Haberin Kapısı
2016-07-15 00:19:00

İlim (ilmihal) Öğrenmek Niçin Farzdır? (*)

Erkan Arslan

15 Temmuz 2016, 00:19

De ki: 'Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Şüphesiz, temiz akıl sahipleri öğüt alıp-düşünürler.' (Zümer:9)

Allah Rasulü'nün (sav) "İlim talep etmek, her müslüman üzerine farzdır" [1] ve "İlmi Çin'de bile olsa talep edin" hadislerini izah etmek istiyoruz. İlim talep etmek yani onu öğrenmek için ardına düşmek, her müslüman üzerine farz kılınmış bir görevdir. Ebu Muhammed Sehl (ra) şöyle demiştir: Allah Resulü (sav) bu 'İlim' ile ilm-i hali yani kulun yerleştirildiği makamından kaynaklanan halini bilmesini murad etmiştir

Ariflerden bir zat şunu söylemiştir: Hadiste kasdedilen, Marifet ilminin talep edilmesi ve kulun yaşadığı an ile, gününün her anında yapması gerekenleri yapmasıdır. Şam ulemasından bir zat da şöyle demiştir; Allah Resulü'nün (sav) kasdettiği, İhlas ilmi ile nefsin afet ve vesveselerinin, ayrıca şeytanın hile ve tuzaklarının bilinmesidir. Kulun, amelleri salih kılacak şeylerle, onları ifsad edecek afetleri bilmesi ona farz kılınmıştır. Bunun sebebi de amellerde İhlasın farz kılınmış olmasıdır. Bir de şeytanın düşmanlığını bilmesi ve bu bilgiye dayanarak ona düşman olması da gerekmektedir.

Basra ulemasından bir zat ise şöyle demiştir: Allah Resulü'nün (sav) kasdettiği, kalp ilmi ve havatırın(kalbe gelen müsbet ve menfi düşünceler) marifeti ile bunların tefrikınin öğreniİmesinin farziyetidir. Çünkü bunlar, Allah Teala'nın kullarına gönderdiği elçileri mesabesindedir. Bunların yanısıra şeytanın ve nefsin vesveselerini de bilmesi icab eder. Kul bunları bildiği zaman, Allah Teala'dan gelen emir ve davetlere uyarken yine O'ndan imtihan ve sınama maksadıyla gelen afetlere karşı da dikkatli olur. Bunları bilmesi, onları reddetmek için nefsiyle cihad etmesini gerektirir. Çünkü bunlar, niyetin başını, niyet de amellerin temelini oluşturur.

Fiiller, niyetlerden doğarken ameller de sevap bakımından onların derecesine göre katlanır. Kul, şeytanın sesiyle meleğin sesini, ruhun hatırıyla nefsin vesvesesini ve yakin ilmiyle aklın müessirlerini tefrik etme ihtiyacındadır. Böylelikle hükümleri de temyiz etme gücüne ulaşacaktır. Bu görüşü savunanlara göre, ilmin bu boyutunu öğrenmek her müslüman üstüne farzdır.

Şam abidlerine göre ise Allah Resulü (sav) bu ilim ile, helal ilminin farz oluşunu murad etmiştir. Çünkü Allah Teala bunu emretmiş, müslümanlar da haram yiyen kimsenin fasık oluşu hususunda icma etmişlerdir. Bu babda açıklayıcı bir hadis de mevcut olup şöyledir: "Helali aramak farizadan sonraki farizadır". Marifet ehlinden olup bu taifenin arasında bulunan biri de şöyle demiştir: İlm-i batın'ı talep etmek, ehli üzerine farizadır.

Selef-i Salih'den bir zat şöyle demiştir: Bu ilim ile kasdedilen, Tevhid ilmi hakkında cahil kalınmaması , gerekeni, emir ve nehiylerin asıllarını ve helal ile haram arasındaki farkları bilmektir. Çünkü diğer ilimlerin bundan öte bir gayeleri yoktur.

Küfe ulemasından bir topluluk ise, bu 'ilim' ile murad edilenlerin; alışveriş, nikah ve boşanma ilimleri olduğunu söylemiştir. Onlara göre, bu işlere giren her kul bunların ilimlerini de öğrenmek mecburiyetindedir. Bunu da Ömer b. Hattab'ın (ra) şu sözüne dayandırmışlardır: Bizim pazarımızda ancak fıkıh sahibi olanlar ticaret yapabilir. Aksi takdirde isteyerek veya istemeyerek faiz yer.

Bize göre "İlim talep etmek farzdır" hadisinin hakiki manası hakkında aslolan şudur: Müslüman, İslam'ın üzerine bina edildiği beş esasın ilmini talep etmelidir. Çünkü bunlar, müslümanın yerine getirmesi gereken farzları teşkil etmektedir. Öte yandan bunların ilmine sahip olmaksızın amelde bulunmak da sıhhatli olmaz. Amelin başı, onun ilmine sahip olmaktır. Şu halde amelin farz kılınmasının icabı olarak onun ilmi de farz olmaktadır. Müslümanlar üzerinde bu beş esastan başka farz olmadığına göre, sadece bu beş esasla ilgili ilimleri talep etmek farz olur. Çünkü bu, farzın farzıdır. Tevhid ilmi de buna dahildir. Zira bu beş esasın başında 'La ilahe illallah' şehadeti gelmektedir. Bu şehadet, Allah Teala'nın zatına bitişik olan sıfatlarının isbatı, O'ndan ayrı olan sıfatların da reddi ile olur. Bütün bunlar da 'La ilahe illallah' şehadetinin ilmine dahil olan hususlardır.

İhlas ilmine gelince, o da İslam'ın sıhhati bakımından lüzumlu bir ilimdir. Çünkü bir kişinin müslüman olabilmesi, amelinin yalnız Allah Teala'ya halis ve muhlis kılınmasına bağlıdır. Bunu da Allah Resulü'nün (sav) şu buyruğundan anlamaktayız: "Üç şey vardır ki müslümanın kalbi bunlar üzereyken şaşmaz: Amelin Allah Teala'ya halis kılınması...[2] Görüldüğü gibi Allah Resulü (sav) İhlas ile başlamış ve onu müslüman olmanın sıhhatinin şartı olarak beyan etmiştir.

Tefsirini zikrettiğimiz hadisteki ilim ile ilgilili esaslardan biri de bu ilmin, ümmetin icması ile zaten malum olan ilimlerden biri olmasının caiz olmayışıdır. Mesela Allah Resulü (sav) bununla tıp, astroloji, nahiv, şiir veya megâzi yani tarih ilimlerini murad etmemiştir. Bunların ilim olarak isimlendirilmesi, aslen malum ve bilinebilir olmalarından ve bunlara sahip olan kimselerin de o ilimlerin alimleri olarak tanınmalarından dolayıdır.(Müellifin yukarıda zikrettiği branşlar ve benzerlerine; bilim dalları ve ehlinede bilim adamı demek daha bugün için daha uygun olur)

Müslümanlar üzerine farz kılınan da, sadece bu esaslarla ilgili bilgilerin öğrenilmesidir. Bunu Allah Rasulü'nün (sav) bir bedevi ile arasında geçen şu hadisede de görmekteyiz. Bedevi O'na şöyle demişti: "Bana, Allah Teala'nın üzerime farz kıldıklarını bildir. Allah Rasulü de (sav) ona, kelime-i şehadeti, beş vakit namazı, zekatı, ramazan orucunu ve Kabe'yi haccetmeyi bildirdi. Bunun üzerine bedevi: bunlar dışında üzerime düşen başka birşey var mı? diye sordu. Allah Rasulü de (sav): Hayır, sadece gönüllü olarak yapacakların, dedi. Bunun üzerine adam şöyle dedi: Allah'a yemin ederim ki, bunlar üstüne ne bir şey ekler, ne de bunlardan bir şey eksiltirim. Allah Resulü (sav) bu kişi hakkında şöyle buyurdu: Eğer doğru söylemişse kurtuluşa erecek ve cennete girecektir".[3]

Bu beş esası bilmek, bilinen şeylerin farz oluşu sebebiyle farz kılınmıştır. Çünkü ilim olmaksızın amel olamaz. Allah Teala da bu meyanda şöyle buyurmuştur: "Ancak bildikleri halde hakka şahitlik edenler hariç". (Zuhruf:86

İslam'ın üzerine bina edildiği bu beş temeli bilmek, bunların farziyetinden dolayı her müslüman üzerine farz kılınmıştır.Mürsel bir hadiste şöyle bir hadise nakledilmiştir: "Allah Rasulü (sav) bir adamın etrafına toplanmış bir kalabalığa rastladı. Çevredekilere 'bu nedir?' diye sorunca 'herşeyi çok iyi bilen bir adam' dediler. O da 'neyi?' diye sordu. Bunun üzerine 'şiir, neseb ve araplar'ın önemli tarih vakalarını' dediler. Bunun üzerine Allah Rasulü (sav) şöyle buyurdu: Bu, bilinmemesinin zararı olmayan bir ilimdir". Bu hadisin başka bir lafzında ise şu ibare geçmektedir: 'Bu, faydasız bir ilim, zararsız bir cehalettir"

İnşallah konumuza devam edeceğiz.Selam ve dua ile.Allah’a emanet olun


İbni Mâce, Mukaddime/17

İbni Mâce, Mukaddime/18 Menasik/76; Dârimî, Mukaddime/24; İbni Hanbel, III/225 IV/80, 82 V/183

Buhârî, İman/34 İlim/6; Müslim, İman/8, 15; Ebu Davûd, Salat/1; Nesa'î, Salat/4 Sı-yam/1 İman/23; Dârimî, Vudu'/l; Muvatta', Sefer/94; İbni Hanbel, 1/250, 264, 343

(*) Bu yazımız Ebû Tâlib el- Mekkî’(r.a.) nin “Kût-ül Kulûb”isimli eserinden kısaltılarak ve açıklamalar eklenerek istifadenize sunulmuştur

 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.