Haberin Kapısı
2015-12-30 15:24:37

Necmettin Erbakan "Yarım Dünya"

Ramazan Peri

perimedya@gmail.com 30 Aralık 2015, 15:24

‘’Dinin Yıldızı’’ anlamına gelen Necmettin, Mehmet Sabri Bey'in üçüncü çocuğudur. Mehmet Sabri Bey daha sonra dünyaya gelecek iki çocuğu ile birlikte, Altı çocuğunu, en iyi şekilde yetiştirmeye çalışıyordu. Necmettin Erbakan’ın Ağabeylerinden Rahmetli Nizamettin Erbakan Deri ve Zührevi hastalıklar Profesörü olmuş ve Mikoloji alanında çalışmalar yapmıştı. Rahmetli Selahattin Erbakan ise, göz hastalıkları Profesörü olmuştu. Küçük kardeşlerinden Kemalettin Erbakan diş doktoru, Kız kardeşi Rahmetli Atıfet Aydin Hanım Eczacıdır.  Rahmetli Akgün Erbakan ise mühendis olmasına rağmen ticaret hayatına atılmıştır. Bu, Erbakan ailesinin tüm fertlerinin akademik seviyede bilgili ve kültürlü olduğunu gösteriyordu.

            Sinop’tan Kayseri’ye bir yaşındayken taşınan Necmettin Erbakan, Kayseri’de çocukluk dönemlerini kaldıkları evin karşısındaki, Laleli Camisinin avlusunda oynayarak geçirmişti. Burada aldığı manevi duygu ve atmosfer kendisini çok etkilemiştir. İlkokula Kayseri Cumhuriyet İlkokulunda takriben bir ay kadar okur. Altı yaşındayken babasının tayini Trabzon’a çıkınca, ilkokul öğrenimini bu şehirde devam eder. Beş yıl kaldığı Trabzon’da Gazi Paşa İlkokulunu birincilikle tamamlar. Mehmet Sabri Efendi, Kadılık ve Ağır Ceza Reisliği olarak yapmış olduğu 40 yıllık hizmetini Trabzon’da tamamlayarak emekli olur.  İstanbul Fatihte bulunan, baba yadigârı olan evlerine taşınırlar.

            Taşınma sürecinde bir ay gecikme olur. 1937 yılında İstanbul Erkek Lisesi’nde orta öğrenim sürecine, bir ay gecikmeli başlar. Bir aylık derslerden geri kalmasına rağmen ders imtihanlarını başarıyla vererek, sınıfın en çalışkanı unvanını alır. Ortaokul ikinci sınıfta bazı dersleri hocaları çok meşgul olduğunda, onların yerine sınıfta ders verirdi. Ortaokulu bitirme imtihanları, müsabaka şeklinde yapılır, anlattığı dersler ne bir kelime eksik ne bir kelime fazla olurdu. Kitaplarda anlatıldığı gibi anlatırdı. Bütün derslerinden on numara alarak ortaokulu bitirir.

             Lise sınıflarında da aynı başarıyı gösteren Erbakan, bütün Hocalarının iftiharlarına vesile olur. Fatihte evlerine yakın olan Zeyrek Camii İmamı Abdülaziz Bekkine hazretleri ve İskender paşa Camii İmamı olan Mehmet Zahit Kotku Hazretleri gibi, devrin önemli ilim-irfan ehlinden istifade edecek ve manevi olgunlaşma sürecinde bu zatların terbiyesinde yetişecekti.

            Okulda hep takdirle geçmenin yanı sıra, sıfırcı Avni olarak ün yapan, fizik öğretmeni rahmetli “Avni Kuren'den” 10 puan almayı başaran ilk öğrenci, Necmettin Erbakan oldu. Erbakan öğretmenlerinden öğrendiği tarifleri noksansız ve fazlasız anlatırdı.   Bu sebeple bütün öğretmenlerin ilgisini çekerdi. Bir gün okula yeni tayin edilen bir öğretmen öğrencilere bir tarif sormuş? Bu soruya en mükemmel cevabı Erbakan vermişti. Dersten sonra öğretmenler odasında Erbakan'ın zekâsından bahseden bu öğretmene diğer öğretmenler gülmüşlerdi.

            "Niçin gülüyorsunuz?" diye sormuş. Öğretmenler de "okula yeni geldiğiniz belli" diye cevap vermişler.

            Erbakan okul derslerinde gösterdiği üstün başarıyla, Lise hayatını 1943 yılında, okulu birincilikle bitirir. İlk üç dereceyi paylaştığı arkadaşları belki girememek ihtimalini düşünerek İstanbul Teknik Üniversitesi’nin yanı sıra, başka fakültelere de kayıt olmuşlardı. Oysa Erbakan sadece İstanbul Teknik Üniversitesi'ne 1943 yılının yazında başvurdu.

            O dönemlerde liseyi birincilikle bitirenler İstanbul Teknik Üniversitesine, imtihansız girebiliyorlardı. Erbakan bu imkânı reddetti. Daha sonra girdiği imtihanda gösterdiği üstün başarı nedeniyle, İstanbul Teknik Üniversitesinin ikinci sınıfından itibaren okumaya başlar. Böylece Erbakan öğrencilik yıllarında, sınıf atlayarak, bir ilke imza atmış oluyordu. İlkokul, ortaokul ve lisede gösterdiği üstün başarıyı üniversite hayatında da sürdürmeye devam eder. Özellikle matematik derslerinde gösterdiği üstün başarıdan dolayı arkadaşları ona "YARIM DÜNYA" ve "DERYA" diye isim takmışlardı.

Okul kayıtlarında Necmettin Erbakan İçin Şöyle bir dipnot düşülmüştü;
            "Necmettin Erbakan, Toylardandır, dindardır, çalışkandır. Hayatının yarısını namaz, yarısını da projeler işgal eder. Sınıfının yarısını kendisi, yarsını da arkadaşları işgal eder. Proje ve raporları geniş izahlıdır. Herkesin bir sayfada bitirdiği konuyu, o kırk sayfada özetler. Kendisine cıvata nedir diye sorarsanız, izaha demir filizlerinin naklinden başlar. O kadar uzun anlatır ki nihayet namaz vakti gelir, gider namazını kılar, gelir ve kaldığı yerden anlatmaya devam eder."

            İstanbul Teknik Üniversitesi’nde bulunan öğrenciler arasında Türkiye'nin kader çizgisine damgasını vurmuş olan isimler de vardı. Bunlardan, Süleyman Demirel, Turgut Özal, Fehim Adak, Recai Kutan’da bulunuyordu. Üniversitede namaz kılınan mescit odası, dekan tarafından kapatılınca bahçedeki boş transformatör binası Erbakan’ın öncülüğünde mescide çevrilmişti.        

            1948 yılında, İstanbul Teknik Üniversitesi motor bölümünden, beş yerine dört yılda başarıyla mezun olan Erbakan, yine aynı yılın 1 Temmuz’unda Makine Fakültesi Motorlar Kürsüsünde asistan olarak göreve başlar.1948–1951 yılları arasındaki, 3 yıllık asistanlık döneminde, o zaman doktora tezine tekabül eden yeterlilik tezini hazırlar. Sınıflarda ders vermek, Doçent ve profesörlerin yetkisinde olmasına rağmen, kendisine asistan olduğu halde özel olarak ders verme yetkisi verilir.

            Yeterlilik tezindeki başarısından dolayı Üniversite tarafından 1951 yılında Aachen Teknik Üniversite’sinde ilmi araştırmalar yapmak, bilgi ve deneyimlerini artırmak, üzere Almanya’ya gönderilir.

 Devam Edecek...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.