Tarih: 13 Mayıs 1996. Ege Denizi’nin kenarında bir ilçemizde “2000’li Yıllara Girerken İslâmi Gelişmeler” isimli konferansımı verdim.
Bahar gelmiş, çiçekler açmış, böcekler uçmuş.
Her mevsimin meyvesi, sebzesi olduğu gibi her mevsimin değil her gecenin ve gündüzün kendine özel ruh hali vardır.
O gün konferansımı kendim de beğendim.
O şehirde ayrı ayrı kurulmuş 14 sivil toplum kuruluşunun ortak davetlisiyim.
Konferanstan sonra dernek, vakıf ve sendika başkanları ile kalacağım otelin lobisinde sohbet ederken daha önceleri tanıştığım ve tanıştıktan sonra Cuma namazlarını kılmaya başlayan o bölgede çok tanınan bir doktor, “Sayın hocam, uyuşturucunun önlenmesi için ilk okuldan üniversite son sınıfa kadar bütün öğrencilerin bilinçlendirilmesi şart. Dini eğitim bu işin önünü alamaz. Siz buna bağladınız” dedi.
-Sen doktorsun, sana göre şarap, rakı, viski, uyuşturucu mudur?
-Evet uyuşturucudur.
-Sen, Türkiye üniversitelerinden en bilinçli yüz profesör seç ve onlara soralım, ‘Uyuşturucu kullanır mısınız?’ diyelim.
Doktor, “Ben kaybederim” dedi.
“Bir de bu şehirden İzmir’e kadar hangi köy ve şehirde minare görmüşsen o caminin imamına soralım, yüzde yüz uyuşturucu kullanmazlar. Sana göre bunların çoğunluğu imam-hatip mezunu oldukları için bilinçli de sayılmazlar.
Ama uyuşturucu kullanmıyorlar” demiştim.
Bu konuyu daha önce yazmıştım.
Televizyonlarda akşam haberlerinde magazin haberlerin de veriliyor.
Türkiye’nin ünlülerinden filan eşinden ayrıldı. Bayan bunu dedi, bay şunu dedi gibi laflar havada uçuşuyor.
Nikâh kıymadan ayrılanlar, nikâhtan hemen sonra ayrılanlar.
Ayrılmadıkları halde ayrı yaşayanlar, başkalarının koynunda sabahlayanlar …lar, …lar …lar.
Yazık, erkeğe de yazık, kadına da yazık.
Dövene de yazık, dövülene de yazık.
Basında, yayında, politikada, sanatta, üniversitede öne geçmiş, ün yapmış, şöhretin zirvesine çıkmış insanlardan bin tanesinin aile hayatıyla bin imamımızın aile hayatı kıyaslansa imamlarımız her yönüyle kazanırlar.
İmamlarımızdan olumsuz işler yapan olur mu? Eh insandır olur.
Asıl olan bütün birimlerin hiç birinde olumsuzluk olmamasıdır ama ölçü oranlardadır.
Yani imamlarımızda olumsuz olaylar en aza iner.
İmamlar, toplumun en temiz insanlarıdırlar.
Müslümanlar arasından beş vakit namazını kılmayan yüz insanı veya gayr-i müslimlerden yüz insanı seçiniz.
İmamlardan seçmeye gerek yok, hemen bulunduğunuz yerden başlayarak yüz caminin yüz imamını alınız ve bunları dünyanın en seçkin laboratuarlarında incelemeye alınız.
İmamlar kazanır.
Hatta biraz daha ileri gidelim, Müslüman olmayan herhangi bir millettin kozmetik reklâmları için podyuma çıkanlarından yüz kişi seçsinler, yine de imamlarımız temizlikte birinciliği alırlar.
Çünkü Müslümanların her cinsel ilişkiden sonra banyo yapmaları farzdır.
Beş vakit namazını kılan her Müslüman, sabahleyin üç defa ellerini dirseklerine kadar yıkar, üç defa yüzünü ve ayaklarını yıkarken başını siler, burnunu ve ağzını su ile temizler, kulaklarını da silerek abdestini alır.
Makyajına en dikkatli bir insan, günde birkaç defa makyajını tazelese de, doktorlarımızın ifadesine göre vücudumuzdan her an milyonlarca hücre ölürmüş ve onlar makyajın altında kalırlarmış.
İmamlar ve beş vakit namaz kılan Müslümanlar, üç defa yıkarken suyun akmasına da dikkat ederler. Yani ölü hücrelerimiz de suyla beraber tenimizi terk ederler.
Ben de dâhil bütün imamlarımız bir günde hayatın her yerinde yaşaması gereken İslam’ın farz, vacip ve sünnetlerinden yalnız namaz ve abdesti görüntüde yerine getirdiğimiz halde diğerlerini terk ederek, örnek bir Müslüman olamamanın kirini üzerimizde taşımaktayız. Allah yardımcımız olsun.