Haberin Kapısı
2016-02-01 17:35:41

Devrimci Arkadaşımla Cizre Değerlendirmemiz

Gürcan Onat

01 Şubat 2016, 17:35

İki gün önce MAZLUMDER Küresel Bak ile bir eylem yaptı. "Silahlar Sussun Müzakereler Başlasın" isimli bu eylemde katılımcılar barış çağırıları yaptılar. Benim amacım bu eylem hakkında bilgi vermek değil. Bu eyleme katılan Devrimci Faik bey ile bu eylem üzerinden telefon sohbetimizi aktarmak.

Önce size Faik beyi tanıtayım. Bugün 73 yaşında olan Faik bey; Mahir Çayan'ın arkadaşı. Kendisiyle geçen sene, bu zamanlar tanıştık. Bir gün MAZLUMDER'e geldi, Başkan ile görüşmek istiyordu. Başkan gelene kadar ben ilgilendim. Epey hasbihal ettik. Meğer çok ortak yönlerimiz varmış. En önemlisi, o da benim gibi bir Hava Kuvvetleri mensubu subay imiş. Aynı birliklerde görev yapmışız. O da benim gibi düşünce ve inançları nedeniyle sıkıntılar yaşamış. Gerçi tam zıt kutuplarda da olsak, neticede aynı problemleri yaşamışız. Bir Boşnak olan Faik beyle çok çabuk ısındık, birbirimize. Onların tabiriyle bir gerici, yobaz bizimkilerin tabiriyle bir komünist hemen kaynaşıvermiştik. O günden beri de görüşüyoruz. Birbirimizi olduğumuz gibi kabul ettiğimiz için sorun yaşamıyoruz. "Kontrgerillaya karşı İnisiyatif"i oluşturduk. Ortak amaçlarımız doğrultusunda birlikte eylemler yapabiliyoruz. Faik beyin o gün geliş amacını ve gelişmeleri başka bir yazıya bırakıp, günümüze gelmek istiyorum.

MAZLUMDER'in eylemi olunca Faik bey de iştirak etmiş ve fakat beni göremeyince de bu sabah telefonla arayıp; "Seni eylemde göremedim, bir problem mi var?" diye sordu.

"Hayır problem yok, benim aynı saatte başka bir toplantım vardı, bu nedenle katılamadım" dedim.

Tabii telefon açılmışken laf uzadı, Cizre ve Sur'da yaşananlar hakkında düşüncelerini ifade etti.

Sohbet şu şekilde gelişti; Faik bey eylem alanında eyleme destek vermek için gelen sol cenahtan bazı hanımların devleti suçlamaları üzerine müdahale etmiş. Karşılıklı değerlendirmeler yapmışlar. Anladığım kadarıyla kadınlar AKP'ye saldırmışlar. Faik bey de; "siz dua edin hükümette CHP yok, yoksa Dersim gibi burada da katliam olurdu" demiş. Kadınlar Dersim'de neler olduğunu bilmiyormuş. Faik bey biraz anlatmış. Tabii bunlar kendisinin bana telefonda anlattıkları, ama ben asıl konuya gelmek istiyorum. Bana; "sen Güneydoğu'daki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsun" diye sordu. Henüz düşünürken, kendisi; "vaktin varsa ben düşüncelerimi söyleyim" deyip anlatmaya koyuldu. Büyük bir memnuniyetle dinlemeye başladım. Çünkü 1970'li yıllarda Türkiye Halk Kurtulıuş Partisi (THKP) içinde bulunmuş, bombalama eylemleri yapmış, işkence görmüş bir aşırı sol militanından bugünkü durum hakkında değerlendirme almak benim için önemliydi.

"Ben PKK'nın ve dağdakilerin çok yanlış yaptığını düşünüyorum" dedi. "kardeşim sen de askersin ben de askerim, hangi devlet böyle bir harekete papuç bırakır, var mı böyle bir şey, sen geleceksin, silahlarla yığınak yapıp, bağımsızlık ilan edeceksin, sonra orayı alacaksın, olur mu böyle şey" deyip, PKK'ya epey saydırdı. Tabii ben aklımda kaldığı kadarını ve özetini yazmaya çalışıyorum. "Bunun tek çözümü var, PKK silahı bırakacak, bütün adamlarını, hepsini sınırın dışına çıkaracak, başka çözümü yok" demesi ilgimi çekti. Ben de böyle düşünüyorum, ama bir eski THKP militanıyla aynı değerlendirmede birleşmemiz ilginç olmuştu. Demek aklın yolu birmiş!

Evet aklın yolu bir, ama Cizre kan ağlıyor, Sur kan ağlıyor. Bir taraftan şehitlerimiz geliyor, bir taraftan masum insanlar perperişen evlerini, barklarını, her şeylerini bırakıp, yollara dökülüyor. Sefalet anlatılacak gibi değil. Bazı aklı evvellerin dediği gibi; iki tarafın silah bırakması mümkün mü? Devlet silah bırakır mı? Devletin görevi vatandaşının can ve mal güvenliğini sağlamaktır, huzuru temin ve idame ettirmektir. Terörist gelmiş işgal etmişse, elbette buraları derhal temizleyecektir. Bir tane bile terörist kalmadan hepsini yok etmek mecburiyetindedir. Faik beyin de söylediği gibi, PKK derhal silahı bırakıp, hemen bütün adamlarıyla sınırın dışına çıkacaktır. Başka hiçbir çözüm yolu yoktur. Ya da son adamı ölünceye kadar, bu işi sürdürecektir.

Ancak, işte burada çok önemli bir husus var. Sivil kayıp verdirmemek. Terörist bunu düşünmez, hatta daha çok olsun ister. Ama devlet vatandaşının burnunun dahi kanamaması için her türlü tedbiri almakla mükelleftir. Oysa orada kadınlar ölüyor, çocuklar ölüyor, halk ölüyor. Ben bir insan hakları aktivisti olarak bunları dile getirmekle görevliyim. Ama ondan da önce kardeşlerim inim inim inliyorlar, bunları dillendirmem kardeşlik vazifemdir.

Ne diyelim; akan kanın bir an önce durması, Cizre'nin ve Sur'un eski güzel günlerine tekrar kavuşması duasıyla sözü bugünlük bitirelim.

Allah'a emanet olunuz.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.