Haberin Kapısı
2020-04-14 15:28:11

Doğduğumdan Beri Yolcuyum

Cüneyt Varol

14 Nisan 2020, 15:28

Ahmed bin Ebu'l-Havari Rahimehullah başından geçen ibret verici bir hâdiseyi şöyle nakletmiştir:

Bir gün çöle gitmiştim. Araplar develerini koşturuyorlardı. 
Onlar bu işle meşgul olurken köylü bir Arap köşeye çekilmiş Allah'u teâlâyı zikrediyor ve kendi hâlinde oturuyordu. 
Dikkatimi çekti yanına gittim. Selam verdim selamımı aldı. Biraz konuştuktan sonra bana; "Allah'u teâlâyı zikretmek en lezzetli şey ve şifâ verici bir iştir. 
Şaşıyorum insanlar nasıl boyun büküp, yalvarmazlar! Halbuki ölüm onların peşinde, onları tâkib ediyor. İnsanlar ise tehlike ve musibetler içinde. 
Buna rağmen boş şeylerle meşguller." dedi.

"Allah'ın rahmeti üzerinize olsun insanlar hangi musîbetler ve hangi tehlikeler içinde? " diye sordum:

"Günah musibeti ve ölüm tehlikesi, ölümden öncesi ve sonrası! " dedi. 
Sonra ağlamaya başladı.
Ben de onunla birlikte ağladım. 
Sonra tekrar:

"Neden yapayalnız duruyorsun? " diye sordum:

"Ben yalnız değilim, Rabbimle berâberim." dedi. 
Fakir ve muhtâç olduğunu zannederek; "Bir şey ister misin? " deyince; "Evet kalbimin derdini tedavî edecek bir tabib isterim." dedi.

"Tabîbin kimdir? " "Rabbimdir." 
"Kalbinin derdi nedir? " "Günahlar..." dedi. 
"Peki bunlardan kim kurtuldu? " diye sordum. "Allah'u teâlânın razı olduğu kimseler." dedi. 
Tekrar sordum: "Yolculuğun nereye? "
 "Kabiredir." dedi. 
"Yolcu musun? "
 "Annemden doğduğumdan beri yolcuyum. Ahirete gidiyorum." dedi.

Sonra devâm ettim ve; "Azığın nerede? " dedim.

"Azığım son derece az." cevabını verdi.

Bu sefer; "Yanında yiyeceğin nedir? "

 "SubhanAllah, Rabbimin vereceği rızık." dedi.

"Peki yalnız hâlinle korkmuyor musunuz? " dedim. 

"Nasıl korkarım. Sâhibimin, Rabbimin mülkündeyim." 

"Yol neresidir? " diye sormaya devâm ettim.

Ellerini açıp; "Yâ Rabbî! İnsanların çoğu seni unutmuş başka şeylerle meşgul! Sen her işin karşılığını vereceksin... 
Ey gariblerin yardımcısı, âcizlerin sığınağı! 
Ey azı çoğaltan, sapmışları hidâyete erdiren! 
Ey kendisine herkesin sığındığı Rabbim! 
Senin ihsânını ve rızânı isterim... 
Senin rızân olmadan dünya ve âhiret güzel olmaz."

Hem böyle duâ ediyor, hem de yürüyordu. Ben de onu tâkib ediyordum. 

Bana: "Allah'ın rahmeti üzerine olsun. Senin için benden daha hayırlı olan bir kimseye git! 
Beni meşgul etme..." dedi. Sonra benden uzaklaşıp gitti. Arkasından gözden kayboluncaya kadar baktım. Sonra ağlayarak geri döndüm.

Allah’ım! Bize ilim,irfan rızkı ver. İlim, irfan öğrenmede ihlas nasip et! Âmin."

Kaynak

Nefehât-ül-Üns; s.67
Tabakât-üs-Sûfiyye; s.98
Tabakât-ül-Kübrâ; c.1, s.96
Risâle-i Kuşeyrî; s.39
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.3, s.77

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.