Haberin Kapısı

Medrese Öncesi Eğitim ve Öğretim Kurumları

EĞİTİM

İslam dünyasında, henüz küttab ve medrese gibi müstakil eğitim kurumlarının ortaya çıkmadıkları bir dönemde, eğitimin yapıldığı yerler ilk hicri asırdan itibaren camilerde okunmaya başlamıştır

İslam dünyasında, medreselerden öncede eğitim-öğretim faaliyetlerinin olduğu bilinmektedir. Fakat bu faaliyetler, belli ve özel yerlerde değildi. Medreselerden önce eğitimin yapıldığı yerleri incelersek;

Cami:

Henüz küttab ve medrese gibi müstakil eğitim kurumlarının ortaya çıkmadıkları bir dönemde, kullanılmaya en elverişli ve hazır yerler olarak görülmüşlerdi (Unan, 2006). Arapça isminden de anlaşılacağı gibi cami, halkı toplayan veya halkın toplantı yeri anlamına gelmektedir. Bu yüzden sosyal müesseselerimizin başında gelen camiler hem ibadet yeri, hem de cemaatin toplu bulunması nedeni ile memleket, muhit ve mahalleye ait işlerin görüşülüp karara bağlandığı yerdi. Günümüzde de camiler, ibadet yeri olma özelliğinin yanı sıra, insanların iman, ibadet, ahlak gibi dini konularda eğitildiği örgün eğitim kurumları olarak hizmet vermeye devam etmektedirler. İslam'ın ilk devirlerinden itibaren mescitlerde ders halkaları teşekkül etmeye başlamış ve bu gelenek günümüze kadar gelmiştir. Hatta bu anlamda, İslami dönemdeki ilk eğitim müessesesidir denilebilir. Müslümanların fethettikleri yerlerde gerek ibadet merkezi olarak, gerekse eğitim kurumu olarak büyük bir hizmet ifa etmiştir. Caminin ilk şekli, Araplarda ortaya çıkmıştır. Diğer Müslüman milletler, o şekli memleketlerindeki yerli mimari yapı ve iklim durumuna göre değiştirmişlerdir. Gerek Hz. Peygamber'i dinleyenler, işittikleri hadiseleri üç defa tekrar ederek ezber yaparlardı. Bu toplantılarda ilmin önemi üzerinde de durulurdu. Kuruluşundan itibaren, camilerde Kur'an ilimleri, dil, Hadis, Fıkıh ve usulü, Kelam, mezhepler bilgisi gibi dini ilimler daha ilk hicri asırdan itibaren camilerde okunmaya başlamıştır. (Yıldız, 1988).

Küttab:

Bir tür Sıbyan mektebi demek olan küttablar, İslamiyet'in doğuşundan önce de vardı. Araplarda çok az kimse yazı yazmayı biliyordu. Nitekim İslamiyet'in doğuşunda Kureyş'ten okuma yazma bilenlerin sayısının on yedi rakamında kalması bunu göstermektedir. İlk zamanlarda Kur'an ve dini bilgiler çocuklara, Ali b. Ebu Talib ve Abdullah b. Abbas'ın yaptıkları gibi halkalara katılmaları suretiyle verilmiştir. Bunlar da yazıdan çok ezber usulü ile yapılmıştır. İslamiyet ile okuma yazma teşvik edilmiş ve Gayri Müslimlerden istifade edilmiştir. Kur'an-ı öğrenmiş olan çocuklar, kısmen gramer, aritmetik, şiir öğrenmek suretiyle ilkokul dersleri sona eriyordu (Yıldız, 1988).

Tunay KARAKÖK

BARTIN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ DERGİSİ

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.