Haberin Kapısı
2017-09-16 00:26:28

Yeni Öğretim Yılı Başlarken

Erkan Arslan

16 Eylül 2017, 00:26

2017-2018 eğitim - öğretim yılının başlamak üzere olduğu şu günlerde bakışlarımızı İslam dünyası üzerine çevirdiğimizde, mealesef kan, gözyaşı, gaflet ve hıyanetten başka bir şey göremiyoruz. Birbirini İslam adına boğazlayan sözde Müslüman guruplar türedi. Zevk ve sefahate dalmış Müslüman devletler bir vurdumduymazlık içerisindeler. Artık günlük hayatımıza medya, moda, müzik, futbol, dizi filmler, tüketim çılgınlığı yön veriyor. Sadece dünyevi payeleri kazanmaya ma’tuf, öğrencileri robotlaştıran eğitim sistemi gözümüzün nuru olan evlatlarımızı bizden, bizi biz yapan manevi kriterlerimizden uzaklaştırdı veya uzaklaştırmak üzere. Ya farkında değiliz veya farkına vardığımızda iş işten çoktan geçmiş oluyor.

Nasıl oldu da biz bu hale geldik, cep telefonu almadığı için babasını darp eden çocuklar, kocası yeni koltuk takımı veya yeni moda elbise almadığı için mahkemelerde boşanma davası açan, hayatını süs ve gösterişe adamış kadınlar, kafelerde kızlı erkekli oturup birbirlerine “kanki” diye hitap eden, alkol ve uyuşturucu batağına doğru çağdaş adımlarla giden öğrencilerimiz, hepsi bu milletin evlatları.

Zikrettiğimiz içimizi yakan bu üzücü durumları tetkik ettiğimizde önümüze çıkan en büyük problem “yanlış eğitim”dir. Ebeveyn, çocuk, öğrenci, öğretmen hülasa her insan doğru ve güzel eğitime muhtaçtır.

Bir ara ortaokulda derse girmiştim. İlk dersimde sınıfta erkek çocuğuna “büyüyünce ne olacaksın “ dediğimde, öğrenci “futbolcu olacağım hocam” cevabını verdi. “Niçin, öğretmen doktor hâkim olmak istemiyor musun” sorduğumda “hocam futbolcu 20 milyon dolar transfer parası alıyor, öğretmen olarak sen ne kadar alıyorsun? “ cevabını verdiğini hiç unutmam.

Kısaca şunu bir kere daha tekrar edelim ki “tehlikenin farkında değiliz” Sadece öğrenci değil anne babaları kaybediyoruz, insanımızı, toplumumuzun bütün fertlerini kaybediyoruz, yani en değerli varlığımız olan benliklerimizi kaybediyoruz.

“Sebepler nelerdir, tedbirler çareler nelerdir” ? diye sorarsak karşımıza yanlış (çakma) değerler ile, empoze edilmiş sistemlerle dikte edilmeye çalışılan ucube bir eğitim sistemi çıkmaktadır.

İnsan iki unsurdur. Maddi cephesi ve manevi yani ruhi cephesi. Sanki kuşun iki kanadı gibidir insanın bu yönü. Bir kanadını kırsan, kessen tek kanadı ile kuş uçabilir mi? Yakın tarihimizde maalesef bu kuş tek kanadı ile uçurulmaya çalışıldı. Sonuç ortada, fazla söze gerek yok.

Bizi biz yapan değerlerle buluşalım, tanışalım, Kur’an ı Kerim ve Hz. Peygamber ( s.a.v) doğrultusunda yolumuzu aydınlatan örnek şahsiyetlere kulak verelim, gönlümüzü açalım bakalım bizlere neler söylüyorlar.

Birkaç fasıl sürecek bu yazıda Kur’an ve Sünnet rehberliğinde ilk olarak öğrencilere, sonra öğretmenlere ve ebeveynlere altın değerinde nasihatleri derleyeceğiz inşallah. Kaynak olarak Kur’an ve Hadislerden sonra İslam’ın yüz akı İmam-ı Gazali’nin” Eyyühel Veled ( EY OĞUL) “(1) risalesini ve yeri geldikçe diğer İslam Ulemasının eserlerini özetlerle ve yorumlarla arz etmeye çalışacağım.


Aziz ve sevgili evlâdım! Allahu Teâlâ ömrünü ibadet ve itaat üzerinde uzun etsin ve seni sevdiklerinin ayırmasın.
Gerçek nasihat; peygamberlik nurunun, kaynağı Hz. Peygamber'e (s.a.v) ait olan ve ondan alınıp yazılanlardır. Eğer onlardan nasiplendiysen benim nasihatlerime ne ihtiyacın var! Şayet onlardan bir şey elde edemediysen bana söyle, bu kadar sene neyi tahsil ettin?

EY OĞUL!
Resûlullah Efendimizin (s.a.v) ümmetine yaptığı nasihatlerden birisi şudur:
"Allahu Teâlâ'nın kulundan yüz çevirmesinin alâmeti; onun kendisini ilgilendirmeyen boş şeylerle meşgul olmasıdır."
Eğer bir insanın ömrünün bir saati, yaratılma gayesi olan Hakk'ın rızâsının dışında geçerse, o kimse bu saati için uzun süre hasret ve pişmanlık çekecektir. Bir hâdis-i şerifte şöyle buyurulmuştur:
"Kırk yaşını geçtiği hâlde, iyilikleri kötülüklerine galip gelmeyen kimse, cehenneme hazırlansın."
İlim ehline nasihat olarak bu yeter!

1.Nasihat : Senin dünyana ve Ahiretine fayda vermiyen boş işleri bırak. Vaktin en değerli hazinendir, çöpe atma. Vaktini faydalı işlerle geçirmen Allah (c.c.) tarafından sevildiğinin de alametidir.”min hüsni l İslami l mer’i terkühü mâlâ ya’nîhi” “Kendisini ilgilendirmeyen boş şeyleri terketmesi kişinin dininin güzelliğindendir” Hadis- i Şerifi bu konuya işaret etmektedir.


EY OĞUL!
Nice geceler okuduğun ilimleri tekrar etmek, kitaplarını mütalaa etmek için uykusuz kaldın; uykuyu kendine haram ettin. Seni buna sevk edenin ne olduğunu bilmiyorum. Şayet bundan maksadın dünyalık kazanmak, onun metaından bir şeyler koparmak, makam ve mevkilerinden elde etmek, emsallerin ve akranların arasında üstünlük taslamak ise, vay haline! Yazık sana!
Eğer bununla maksadın, Hz. Peygamber'in (s.a.v) getirdiği dini yaşatmak, ahlâkını düzeltmek, kötülüğü emreden nefsini yenmek ise, müjdeler olsun sana!

2. nasihat: Bir işe niyetlendiğinde yapacağını Allah (c.c.) için yap, zarar etmezsin.”El- a’mâlü bi-n niyât, Ameller niyetlere göredir” hadis i şerifi buna işarettir.

EY OĞUL!
Nasihat kolaydır; zor olan onu kabullenip yapmaktır. Çünkü nasihat, nefsin kötü zevklerine uyarak onlardan tat alanlar için acıdır. Zira yasak edilen haram işler, onların kalpleri için sevimli olmuştur. Bu durum, özellikle nefis üstünlüğü ve dünyalık elde etmek için çabalayan ilim talebelerinde sık görülür. Onlar, amelsiz ilmin kurtuluşlarına yeteceğini, amele ihtiyaç duyurmayacağını zannederler. Bu düşünce filozofların inancı olup yanlıştır. Hayret doğrusu! Onlar, kişi ilmi ile amel etmeyince onun aleyhinde delil olacağını bilmiyorlar mı? Resûlullah Efendimiz (s.a.v) bu konuda şöyle buyurmuşlardır:


"Kıyamet gününde azabı en şiddetli olan kimse, Allahu Teâlâ'nın kendisini ilmiyle faydalandırmadığı (ilmiyle amel etmeyen) âlimdir."
Anlatıldığına göre, Cüneyd'i-Bağdâdî (rah), vefatından sonra bazı salihler tarafından rüyada görüldü. Kendisine: "Ey Ebu'l-Kasım! Berzah aleminden ne haberler var (durumun nasıldır)?" diye soruldu. Cüneyd:
"O faydasız ibare ve konuşmalar yok olup gitti; yaldızlı sözlerden bir eser kalmadı. Burada faydasını gördüğümüz ancak, gece yarısı . kalkıp Allah için kıldığımız birkaç rekatlık namazdır" diye cevap verdi.

3.nasihat : Sen ilim tahsil eden bir öğrenci olarak; ilmini amelsiz bırakma!, amelini de ihlasla perçinle,süsleki boşuna yorulmayasın. Şu hadis i şerif bu konuya işaret etmektedir.

“Heleken-nâsü illel âlimûn ve helkel âlimune illel-âmilun ve helekel âmilune illel muhlısûne vel muhlisune ala hatarın azîm. İnsanlar helak oldu alimler müstesna, alimler de helak oldu ilmiyle amel edenler müstesna, ilmiyle amel edenler de helak oldu ihlas sahipleri müstesna, ihlas sahipleri de büyük tehlike üzerindedir,(ihlas üzere kaldıkları müddetçe Allah’ın koruması altındadırlar).”

Konumuza bir sonraki yazımızda devam edeceğiz inşallah. Selam ve dua ile. Allah’a emanet olun

----------------------------------------

1: Huccetü'l-islâm Ebû Hâmid Muhammed b. Muhammed el-Gazâlî'nin (rah) talebelerinden biri, hocasına bir mektup yazdı. Bu mektupta hocasına bazı meseleler sordu, nasihat ve dua isteyerek şöyle dedi:
"Her ne kadar hocamın yazmış olduğu İhyâu Ulûmi'd-dîn ve diğer eserleri sorularımı cevaplandırıyorsa da gayem; hocamın bana yazacağı birkaç sayfayı yanımda taşımak ve Allahu Teâla'nın izniyle hayatım boyunca onda olanlarla amel etmektir. Bu sebeple, zât-ı âlinizden, bu ihtiyacımı giderecek bir risale yazmanızı istirham ederim!"
İşte bunun üzerine İmam-ı Gazâlî (rah), talebesinin mektubuna cevap olarak bu risaleyi yazmıştır.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.