peygamber ve meleklerin utandığı mahcubiyet makamı Hz. Osman’ı hisseder; gözleriniz kan çanağına dönünceye kadar ağlar, Yaradanınıza iltica edersiniz...

Günahın firar ve hicret ettirdiği Hz. Zeyd’i anlar; bitmişliğin ve umursamazlığın ayyuka çıktığı dünyada günahlardan firar etmenin yolunu keşfedersiniz.

Kimimiz anne Hâcer, kimimiz oğul Hz. İsmail…

Ve perdeler açılır, hiç beklemediğiniz bir anda. Maddeden manaya hicretin merkezinde “Evrensel Kongre”nin banisi oluverirsiniz birdenbire. Kapılırsınız bir anafora “Lebbeyk Allahûmme Lebbeyk…” telbiyesi eşliğinde, çıkmak ne mümkün. Bağlanırsınız tâ derinden, hatta en derinden; dudaklarınızda O’na yakınlığın yankısı, gözlerinizde O’na hasretin parıltısı...

Safa ile Merve arasında sa’y ederken, kiminiz anne Hâcer, kiminiz oğul Hz. İsmail’dir. Çırpınışlarınız tevekküle, teslimiyetleriniz bereketin tezahürü olarak en sıkıntılı anda “zemzem” şelalelerine dönüşür. Gün artık Arafat’tan Müzdelife’ye oradan da Mina’ya “Cennet Irmakları” gibi akma günüdür. Kâbe’den uzaklaşıp, onun Sahibine yakın olma günü; bir duruş, bin duruluş ve Hz. İbrahim gibi vuslatta diriliş günü.

Mina; şeytanın taşlandığı, şeytanı taşladıkça gönüllerin paklandığı yerdir sizin için. Kâbe’yi tavaf, Safa ile Merve arasında sa’ydan sonra diriliş gününün nişanesi “bayram”dır artık.

Kurbanımız, İbrahim’in içindeki İsmail’dir

Bayramı bayram yapmak için, İsmail olmak gerek... Bayramı bayram yapmak için İsmail’den ziyade İbrahim olmak gerek; bağlandığınız bütün zincirleri tek tek kırarak ve gördüğünüz rüyaya inanarak. Ve ardından, “İsmail’im, rüyamda seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin?..” sorusunu ciğerparene, yoldaşına, biricik evladına sorabilmek...

Ve hiç düşünmeden, “Babacığım, sen emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulursun” (Sâffât, 102) cevabı karşısında vuslatta var olmak için, İsmail’in ensesindeki her darbeye İsmail’den çok teslim olabilmek...

Her darbeyle içimizdeki tutsak güvercini ilahi göklere doğru pervazlandırabilmek...

 Göklerin Meryemî bahçelerinde süzülürken Yüceler Yücesi’nin: “Biz oğluna bedel O’na büyük bir kurban verdik...”(Sâffat, 107) müjdesiyle müjdelenmek. İşte teslimiyet, işte insanı derinden sarsan mükâfât!...

Bayram sabahı kalkıp kurban ettiğimiz İbrahim’in içindeki İsmail’dir! İsmail kim? Heva, hevesten arınıp Rabbine sorgusuz sualsiz teslim olan irade. Kurban; teslimiyet, Yaradana boyun eğiş, kurtuluş ve özgürlüğün şifresidir.

Ve keşfedilenleri tekrar keşfettiğinizde; sonu olan hayatı arkanıza alıp “hesap günü”nü özlersiniz hiçbir şeyi özlemediğiniz kadar. Tevhid nehirlerinin sizi götürdüğü yerden avazınızın çıktığı kadar; “Biz, Allah’tan başka sahibi olmayanlarız” diye feryad edersiniz... Muhakkak ki, Allah mazlumların feryadını duyandır.

Kurbanlarınız kabul, Haccınız mebrûr, bayramınız mübarek olsun.

Yorumlar (0)
15
açık
Namaz Vakti 20 Nisan 2024
İmsak 04:38
Güneş 06:12
Öğle 13:08
İkindi 16:53
Akşam 19:55
Yatsı 21:22
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 32 87
2. Fenerbahçe 32 85
3. Trabzonspor 32 52
4. Beşiktaş 33 51
5. Rizespor 32 48
6. Başakşehir 32 46
7. Kasımpasa 32 46
8. Sivasspor 32 44
9. Antalyaspor 32 42
10. Alanyaspor 32 42
11. A.Demirspor 32 40
12. Samsunspor 32 38
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 32 37
15. Konyaspor 32 36
16. Hatayspor 32 33
17. Gaziantep FK 32 31
18. Karagümrük 32 30
19. Pendikspor 32 30
20. İstanbulspor 32 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 30 68
2. Göztepe 30 60
3. Kocaelispor 30 52
4. Ahlatçı Çorum FK 30 52
5. Sakaryaspor 30 51
6. Bodrumspor 30 49
7. Boluspor 30 46
8. Bandırmaspor 30 46
9. Gençlerbirliği 30 44
10. Erzurumspor 30 41
11. Manisa FK 31 36
12. Keçiörengücü 30 36
13. Şanlıurfaspor 30 34
14. Ümraniye 30 34
15. Tuzlaspor 30 32
16. Adanaspor 30 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 30 7
Takımlar O P
1. M.City 32 73
2. Arsenal 32 71
3. Liverpool 32 71
4. Aston Villa 33 63
5. Tottenham 32 60
6. Newcastle 32 50
7. M. United 32 50
8. West Ham United 33 48
9. Chelsea 31 47
10. Brighton 32 44
11. Wolves 32 43
12. Fulham 33 42
13. Bournemouth 32 42
14. Crystal Palace 32 33
15. Brentford 33 32
16. Everton 32 27
17. Nottingham Forest 33 26
18. Luton Town 33 25
19. Burnley 33 20
20. Sheffield United 32 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 31 78
2. Barcelona 31 70
3. Girona 31 65
4. Atletico Madrid 31 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 31 50
7. Valencia 31 47
8. Real Betis 31 45
9. Villarreal 31 39
10. Getafe 31 39
11. Osasuna 31 39
12. Las Palmas 31 37
13. Sevilla 31 34
14. Deportivo Alaves 31 32
15. Mallorca 31 31
16. Rayo Vallecano 31 31
17. Celta Vigo 31 28
18. Cadiz 31 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 31 14
Günün Karikatürü Tümü