Haberin Kapısı
2016-11-26 18:32:55

Hayat Bırakmıyor ki!

Gürcan Onat

26 Kasım 2016, 18:32

Akşam yatmadan kafama takıldı, yarın ne yapsam diye. Saat dörtte Üsküdar'da bir toplantımız vardı, geç kalmaktan hiç haz etmediğimden, tam vaktinde orada olabilmek için kafamda kurgulamaya başlamıştım, genellikle böyle olur, elimde değil.

Saat üçü yirmibeş geçe ikindi ezanı okunuyor, namazı Fatih'te kılıp çıksam, camiden çıkış saatim üçkırkbeş, Aksaray metro, Yenikapı marmaray benim oraya varmam dört çeyreği bulur, yani 15 dakikalık gecikme olacak. İkindiyi Üsküdar'da Valide Atik camisinde kılsam bu sefer de 15 dakika erken varacağım, bu da hoş değil, istiyorum ki; tam vaktinde, yani saat dört olduğunda ben zile basmış olayım.

Kafamı epey meşgul etti, ama ben karar veremeden;

-"Aman yahu, sabah ola hayrola" deyip, yattım.

Sabah kalkınca bir haber aldım, arkadaşlarımdan birinin babası vefat etmiş, ikindi namazında Altunizade İlahiyat camisinden kaldırılacakmış. Şaşırdım, beklenmedik bir şey. Tabii, ikindi namazını Altunizadede İlahiyat camisinde kıldık, arkadan da cenaze namazını...

Üsküdar'da toplantım olduğu için cenaze namazını kılar kılmaz hemen ayrıldım, hızlı adımlarla otobüs durağına doğru yürümeye başladım, telaşla ilerlerken bir taraftan da kendi kendime mırıldanmaya başlamıştım;

-"Allah Allah, akşam düşünüp duruyordum, ne yapsam diye, bir türlü karar verememiştim, namazı Fatih'te mi kılsam, Üsküdar'da mı diye, ikisi de olmadı, Altunizade'de kıldım, Hem de cenaze namazı! Hele ki bu cenaze namazı hiç hesapta yoktu. İyi de o tabutta yatan ben de olabilirdim! Plan yaparken işin bu tarafı hiç aklına gelmiyor, insanın. Ama işte arkadaşımızın babasının cenaze namazını kıldık. Bir gün de benimkini kılacaklar, hem de böyle, belki ansızın oluverecek"

Evet, hem mırıldanıyordum, ama hem de bir taraftan toplantıya geç kalmamak için koşar adımlarla otobüse doğru telaşla gidiyordum.

Yani ne yaparsak yapalım, ne düşünürsek düşünelim, hayat yine de çekiyor, içine doğru. Hem öyle çekiyor ki; kopmak mümkün olmuyor. Hani çalışmaların arasında yorulursun da oturur bir çay içersin, sonra tekrar başlarsın ya yoğun çalışmaya, işte öyle birşey. Sanki ben de koştururken beş dakika ara verip, biraz nefeslendim, azıcık tefekkür edebilme imkanı bulabildim, ama sonra tekrar dolu dizgin koşuşturmaya devam, hepsi bu...

Bırakmıyor ki hayat!

NOT: Merak ediyorsanız söyleyim, toplantıya 15 dakika geç kaldım, ama mazeretimi söyleyince, onlar da başsağlığı dilediler.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.