Haberin Kapısı
2016-10-10 19:53:05

Bir Darbenin Anatomisi -4 "Pelikan-Amerikan Darbesi"

Fatih Kanlı

10 Ekim 2016, 19:53

Aslında her şey Ak Parti 5.Olağan Kongresinden hemen önce yapılan 7 Haziran seçimlerinin öncesinde Hakan FİDAN’IN MİT Müsteşarlığından istifa edip Milletvekili Adayı olmak istemesiyle başladı. Hakan FİDAN’IN istifası ülkede adeta şok etkisi yapmıştı ve kimse bir anlam verememişti. Stratejik açıdan Türkiye’nin en önemli kurumunun başında olan biri durduk yere neden Milletvekilliği için istifa etsin ki?! Herkes o dönemde şunu söylemişti: “Hakan FİDAN Başbakan olmak için Milletvekili adayı oldu, çünkü Bakan olmak istese bunun için Milletvekili adayı olmasına gerek yok ancak Başbakan olabilmek için Milletvekilliği şart!” Bunun için Haziranda Milletvekili seçildikten sonra Eylülde ki kongrede aday olup Genel Başkanlığa doğal olarak da Başbakanlığa kadar yükseleceği konuşuluyordu. O dönemde bu dedikodu aldı başını gitti. Ancak tüm bu dedikoduların aksine Ahmet DAVUTOĞLU, Hakan FİDAN’IN MV adaylığını destekleyen bir açıklama yapmıştı. Lakin Tayyip ERDOĞAN’IN devreye girmesi ile Milletvekilliği adaylığından geri çekildi.  Hakan FİDAN’IN istifasının gerekçesi ise ilginçti;

“Yoruldum!”

Oysa herkes bilir ki Devlet görevinde yorulmak da olmaz emekliye ayrılmak da…

Peki, Hakan FİDAN bu Devlet Geleneğini bilmiyor mu?

–Pekâlâ, iyi biliyor!

O halde neden istifa etti?

Ne kadar çetrefilli bir konu değil mi?

Aslında bu çok bilinmeyenli denklemi çözen düğüm Ahmet DAVUTOĞLU’NUN, Hakan FİDAN’IN MV adaylığını açıkça desteklemesidir. Gündemde dolaşan tüm iddiaları altüst eden bir açıklamadır aslında bu… Bilindiği üzere Ak Parti homojen bir yapıya sahip olan bir Parti değil. İçerisinde farklı guruplaşmaların olduğu, farklı menfaat şebekelerinin olduğu çok denklemli bir yapıdır. Aslında böyle olması da gayet doğaldır. Çünkü şuan Devleti idare eden Parti Ak Partidir. Ak Parti içerisinde ki bu gurupların en güçlü iki gurubu hiç şüphesiz “Paralelciler” ve “Pelikancılardır.”

Hakan FDAN’A yapılan operasyon ve 17-25 Aralık Darbe Girişimlerine kadar ülkede söz sahibi olan “Paralelcilerdi” bu süreçten sonra inisiyatifi “Pelikancılar” aldı ve hem Devlette hem de Ak Partinin içerisinde “Paralelcilere” karşı ve muhtemel karşılarına çıkabilecek olan eski Milli Görüşçülere karşı operasyon başlattılar. Süleyman SOYLU 14 Nisan 2014 yılında Ak Parti Teşkilatlardan sorumlu Genel Başkan Yardımcılığına getirildikten sonra ise bu kıyım had safhaya ulaştı. Hatta 28 Mayıs 2015 tarihinde Yeni Şafak Yazarı Yusuf KAPLAN attığı bir tweet ile “Milli Görüş kökenli 40 İl Başkanının görevden alındığını” ve bunun “BİR İNTİHAR!” olduğunu belirtmiş. İşte tam bu noktada Ahmet DAVUTOĞLU’NUN istifasına kadar ismi duyulmayan ancak Ak Parti içerisinde aktif ve çok güçlü olan “ Pelikancıların” Eylül ayında ki Kongreye direk müdahalelerini engellemek için Hakan FİDAN MV adaylığı kozunu oynadı Davutoğlu da açıkça destek verdi. Düşünün Başbakan olacağı söylenen Hakan FİDAN’IN Başbakanlık yolunun açılmasını bizzat Ahmet DAVUTOĞLU’NUN kendisi istiyordu. Tayyip ERDOĞAN “Pelikancıları” dizginleyip Eylül ayında ki Kongrenin sorunsuz geçeceğini garanti etmesiyle süreç tatlıya bağlandı. O dönemi hatırlayınız; Tayyip ERDOĞAN, Ahmet DAVUTOĞLU ve Abdullah GÜL bu süreci yürütmek adına bir araya gelmişlerdi. “Yine aynı ekip ne hikmetse 15 Temmuz Darbe girişiminden sonra da bir araya gelmişti!”

7 Haziran, 1 Kasım seçimleri ve Eylül Kongresi atlatıldıktan sonra adına “Pelikan Yapı” dediğimiz yapı 1 Mayıs 2016 da yayınladığı bir bildiri ile kendini tüm Türkiye’ye hatta tüm Dünyaya tanıttı. Akla hayale gelmeyecek ithamlarla dönemin Başbakanı Ahmet DAVUTOĞLU’NU topa tuttular. Öyle bir fırtına estirdiler ki kısa sürede bu adına “Pelikan Darbesi” denilen bir sürece dönüştü. Peki, kimdi bu “Pelikancılar”? Ne iş yaparlardı? Merkezleri neresiydi? Ve niçin Ahmet DAVUTOĞLU’NU hedef tahtasına oturtmuşlardı? Ve nasıl odluda 3-5 gazeteci bir araya geldi de koskoca Başbakanı koltuğundan etti? Tabi böyle bir Darbe girişiminin başarılı olması için;

1) Güçlü bir Sermaye desteğiniz,

2) Güçlü bir Medyanız,

3) Küresel bağlantılarınızın olması lazım.

İşte bu 3 sacayağı birleşince Başbakanın devrilmesi de çok zor olmadı. Peki, neden bu duruma Hakan FİDAN müdahil olmadı? Çünkü Suriye krizi kapıya dayanmış her yerde bombalar patlıyor, istihbarat zafiyeti dedikoduları almış başını gidiyor… Düşün senenize böyle bir durumda MİT Müsteşarı istifa edip siyasete girse taraflı tarafsız herkes tarafından linç edilirdi. İşte bu Darbe girişimini yapanlar içerde ve dışarıda gerekli zemini hazırladılar ve Başbakanı alaşağı ettiler.

Peki, nedir bu “Pelikan Yapı?”

Beykoz Kuzguncukta, Bosphorus Glo…. (Boğaziçi Küresel Çalışma….. Merkezi) isimli bir STK’NIN aylık (tahminen) 20.000 TL bedeli ile kiraladığı bir yalıda bu “Darbe” sürecini yürüttüler. Yalıda 17 kişinin çalıştığı kamuoyunun malumu yalnız bu 17 kişinin maaşlarının nasıl verildiği, 20.000TL lik kira bedelinin nasıl karşılandığı yani bu STK’YI kimin finanse ettiği kamuoyu açısından tam bir muamma! (benim açımdan muamma değil!) Herhalde yukarıda ismini zikrettiğim STK mensupları tamamen bu masrafları Gazeteci Maaşlarıyla karşılamıyorlardı! Bu yapının arkasında Yukarıda da zikrettiğim gibi “Sermaye, Medya ve Küresel güç vardı.”

İşte bu üçlü sacayağının ayak oyunları 5 Mayıs 2016 da Ahmet DAVUTOĞLU’NUN Kongre kararı almasına sebep oldu. Ahmet DAVUTOĞLU o gün MKYK Toplantısının ardından Kongre kararını açıkladığı o basın toplantısında çok ilginç ifadeler kullanmıştı.

“Birlik ve beraberliğe atıf yapması ve beraberliğin korunması”

“Parti içerisinde ki mevcut guruplaşmalara üstü örtülü atıf yapması”

“Sayın Cumhurbaşkanının ve ailesinin onurunun kendi ailesinin onuru olduğuna atıf yapması”

Ve “Sayın Cumhurbaşkanı ile hukuklarının bugün başlamadığına ve bugün bitmeyeceğine atıf yapması…”

Oysa Ahmet DAVUTOĞLU’NUN görünürde ki istifa etme sebepleri;

-Başkanlık Sistemi

-Suriye Krizi

-Şeffaflık Yasası

-Parti içerisinde ki güç dengeleri

-Paralel Yapı ile mücadelede gösterilen zafiyet.

Oysa Davutoğlu “Paralel ile mücadele” dışında yukarıda ki konuların hiç birine basın açıklamasında değinmedi. Israrla değindiği konular “Cumhurbaşkanının ailesi” “Birlik beraberlik” ve “Refiklik dostluk”

Bir nevi “İSTİFA” açıklaması olan bir basın açıklamasında bir Başbakan, Cumhurbaşkanının ailesini niye gündeme getirsin ki?

Sorunun cevabı 5 Mayısta yapılan olağan üstü kongrede…

Dikkat ediniz o döneme kadar Partide çok fazla bir etkinliği olmayan yaşı da bir hayli genç olan Berat ALBAYRAK ismi Genel Başkanlık için ortalıkta bir anda dolanmaya başladı. Kime sorulsa sanki bir yerlerden talimat alınmışçasına ısrarla ismi zikredilir oldu.

Hatırlayınız Berat Bey siyasete atılmadan evvel Çalık Holdingin Genel Müdürü ve aynı zamanda Sabah Gazetesinin yazarıydı. Ve o dönemde Dışişleri Bakanı Ahmet DAVUTOĞLU’NU en sert eleştirenlerden biriydi. O dönem Çalık Holding bünyesinde bulunan Turkuvaz Medya gurubu daha sonra 2013 yılında Kalyon Guruba geçti. Kalyon gurubun veliaht’ı Mehmet Kalyoncunun 2014 yılında ki nikâh töreninde Tayyip ERDOĞAN ve eşi Emine ERDOĞAN nikâh şahitleriydi.

İşte 2010 yılının başlarında palazlanmaya başlayan “Pelikan Yapı” bu medya gurubu içerisinde yuvalandı ve şuanda devasa bir yapıya ulaştı.

Türkiye’de son kullanma süresi dolan “Fethullahçı Yapılanma” Küresel güçler eliyle tasfiye edilirken yerine işte bu “Pelikancı Yapılanma” hazırlandı. Darb-ı Meselde bir kanun vardır; “Baş nereye giderse kuyruk da oraya gider” ABD artık çöküşünü yaşıyor ve onun uzantısı olan yapılanmalarda tüm ülkelerde birer birer yok olup gidiyor. Türkiye’de de bu süreç 15 Temmuz darbe girişimi ile de hızlandırıldı. Bana bir tane akıl sahibi insan çıksın desin ki 15 Temmuz Darbe girişiminin başarısız olmasından hemen sonra ki birkaç gün içerisinde on binlerce FETÖ mensubu üyeler tespit edildi ve hemen akabinde bunların tasfiyesine başlanıldı. Bu mümkün değil akıl sahibi insanın inanacağı ve kabul edeceği bir şey değildir. Onun için önce ki yazılarımızda özetle şunu söyledik; “ Bu Darbenin başarısız olması istenildi ve başarısız oldu ve Paralelci derinlerin deşifre edilmesi istendi bunu fark eden birçok üst düzey subay-General Darbede sahaya çıkmadı ve elebaşları tamamen dışarıya kaçtı.” Yani hülasa bu Darbe girişimi FETÖ’CÜLERİN tasfiye edilmesi için onları gaza getirenlerin tertiplediği bir olaydı. FETÖCÜLER tasfiye edildikten sonra da kritik noktalara bu gurubun elemanları yerleştirilmeye başlandı. Kamuda yapılan tasfiyelere bakacak olursanız bu net bir şekilde görebilirsiniz.

Bu arada Berat ALBAYRAK’IN 2002 yılından 2006 yılına kadar Çalık Holding’in New York ofisinde Finans Direktörü olarak görev yaptığının bilinmesinde fayda var. Ve orada 4 yıl boyunca kimler irtibatta bulunduğu kimlerle ne ilişkiler kurduğu tam bir muamma. Bakanlığa kadar yükselmesinin ABD’de bulunduğu dönemle bir alakası var mı bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir gerçek var; o da Bakan olmasının Sayın Cumhurbaşkanının damadı olmasıyla uzaktan yakından bir alakası yok. Öyle olmuş olsa bu ülkeye katma değer açısından daha fazla katkısı olan ve bilgi birikimi açısından ailece siyasetin içerisinde yer alan diğer damadı Selçuk BAYRAKTAR’IN da Bakan olması gerekirdi. Bu muammanın cevabını öyle tahmin ediyorum ki önümüzde ki yıllarda alacağız bulanıklık ve fluluk dağılacak ak ve kara ortaya çıkacaktır.

Şimdi Küresel Egemenler için yeni bir yapılanma lazım o da Soros’un desteklediği “Pelikan Yapı!”

Daha önceden söylediğimiz gibi, bunun ilk adımı Ahmet DAVUTOĞLU’NA istifa ettirmek ile atıldı. Şimdi ise Tayyip ERDOĞAN’IN “A” takımında olan Efkan Âlâ’yı istifa ettirip Süleyman SOYLU’YU İçişleri Bakanı yaparak devam ediyorlar. Kim bilir belki bir sonra ki adım Berat ALBAYRAK’IN Başbakanlığıdır…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.