Oruç, Allah rızası için niyetlenip güneşin doğduğu yerin ağarmasından güneşin batmasına kadar yeme, içme ve benzeri bir takım bedeni arzulardan uzak durmak anlamına gelir. Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de orucu bize farz kılmıştır.
Oruçla ilgili olarak Hz. Peygamber de şöyle buyurmaktadır: ‘’Ramazan ayı geldiğinde cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar da bağlanır.’’ Ramazan ayında şeytanlar bağlandığı için insanların hareketlerinde bir yumuşama görülür. İnsanların hareketlerine şeytanlar karışmadığı için herkes birbirine karşı daha iyi davranır, sinirlenmezler. Birbirlerinin kalplerini kırmamaya daha çok özen gösterirler. Ancak insanın içinde hem iyiyi hem de kötüyü söyleyen bir ses her zaman bulunduğundan, içimizdeki o kötü sözlerle de mücadeleyi hiç bırakmamalıyız.
Ramazan ayı, Kur’an’ın indirildiği Kadir Gecesi’nin içinde bulunduğu en faziletli aydır.
Şimdi hep birlikte oruç ile ilgili bazı kavramları öğrenelim sevgili arkadaşlar!
İmsak, orucun başladığı vakte denir.
Sahur, oruç tutmak için gece kalkıp yemek yenmesine denir.
İftar, güneşin batışıyla orucu açmaya denir.
Orucun Hikmet ve Faydaları
Orucun İnsan Sağlığına Büyük Bir Faydası Vardır
Oruç, vücudumuzda depo edilen ve her türlü hastalığa ortam hazırlayan fazla yağları
Harcamamızı ve bunların vücudumuza yararlı hale gelmesini sağlar. Oruçlu iken midemiz ve sindirim organlarımız dinlenir. Orucun sayılamayacak kadar faydası vardır. Konuyla ilgili Peygamber Efendimiz: “Oruç tutunuz, sıhhat bulunuz”(Keşfül Hafa, 2.cilt) buyurmuştur.
Oruç, Rabbimize Şükrümüzü Artırır
Allah’ın bize ihsan ettiği nimetlerin kıymetini aç ve susuz kalınca daha iyi anlarız. Allah’a şükrümüzü daha güzel biçimde yerine getiririz. Nasıl ki bize bir bardak su veren insana bile içimizde bir teşekkür hissi oluşuyorsa, aynı şekilde Allah’a karşı da bir teşekkür hissi içinde olmalıyız. Çünkü O bize, hiçbir karşılık beklemeden bir sürü nimet vermiştir. Sağlıklı bir şekilde yürüyebilmek, gözümüzün görmesi, müslüman ve barış içinde bir ülkede yaşıyor olmak ve daha sayamayacağımız bir sürü nimet... Düşünsenize bir gözünüzün sağlıklı olmasını ne kadar paraya satabilirdiniz? Üzerimizdeki bu baha biçilmez nimetler için Rabbimize şükretmeliyiz ki O’na karşı nankörlük içinde olmayalım.
Oruç, Sabırlı Olmayı Öğretir
herhangi bir işi yaparken karşılaştığımız zorluklar karşısında direnebilmek, vazgeçmemektir. Sabırlı insan bir yandan direnirken bir yandan da kendini kaybetmeden müslümanca tavrını sürdürür.
Oruç, insana sabırlı olmayı öğretir. Birçok işte başarının anahtarı sabırdır. Oruç tutarken hiçbir baskı altında olmadan kendi yiyecek ve içeceklerimize dahi el sürmeyiz. Bu sayede sabır duygumuz iyice gelişir, kötü duygu ve düşüncelerden sıyrılıp iyiliklere, güzelliklere yelken açarız.
Bazen bir anlık sabırsızlığın acıları ömür boyu çekilir. Atalarımız bu konuya dikkat çekmek için, “Öfke gelir göz kararır, öfke geçer yüz kızarır.” demişlerdir. Gerçek kahramanlık öfke anında sabredebilmektir. Kur’an-ı Kerim’de: “Yalnız sabredenlere mükâfatları hesapsız olarak ödenir.”(Zumer suresi,10.ayet) buyrularak sabırlı olmanın önemi ve sabırlı kimselerin alacağı mükâfatlar vurgulanmıştır. İşte oruç bize bu sabrı kazandırır.
Oruçlu Bir Müslümanın Davranışları Nasıl Olmalıdır?
Oruç, sadece yemeyi, içmeyi ve bir kısım dünyevi lezzetleri terk etmek değildir. Her türlü kötülükten, günahtan uzak durabilmektir.
Midemiz yemek ve içmekten nasıl uzak kalıyorsa; dilimiz yalandan, gıybet ve dedikodudan; ellerimiz haram ve kötü işlerden; kulaklarımız günah olanı dinlemekten ayağımız günahlara yürümekten; kalbimiz ve kafamız kötü düşünme ve niyetlerden uzak olmalıdır.
Öyleyse oruçlu iken evindeki helal lezzetlere bile dokunmayan mümin, eğer orucu ihlas ve şuurla tutuyorsa haramlara, günahlara elbette girmez.
Peygamber Efendimiz (sav)’in buyurduğu gibi ‘’Mümin o kimsedir ki, kendisine bakılınca Allah akla gelir.’’ (Müsned). Oruç tutan insan, bu hadiste özellikleri verilen mümin gibi olmaya gayret göstermelidir.