Haberin Kapısı

Arz ve Semâ'da Neler Var

BİLİM TEKNOLOJİ

Peygamber Efendimiz (s.a.s.)'den gelen bilgilerde belirtildiğine göre, yedi semanın Kürsî içindeki büyüklüğü, bir kalkanın içine atılmış yedi dirhem (bozuk para) gibidir. Kürsî de Arş'ın içinde bir çölün ortasına atılmış bir demir halka gibidir.

"O Rab ki, arzı/yeri sizin için bir döşek, semâyı/göğü de (kubbemsi) bir tavan yaptı. Gökten su indirerek onunla, size besin olsun diye (yerden) çeşitli ürünler çıkardı. Artık bunu bile bile Allah'a şirk koşmayın." (2/Bakara, 22)

Arz ve Semâ Kelimelerinin Anlam ve Mâhiyeti

"Arz": Yer, yeryüzü, zemin, dünya demektir. Arz kelimesi Kur'an'da 461 yerde zikredilir. "Sema": Gök, gökyüzü, uzay, tavan, bir şeyin üst tarafı anlamlarında kullanılır. Kur'an'da semâ kelimesi, 190'ı çoğul (semâvât) şeklinde olmak üzere 310 yerde geçer.

Semâ ve Semâlar

Kur'an'da göğün ve yerin yaratılışından, göğün ve yerin daha önce bitişik olduğundan, göğün yarılmasından ve ardındakini göstereceğinden, göğün açılıp kapılar haline gelmesinden, görünmez gök kapılarından, genişlemesinden, göktekilerden, göklerin ve yerin yaratılış hikmetlerinden, göklerin nasıl yükseltildiğinden, gök cisimlerinin birer yörüngede yüzdüklerinden, göktekilerin ve yerdekilerin Allah'ı tesbih etmelerinden, gökten yağmur indirenin Allah olduğundan... söz edilmektedir. Göklerin ve yerin Rabbi Allah'tır. Bu bakımdan, yaratılmış şeyler üzerinde iyice düşünmenin ve Yaratıcı'yı tesbih etmenin, mü'minlere has bir nitelik olduğundan söz edilmektedir. Sema da, Allah'ın kâinatta kurduğu ilahî kanunlara, akıllara hayret verecek olağanüstü bir düzen ve âhenge, dolayısıyla Yaratıcı'nın tek Allah olduğuna bir delil olarak görülmüştür.

Göğün "direksiz" olması (görünmeyen bir direk, eksen ile yükseltilmesi), yer üzerine düşmemesi veya yığılmaması, göğün bünyesindeki gezegenlerin zerre kadar düzensizlik yapmamaları; Ay'ın, Güneşin, yıldızların Allah'ı tesbih etmeleri, O'na secde etmeleri gibi konular ayetlerde insan idrakine sunulmuştur.

Kur'an, insanların yerdeki ve semadakilere bakıp akıllarını kullanmalarını, iyice düşünmelerini, anlamaya çalışmalarını öğütlemektedir. Bunun yanında, yine düşünüp ibret almaya davet etmek amacıyla bir tehdit de söz konusu edilmektedir.

"(Allah,) Semayı da, izni olmadan yerin üzerine düşmemesi için tutuyor. Doğrusu Allah, insanlara çok şefkatli, çok merhametlidir." (22/Hacc, 65)

"Ve semayı itaat dışına çıkan her türlü şeytandan korumak için yıldızlarla donattık." (37/Saffat, 6-7)

"Semada olanın (meleklerin -Allah'ın izniyle-)sizi yere batırmayacağından emin misiniz? O zaman yer sarsıldıkça sarsılır. Yahut semada olanın, üzerinize taş yağdıran bir fırtına göndermeyeceğinden emin misiniz? İşte (bu) tehdidimin ne demek olduğunu yakında bileceksiniz." (67/Mülk, 16-17)

Allah, semayı yükseltmiş, evren bulutunu yer ve gök olarak ayırmış ve bir ölçü, bir denge koymuştur. "Gökleri, gözünüzün göremeyeceği bir direk (eksen ya da aks) ile yükseltmiştir." (13/Ra'd, 2)

Değirmenin mili (ekseni) vardır, bu elle tutulur ve gözle görünür; ama gök cisimlerinin santrfüj ekseni izafidir, görünmez. Sonra tavaf edeceği yörüngeler tayin edilmiştir; bunlar fizik yasaları denilen Allah'ın evrendeki kanunları, sünnetidir. "Görmediniz mi Allah, yedi semayı birbirine âhenktar olarak nasıl yaratmış!" (72/Cinn, 15)

Hayat, iki zıt kararlı dengenin (Kur'an terimiyle ”hunnes”: Merkezcil kuvvet; "künnes”: Merkezkaç kuvvet) ömrüdür. "Kuşkusuz Allah, semaları ve yeri kayıp gitmekten alıkoymaktadır. Eğer onlar, kayıp giderse, andolsun ki ondan sonra kimse bunları tutamaz." (35/Fâtır, 41)

Ama o gün (kıyamet günü) semanın hızı öyle artar ki, dağlar yerinden kopup yürür savrulur. (52/Tûr, 9) Gök cisimleri yuvarlak olduğundan onları kuşatan semalar da yuvarlaktır. Kur'an'da "küre biçimi vermek, yuvarlamak, küreleştirmek" anlamına gelen "Tekvir” suresinde yerlerin ve semaların dürülüp bükülmesinden söz edilmektedir.

Kur'an'da yedi yerde yedi kat semadan bahsedilmiştir. (2/Bakara, 29; 17/İsrâ, 44; 23/Mü'minun, 86; 65/Talak, 12; 67/Mülk, 3; 71/Nuh, 15; 78/Nebe', 12) Yedi kat semadan murat nedir, bunların mahiyeti nedir? Bunu kesin olarak bilemiyoruz. Bu konu, henüz astronomi ilminin konuları arasına girmiş değildir.

Feza konusunda keşifler için büyük gayretlerin sarfedildiği çağımızda bile, henüz keşfedilen gerçekler, keşfedilemeyen uzayın içinde mukayese yapılamayacak kadar küçük yer tutar. Kim bilir, belki yedi kat gökle ilgili bilimsel gelişmelere insanoğlunun bilgisi ve kıyamete kadar vakti yetmeyecektir; geleceği de, göklerin konumunu da yaratan bilir.

O bize, göklerin yedi gök olduğunu söylüyor; biz de inanıyoruz. Elmalılı, bu konuda şunları söyler: Yedi kat sema tabiri, yedi göğün varlığını kesin olarak ifade etmekle beraber, daha ötesi yok demek değildir, ziyadesini nefyetmez. Bütün yıldızların tezyin ettiği maddî âlemin hepsi bir semadır. Bu da yedi semanın birincisidir. Bunun ötesinde daha altı semâ vardır. Bu semalar, birinci sema gibi maddî semalar değil; manevî semalardır. "Biz dünya semasını yıldız zîneti ile süsledik." (37/Saffat, 6) ayetiyle Miraç olayı, bu manaya işaret etmektedir. (i)

Kur'an'da "Biz dünya semasını yıldız zînetleri ile süsledik." (37/Saffat, 6) buyrulmaktadır. En yakın gök, yani dünya göğü, binlerce yıldızlarla süslüdür. Bu yıldızlar ise, güneşten kırk milyon kilometre uzakta olup güneş ile dünya arasındaki mesafeye sığmayacak kadar da büyüktürler.

En yakın göğün gece süsü olarak zikredilen bu yıldızlar, bu kadar uzakta ise, orta göğün veya uzak göğün yıldızları nerededir? Orta veya uzak semanın sınırları nereden başlamakta ve nerede bitmektedir? Bu sonu gelmez sorulara insanoğlu henüz cevap verememektedir. Ama belki bir gün verebilecektir.

Yüce Allah, yedi sema (7 kat gök) yaratmıştır. Bunlardan dünya seması (bize en yakın gök) yıldızlarla donatılmıştır: "Gerçekten en yakın göğü bir zînetle ve yıldızlarla donatıp süsledik." (37/Saffat, 6). O Centauri ismi verilen dünyaya en yakın yıldızın ışığı bize 4,3 ışık yılında gelir. Işığın saniyedeki hızı üç yüz bin km.dir. Son yıllarda yapılan araştırmalara göre dünyaya en uzak yıldızın ışığı da 15 milyar ışık yılında gelir. Yapılan araştırmalardan alınan neticelere göre, yıldızların bulunduğu dünya semasının çapı, muhtemelen 15 milyar ışık yılıdır.

Bugün evrenin yaşı, yaklaşık 12 milyar yıl olarak hesaplanmaktadır. Güneş sisteminde, yıldız olmayan dokuz gezegen (seyyâre) vardır. Başka yıldızlar birer küçük ve daha büyük güneştirler. Son yıllarda modern astronomi araştırmalarıyla bazı yıldızların gezegenlerinin olabileceğine dair birtakım ipuçları tespit edilmiştir. Güneş sistemine dahil gezegenlerin yaşının 3 milyar yıl olduğu tahmin edilmektedir. Arş ve Kürsî hariç yedi göğün çapı muhtemelen 70-100 milyar ışık yılıdır.

"O (Allah) bunun üzerine iki günde (dönemde) yedi gök var etti. Yakın göğü de ışıklarla (yıldızlarla) donattık ve bozulmaktan koruduk." (67/Mülk, 3, 5). Göğün üstünde bunları çepeçevre kuşatan Kürsî vardır; Kürsî'yi de Arş kuşatmıştır: "...Allah'ın Kürsî'si gökleri ve yeri kuşatmıştır." (2/Bakara, 255). Bütün bunların hepsi, içindekilerle birlikte Yüce Allah'ın hükmü, tasarrufu ve idaresi altındadır.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.)'den gelen bilgilerde belirtildiğine göre, yedi semanın Kürsî içindeki büyüklüğü, bir kalkanın içine atılmış yedi dirhem (bozuk para) gibidir. Kürsî de Arş'ın içinde bir çölün ortasına atılmış bir demir halka gibidir.

Ebu Zer'in rivayet ettiği bir hadisinde Peygamberimiz bunların büyüklüğünü bu benzetmelerle açıklamıştır: "Nefsim yed-i kudretinde bulunan Allah'a andolsun ki, yedi sema ve yedi arzın Kürsînin yanındaki büyüklüğü, ancak dünyanın bir çölünün ortasına atılmış bir halka gibidir. Arş'ın Kürsî'ye nisbetle büyüklüğü de, bu halkaya nisbetle çölün büyüklüğü gibidir. ” (Hadislerle Kur'an-ı Kerim Tefsiri, İbn Kesir, c. 3, s. 1007)

Abdulmûmin Tekin

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.