Haberin Kapısı
2016-02-05 15:58:53

Necmettin Erbakan "Türkiye Odalar Birliği"

Ramazan Peri

perimedya@gmail.com 05 Şubat 2016, 15:58

Amerikan güdümündeki NATO’da görev yapmış ve genellikle Albay ve daha küçük rütbeli komitacı kurmayların yaptığı darbenin arkasından, 61 Anayasası hazırlanmıştı. 25 Ekim 1961’de yapılan genel seçimlerde DP’nin varisi olarak katılan AP önemli bir başarı sağlamıştı. Askerlerin de dayatmasıyla, 10 Kasım 1962de AP+CHP koalisyonu kurulur. 1963’teki ara seçimler de AP’nin zaferiyle sonuçlanır. Askerlere hoş görünmek için AP’nin başına getirilen Emekli Paşa Ragıp Gümüşpala, 1964’te rahmetli olur. Yerine partinin asıl kurucusu sadettin Bilgiç’in seçilmesi beklenir. Onun gerici ve tutucularla ilişkisi olduğu gerekçesiyle, yerine hiç kimsenin tanımadığı sürpriz bir isim Süleyman Demirel getirilir.

            Demirel’in ‘mason olduğu o günlerde, belgelerle açıklanır. Muhafazakâr tabanı ürkütmemek için mason olmadığını gösteren bir belge’ yine mason locaları tarafından derhal basına ulaştırılır. Mason kurallarına ters olan bu davranış, bu sefer mason Localarını karıştırmıştır. Demirel mevcut koalisyonu bozmak için, CKMP ve YTP ile anlaşarak 1965 bütçesine ret oyu kullanarak hükümeti düşürür. AP senatörü Suat Hayri Ürgüplü başkanlığında 20 Şubat 1965’te AP-CKMP-YTP koalisyonu kurulur. 10 Ekim 1965’te yapılan genel seçimlerde ise, AP 240 milletvekili alarak tek başına hükümet olur.

            Doçent Dr. Necmettin Erbakan’ın Genel Müdürlüğünü yaptığı Gümüş Motor fabrikasında, o sıralar 500 personel çalışıyordu. 1958 yılına kadar Gümüş Motor’da işler iyi gidiyordu. Ancak Türkiye’nin kalkınmasını istemeyen ve yerli motor üretimini hazmedemeyen masonik çevreler ve ithalat lobisi, Hükümeti ve Odalar Birliği’ni de etkileyerek çeşitli zorluklar çıkarıyor ve şirketi baltalıyorlardı. Erbakan Hoca’nın girişimiyle, Şeker Şirketinin Gümüş Motor’a ortaklığı da o sıralar pek işe yaramaz.

            Odalar Birliği’nin sanayileşme hamlesindeki rolünü çok iyi bilen ve Gümüş Motor tecrübesiyle buranın mutlaka ele geçirilmesi gerektiğini düşünen Erbakan, için yeni bir dönem başlamıştı. Bu dönem Erbakan'ı politikaya hazırlayan Odalar Birliği dönemi idi. 1965 yılında Profesör olan Erbakan, 1959 yılında Gümüş Motor döneminde girdiği İstanbul Ticaret Odası Makine İmalatçıları Komitesinden mücadele sürecini başlatmıştı. Şubat 1966’da Odalar Birliği Sanayi Daire Başkan olur. Odalar Birliği döneminde, milletimizin mutlu bir azınlığa istismar ettirildiğini, bütün illerden bankalara tevdi edilen mevduatın % 80'ine yakın kısmının büyük şirketlere, % 20'sinin ise Anadolu tüccarına bırakıldığını görür. Aynı zamanda ithalat lobisinin çevirdiği entrikaların da farkındadır. Erbakan bu dengesizliği ve haksızlığı düzeltmek için mücadele etmeye başlar. Bu dönemde Şubat 1966'dan Kasım 1966'ya kadar Türkiye Odalar Birliği Sanayi Daire Başkanlığı görevinde bulunan Erbakan Kasım 1966'da Anadolu Esnafının da desteğini alarak Odalar Birliği Genel Sekreteri görevini alır.

            Prof Dr. Necmettin Erbakan, Türkiye Odalar Birliği Sanayi Dairesi Başkanı iken, tanıştığı sekreteri Hatice Nermin Saatçıoğlu ile hayatını birleştirmek için, evlilik hazırlığına başlar. Ankara Ticari İlimler Fakültesi Mezunu, İngilizce, Almanca ve Fransızca bilen, Ülke ve dünyadaki gelişmeleri yakından takip eden, olgun, ahlaklı, ağırbaşlı ve alımlı bir hanımefendi idi. Nermin Hanımın babası, kırtasiye işiyle uğraşan küçük bir esnaftı. Babasını yedi yaşındayken kaybetmiş, ailenin beşinci ve en küçük kızıdır. Prof. Dr. Necmettin Erbakan’la, 38 yıllık gönüllere ibret olacak bir evliliği olmuş ve bu aileden 1967’nin sonlarında, büyük kızları Zeynep Hanım, 1974 Ekiminde küçük kızları Elif hanım, 1979’da ise biricik oğulları Muhammet Fatih Bey dünyaya gelir. Nermin Hanım 23 Ekim 2005 Pazar günü Hakkın Rahmetine kavuşmuştur.

                Prof Dr. Necmettin Erbakan, Türkiye Odalar Birliği Genel Sekreteri sırasında, haksızlıklara son vermek ve milli sanayimizi kurmak ve geliştirmek amacıyla, önce dürüst ve değerli işadamlarını Genel İdare Kurulu Üyeliğine seçilmelerini sağlar. Bu gelişmelerden Başbakan Süleyman Demirel olmak üzere bazı rant çevreleri büyük bir rahatsızlık duyarlar. Kurulun üyeleri olan Anadolu tüccar ve işadamlarını ‘’Erbakan’a uymayın” diye gözdağı vermesine rağmen Başbakan Demirel, bunda başarılı olamamıştır. Kamuoyunda masonluğunu gizlemeyen Sırrı Enver Batur’u devirerek Türkiye Odalar Birliği Başkanlığı’na atanır. Süleyman Demirel seçimlerin iptali için Danıştay’a dava açmasına rağmen haksız bulunur. Bu sefer kaba kuvvet ve polis marifetiyle, seçimle o makama gelmiş olan Erbakan’ı görevinden uzaklaştırma yoluna girişir. Kendiişlerine gelince ‘Demokrasi aşığı’ geçinen ve ‘hürriyet havarisi’ kesilen Demirel, o günlerde planladığı Trabzon gezisine çıkmadan önce, Ankara Valisi Ömer Naci Bozkurt ile Emniyet Müdürü İbrahim Ural’a telefonda, “Ne pahasına olursa olsun, bu adamı mutlaka oradan çıkarın” diye talimat verir.
                Ertesi sabah, Emniyet Şube Müdürlerinden Kamil Özdilek ve Ahmet Özal, Odalar Birliği’ne giderek, Erbakan’ın makamını terk etmesini isterler. Erbakan haklı olarak direnir ve saat 23.00’e kadar onları oyalayıp bir ara fırsat bularak kapıyı kilitleyip dışarı çıkar.
                Ertesi gün, iki şube müdürü daha görevlendirilir ve kapının önüne polisler yığılır. Amaçları Hoca’yı binaya sokmamaktır. Ama o, arka kapıdan içeri girip çoktan makamına oturmuş ve görevine başlamıştır. Bunu öğrenen Demirel delirmiş gibidir. Yetkililere, kesin tekrar talimatlar verir ve tehditler yağdırır. Bu sefer Erbakan’ı makam odasından çıkarmaya bizzat Emniyet Müdürü, yanında bir manga polisle gelir. Erbakan’dan derhal odayı boşaltmasını ister. Hoca sekreterini çağırır ve belki de ileride hesap sormak ve bu zorbalığı ispatlamak üzere zabıt yazdırmaya başlar. Aradan saatler geçtiği halde zabıt yazımı bir türlü bitmez. Sabrı tükenen Emniyet Müdürü tutulan zaptın 54’ncü sahifesinde, “artık yeter” diye kükrer ve sonunda zabıt biter ve Erbakan çantasını alıp makamını terk eder.

Devam Edecek:
 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.