Haberin Kapısı
2016-03-07 17:53:41

Kadına Yönelik Şiddet ve Cinayetler

Gürcan Onat

07 Mart 2016, 17:53

Birkaç gün önce, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun hazırladığı yılsonu raporu yayınlandı. 2015 yılında 303 kadının öldürüldüğü tespit edilmiş. Bu rapordan alıntılar:

"2013 yılında 237, 2014 yılında ise 294 kadın öldürülmüşken, 2015 yılında 303 kadının öldürülmesi, Türkiye’de kadın cinayetlerinde bir artış olduğunu ortaya koymuştur.

2015 yılında: İstanbul’da 44, İzmir’de 20, Ankara’da 15, Diyarbakır’da 13, Antalya ve Bursa’da 12, Adana, Gaziantep ve Muğla’da 11, Kocaeli’de 10, Mersin’de 9 kadın öldürülmüş.

Sunulan raporda öldürülen kadınların büyük kısmının evli ve çocuk sahibi kadınlar olduğuna dikkat çekilmiş. %48’lik tespit edilemeyen oranla beraber öldürülen kadınların %50’si yani yarısının çocuğu varmış. %30’luk tespit edilemeyen oranla beraber, öldürülen kadınların %43’ü evli ve % 14’ü yaşamında en az bir kere evlilik yapmış. Kadın cinayetlerinde yaşamını yitiren 89 kadın, yani öldürülen kadınların % 29’u ise hem evli, hem çocukluymuş.

Hazırlanan raporda erkek şiddetiyle öldürülen 303 kadından %78 gibi büyük bir oranın kendi hayatlarına dair kararlar almak istemeleri sonucunda öldürüldüğü belirtilmiş.

Kadınları öldürenlerin en yakınları, kocaları olduğu ortaya konmuş. 90 kadın kocası tarafından öldürülmüş. 75 kadın katilini tanıyormuş; zira bu kadınlar akrabaları tarafından öldürülmüş. Öldürülen kadınların 40’ının katili erkek arkadaşı, 20’sininki eski kocası, 10’ununki oğlu, 10’unki eski erkek arkadaşı ve 8’ininki de babasıymış. 16 kadın fiziksel şiddete veya cinsel saldırıya karşı direndiği için öldürülmüş."

Her ne kadar dünyada da örnekleri görülse de ülkemizde niçin bu cinayetler işlenmektedir, biraz kafa yormaya çalıştım.

Şahsi kanaatım; hadisenin "malikiyet" ve "emanet" kavramlarının karıştırılmasından meydana geldiği yönündedir. Veda hutbesinde Resulullah efendimiz, kadınlar hakkında şu tavsiyelerde bulunmuştur:

"Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah'ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah'ın emri ile helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırsa Allah size onları yatakların yalnız bırakmanıza ve daha olmazsa hafifçe dövüp sakındırmanıza izin vermiştir. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, meşru örf ve adete göre yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir".

Hadisi şerif o kadar açık ve net ki; anlamamaya ve başka taraflara çekmeye imkan ve ihtimal bulunmamaktadır.

"Allah'ın emaneti". Söylenen söz budur; Allah'ın emaneti!

O zaman biz; "emanet nedir?" Bunu anlamak durumundayız. 

Ragıp el İsfahani'nin Müfredat'ında; Elif, mim, nun yani "emn; kelimesinin anlamı; gönül huzuru ve korkunun bertaraf olmasıdır"(1) şeklinde verilmiştir.

TDK sözlüğünde emanet: "Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya, kimse vb., inam, vedia" olarak tarif edilmektedir.

Kadınlar Allah'ın emaneti ise, demek ki; Allah tarafından kocalarına gönül huzuru ile korkunun bertaraf edilmesiyle, korunmak üzere geçici olarak helal kılınmış demektir. Üstelik de, Allah'ın emaneti olarak denilmiştir.

Başlangıçta verdiğimiz raporda açıklandığı üzere, erkekler ne yapmış? Emanete ihanet etmiş!

Emaneti mülkü zannetmiş. Aslında mülkü de olsa yine öldürmeye hakları yoktur, ama muhal bir şey üzerinde konuşmak zaten gereksiz olduğundan, hiç uzatmadan, bizim nasıl böyle bir anlayış içine girdiklerini araştırıp, bulmamız gerekmektedir.

Kanaatimce yapılan zulümler hadisi şerifin yanlış anlaşılmasından ve geleneksel aile anlayışımızdaki hatalardan kaynaklanmaktadır.

Kadın; kendisi bir bireydir. Ayrı bir şahsiyeti, kişiliği vardır. Evlenince bu şahsiyeti kaybolmaz ve yok olmaz. Bu şahsiyet kocasının üzerine de geçmez. İki ayrı şahsiyet ahiret yolculuğunda birbirinin yar ve yardımcısı olurlar. Birbirlerine gündüz ve gece olurlar. Rum Suresi 21. ayeti kerimesi Allah Tealanın evlikten muradını çok açık bir şekilde belirtmiştir. Sadece mealini verip, bu konuyu haftaya işlemek üzere asıl konumuza dönelim.

"O’nun delillerinden biri de, kendilerine (meyledip) ülfet edesiniz diye kendi(cinsi)nizden size eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve bir şefkat kılmasıdır. Şübhesiz ki bunda, düşünecek olan bir kavim için nice deliller vardır."  (Rum Suresi: 21)(Hayrat Neşriyat meali)

Ancak ne yazık ki; Ülkemizde daha çocukluktan itibaren, kadın ve erkeğe yüklediğimiz anlam ve vazife sıkıntılı olduğu için, sonuçta çok ciddi problemler doğmaktadır.

Halbuki veda hutbesinde Resulullah efendimiz; kadın ve erkeklerin birbirleri üzerindeki hak ve sorumlulıuklarını ifade etmiştir. Kadın evi ve namusunu koruyacak, erkek de güvenlik, barınma, iaşe ve ibatesini sağlayacak, hepsi bu kadar. Başka bir şey yok ki!

Peki bu durumda işten yorgun argın eve gelen bizim Anadolu insanının ayak yıkatmasından, her türlü hizmeti yaptırmasına kadar, evdeki hizmetçi muamelelerine ne demeliyiz? Bu beklentilerde biraz gevşeme gösterildiğinde arkadan gelen küfür, hakaret, aşağılama ve dayak konusuna ne yapacağız?

İstatistikler ve tablolar ortada, kadın cinayetleri ve işkenceleri gerçekten çok vahim durumdadır. Bu konuda önce eğitim olmak üzere, devlet ciddi önleyici tedbirler almak zorundadır. Eğitim konusu sadece okul olarak düşünülmemeli, aileler de özel kurs ve seminerlerle eğitime tabi tutulmalıdır. Hem evlilik, hem de çocuk yetiştirme kunusunda yoğun eğitim programları yapılmalıdır. Haklar konusu ise zaten her zaman gündemimizde olmalıdır.

Allah hakkımızda her zaman her şeyin hayırlısını nasip etsin.

-----------------------

(1) Müfredat, Ragıp el İsfahani, cilt: 1, sayfa: 84, Çıra Yayınları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.