Haberin Kapısı
2016-02-15 17:16:16

Necmettin Erbakan "Milli Nizam Partisi"

Ramazan Peri

perimedya@gmail.com 15 Şubat 2016, 17:16

Milli Nizam Partisi hızla teşkilatlanmaya başlar. Halkımızın, yıllardır hasretini çektiği bu siyasi harekete, umulandan daha büyük bir ilgiyle sahip çıkar. Gönül erleri Anadolu’yu karış karış dolaşılıyor. Hak ile batıl anlatılıyordu. Ülke gerçekleri dile getirilirken, ziyaret edilen köy ve mahallelerde, sohbet sonunda bir teyp ve Hoca’nın konuşma kasetleri hediye ediliyordu. Halk hararet ve heyecanla bu kasetleri dinliyordu.

            8 Şubat 1970’te, Necmettin Erbakan'ın başkanlığında, Milli Nizam Partisi'nin ilk kuruluş Kongresi Ankara'da Büyük Sinema'da yapılmaktadır. Daha önce Mehmet Akif'in de dostu olan, Eşref Edip kürsüye çıkar. Milli Nizam Partisi’ni Akif'in idealleriyle bütünleştiren veciz bir konuşma yapar. Ardından partinin o yıllardaki "ideologu" sayılan Necip Fazıl Kısakürek sahneye davet edilir. Salonda çıt çıkmamaktadır. Herkes merakla ne diyeceğini beklerken salonda Üstadın sesi yankılanır:

            "Milli Nizam, ebedî nizam!" der. Ve konuşmasına devam eder.

            Türkiye'nin dört bir yanından salona akın etmiş bulunan partililerin gözü genel başkanlarındadır. Prof. Dr. Erbakan tam bir meydan okumayı andıran konuşmasında tarihe, göndermelerde bulurken şöyle demeye başlar;

            "Sizden niye saklayayım. Asıl kurucularımız Sultan Fatih hazretleri, Akşemseddin hazretleri, Sultan Yıldırım hazretleri, Sultan Murat, Ulubatlı Hasan, Nizamülmülk, Sultan Yavuz, Orhan Gazi, Alparslan, Melikşah, Kılıç Arslan ve Sultan Abdülhamit hazretleridir." Salonda alkış kopmuştur.

            Konuşmasının devamında yine Sultan Abdülhamit üzerinde duran Erbakan, "Onun ve bütün diğer İslam liderlerinin ışığında yürüyeceğiz." Demesi, şunu gösteriyordu. Resmi tarihin kızıl sultan olarak gösterdiği o dönemlerde, II. Abdülhamit'in bir siyasi parti tarafından böylesine açıkça "asıl kurucu" ilan edilmesi görülmüş bir şey değildi. Onunla da yetinmeyip "Atatürk ilkeleri ışığında yürümek" yerine Abdülhamit'in ilkeleri ışığında yürüyeceğini beyan etmiş olması, MNP'nin resmi ideolojiden çok farklı bir kulvarda olduğunun sarsıcı bir tavrıydı. Sultan Abdülhamit'in bir resmi salona asılmıştı. Mehter marşları çalmakta, "tekbir" ve "İmanlı Türkiye" sesleri salonu inletmekteydi. Böylece vefatından tam 52 yıl sonra Abdülhamit Han, merhum Necmettin Erbakan'ın bu konuşmasıyla ilk defa bir siyasi parti tarafından, açıkça sahiplenilmiş oluyordu.

            Nihayet, Türkiye'nin sanayileşmesi, kalkınması ve Milli Görüş Davası'nın yürütülmesi için ilk parti kurulmuş ve Mecliste temsil ediliyordu artık. Milli Nizam Parti’sinin Genel Merkezi Ankara'nın Meşrutiyet Caddesi’nde idi. Genel Merkez binasındaki Genel Başkanlık koltuğunda ise Erbakan oturuyordu.

            Artık o, ilk ve yeni kurulan bir partinin Genel Başkanı ve siyasetin ortasında olan bir liderdi. Hem de Milli Görüş Lideri. Erbakan'ın kurduğu ilk partiye "Milli Nizam" adının verilmesi hususunda partinin genel başkan yardımcısı Hasan Aksay Bey şöyle der:
            "Partimize "Milli Nizam" adının konulması; merhum Eşref Edip’in teklifi ve arzusuyla olmuştur. Eşref Edip Cumhuriyetten beri, Mehmet Akif'le böyle bir partinin hasretini çektiğini de belirtmişti."

           

            Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın Genel Başkanı olduğu Milli Nizam Partisi, mecliste on kişiyi bulup, grup kuramadığı için, milletvekilleri resmen parti adına girişimde bulunamıyordu. Bütçe Plan Komisyonu'nda şahsı adına söz almıştı. Hükümetin yapılacak yeni sanayi yatırımlarında tercihini yerli müteşebbislerin aleyhine kullandığını açıklayarak, Süleyman Demirel başkanlığındaki Adalet Partisi iktidarını köşeye kıstırmıştı. Bu gerçeklerden haberi olmayan Adalet Parti'li milletvekili ve senatörler bu iddiaları aşırı bulup Erbakan'a çıkışarak şöyle diyorlardı:

            "Yağma yok hoca, bu kadar ağır ithamları partimize yönelteceksiniz, sonra da çekip gideceksiniz, olmaz böyle şey. Delil isteriz, bu işi bu safhada bırakamazsınız."

            Erbakan'ın isteği de zaten bu idi. Ama kişisel konuşmalar 10 dakika ile kısıtlı olduğundan Erbakan cevaben:

            "Mühlet verin, delillerimi, misallerimi açıklayayım" diye haykırıyordu.   Muhalefete mensup çok sayıda milletvekili, kendi konuşma haklarını Erbakan'a devretmeye başladılar. Bunun üzerine Erbakan kırk'ı aşkın dosya üzerinde ayrıntılı açıklamalar yapıyordu. Hükümetin yerli tüccarı, yerli sanayiciyi, yabancı sermayeye haksız bir şekilde nasıl ezdirdiğini bir bir açıklamaya başladı. Erbakan'ın bu açıklamalarından sonra, hükümet adına bu iddiaları cevaplamak için, o günün sanayi bakanı Bursa Milletvekili Ahmet Türkel söz alır. Konuyu incelemek için Bütçe Komisyonu'ndan 8 saatlik süre ister, kendisine istediği kadar süre verilir. Hazırlığını yapıp geldikten sonra yaptığı konuşmada şöyle demiştir:
            "Yapılan iddiaları dosyalar üzerinde bir bir inceledim. Erbakan Bey'in söyledikleri doğrudur. Maalesef hükümetimiz verilen her misalde tercihini yerli müteşebbisler lehinde kullanmamış, yabancılar veya onlarla ortak olanlar lehinde kullanmıştır..."

            Bunun üzerine Adalet Partili parlamenterlerden "sıfır, sıfır" sedaları yükseliyor, sen nasıl bakansın bizi savunacağın yerde Erbakan'ı doğruluyorsun; diye haykırıyorlardı. Bu olay gerek Erbakan ve gerekse onun ortaya koyduğu Milli Görüş aksiyonu bakımından, çok müspet gelişmelere yol açmıştır.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.