Haberin Kapısı
2021-11-04 11:27:31

Cihangirlik Sevdası

Mahmut Toptaş

04 Kasım 2021, 11:27

Çocukluğumuzda Kur’an-ı Kerim’de adı geçen 25 peygamberin adları öğretildikten sonra peygamber midir, değil midir diye ulemanın ihtilaf ettikleri üç salih zatı da Uzeyr, Lokman ve Zülkarneyn olarak öğretilir. Bunlar, Peygamber değillerse de, adı Kur’an’da örnek olarak verildiğinden Allah’ın razı olduğu salih insanlardandırlar.
Kehf süresi bize ilim için uzun yolu ve uzun zamanı göze alan Hz. Musa’yı örnek gösterdiği gibi, dünyanın her tarafında Allah’ın koyduğu kuralları işletmek için dünyanın doğusunu ve batısını kan akıtmadan, hiçbir ülkenin ekonomisine zarar vermeden ve hiçbir ülkenin topraklarını zimmetine geçirmeden yalnız iyilik yaparak hizmet ve bilgi götürerek dünyayı yöneten Zülkarneyn’den haber verir. (Bak: Kehf süresi ayet 18/83-97).

Kur’an okuyan her mümin, Kur’an’da haber verilen peygamber ve salih insanları örnek edinmek için okur. Zülkarneyn’in hayatı da bizim ufkumuzu genişletir.
Dünyanın öbür ucunda zulme uğrayan bir toplum olsa, onlara yardım etmeyi ve karşılığında bir şey almamayı öğretir bu süre bize. (Bak: Kehf 18/92-97).
Bizim küresellik, evrensellik, cihangirlik anlayışımızı belirler Kur’an. Çok uluslu şirketlerin başkanı: “Dünya bir pazaryeridir. Orada bizim uygun gördüğümüz mallar, bizim biçtiğimiz fiyattan satılır” derken, Sevgili peygamberimiz: “Yeryüzü temiz ve temizleyici olarak bana mescit kılındı” buyurmuş. (Buhari, Sahih, K. Teyemmüm, bab 1). Kâbe’nin bir şubesi olan mescitte yalan söylenmediği, haram yenmediği, kimsenin incitilmediği, rahatsız edilmediği gibi bütün dünya şehirlerinin ve köylerinin de öyle olmasını ister dinimiz.

30.03.2001 tarihli Hürriyet gazetesinin birinci sahifesinde şöyle bir itiraf vardı: “Son seçimlerde yenilgiye uğrayınca siyasetten çekilen İsrail eski Başbakanı Ehud Barak, Demirel’le görüşmesi sırasında, bölgedeki güvenlik sorunundan yakınırken, Kudüs’ün Osmanlı dönemindeki yönetiminden esprili bir örnek verdi. Barak, ‘Osmanlı döneminde tek pırpırlı bir onbaşı, 20 kişilik askeri gücüyle burayı huzur içinde yönetiyordu’ dedi. ‘İstanbul’dan gelen talimatları uygulayan onbaşı, otur deyince oturuluyor, kalk deyince kalkılıyordu’ diyen Barak’ın, ‘Osmanlı onbaşısının o zaman, şimdi bölgede kendilerinin içinden çıkamadığı işlerin üstesinden geldiğini de söylemesi, Demirel’i güldürdü.”

Yıllarca bu ülkenin imam ve müezzinleri Kur’an’dan bir ayeti “Ve ma erselnâke illâ rahmeten lil âlemin” ayetini cemaate ezberletmişlerdi (Enbiya 107). Kısa manası: “Biz seni âlemlere rahmet peygamberi olarak gönderdik” olan bu ayet-i kerime bin dört yüz yıldır bu ümmet tarafından okunmuş, değerli hattatlar tarafından yazılmış ve müzehhib veya müzehhibeler, gönüllerinin kıvrımlarıyla süslemişler, cami, medrese, kışla, gibi toplumun toplandığı yerlere ışık saçan bir levha gibi asmışlar ve cihangirlik sevdasına tutulmuşlar.

Yıllarca CIA’da çalışan, cumhurbaşkanlığı yapan bir adam Batı toplumunu ve ürettiği hukuku ve siyaseti ve demokrasiyi çok iyi bildiğinden, bu sistemin Vietnam’daki köylüyü bile memnun etmediğini gördüğünden, Somali’de karnını doyurduğu insan biraz kendine gelip gözünü açıp baktığında, “Defol” dediğini işittiğinden Batı’nın geliştirdiği sistemin tutulmadığını gördü ve tek çıkar yol “medya ve mafya” dedi ve kiralık katiller ordusuyla dünyanın her tarafında milletleri rahatsız etmeye devam ediyor. Fransızlar 130 sene Cezayir’de kendi hukukunu tutturmaya çalıştı tutmadı. İsrail, hukukunun Filistin’de tutması için kırılmadık kol, alınmadık can bırakmadı, tutmadı. Osmanlı yirmi askerle Filistin’i yönetirken hakkı, hak sahibine veriyordu. Hakkı iki pırpırlı onbaşı veya Ehud Barak belirlemiyor, hepsini yaratan Allah’ın kitabı belirliyordu.

Kuzey İrlanda’daki bir kasaba kıtlıkla boğuşurken gemilerle yardım gönderiyor karşılığında, “On beş günde on beş kanun çıkarırsanız yardımı gemilerden indiririz, yoksa vermeyiz” diyerek şahsiyetlerini rencide etmiyordu. Rusya, Çarlık döneminde Hıristiyan kafayla, 1917’den itibaren komünist kafayla Çeçenistan meselesini 400 senedir halledemedi. Zorla oluşturulan Sovyet paktı çöktü. Osmanlı çekildiği günden beri Balkanlarda kan akmaya devam ediyor.

Rahmet ümmeti olan ecdadımız altı yüzyıl her dinden insanı güven içinde yaşatırken Hıristiyanların giyotininden kurtulan Yahudileri bile himayesine almış.İspanya’dan gelen Sefarat Yahudileri, geldikleri yıl İstanbul Balat’ta Ahrida sinagogunu yapmışlar ve hâlâ ayakta. Ama Yahudiler Filistin işgalinin üzerinden elli yıl geçmeden binlerce camiyi yıktılar, Mescid-i Aksa’yı bile ateşe verdiler.

Sayıları çok az olan Hıristiyanlar, İslâm âleminin her yerinde kiliselerinde çan çalabiliyorlar ama milyonlarca Müslüman, Hıristiyan Avrupa’da minareden ezan okuyamazlar. İstanbul’daki kiliseler, özgürce çanını çalıyor ama Atina’daki camilerin tamamı kapalı. Dünya üzerinde üç binin üzerinde konuşulan dillerin varlığını kabul eder ve bu dil farklılığını dahi Allah’ın varlığına birliğine delil sayar: “Gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin değişik olması O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda âlimler için ayetler vardır” (Rum suresi ayet 30/22).

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.