Haberin Kapısı

Çocuk yalana başvuruyorsa, altında yatan pek çok sebep vardır

KADIN AİLE

Çocukların üç farklı dünyası var. Yalan, insan fıtratının değil; korkunun, kaygının ürünüdür. İnsanın özünde yalan söylemek yoktur. 7 yaşından sonraki dönemde bir çocuk yalana başvuruyorsa, altında yatan pek çok sebep vardır. Bütün sorularınızın cevabını Pedagog Dr. Adem Güneş açıklıyor

İnsanda üç farklı dünyası vardır: (1) Rüya dünyası, (2) Hayal dünyası, (3) Gerçek dünya. Sağlıklı bir yetişkinde, bu üç dünya birbirinden net ve kesin çizgilerle ayrılmıştır. Hiçbir yetişkin hayal kurduğu bir şeyi, gerçekmiş gibi anlatmaz. Oysa ilk 7 yaş dönemindeki çocuklar bu üç dünyayı birbirinden ayırt edemez. Onlar için rüya ile gerçek arasında bir fark yoktur. Ya da hayal dünyası, tıpkı gerçek dünya gibidir.

Çocuk, oyun esnasında, bebeğinin saçını tararken, oyuncak arabası ile oynarken, birçok hayal kurar ve kurduğu hayallere gerçekmiş gibi kendisi de inanır. Bu, çocuğun sağlıklı bir süreç içinde geliştiğinin işaretidir. Fakat yedi yaşından sonra çocuk gerçek olmayan şeyler söylüyorsa, işte o zaman tehlike çanları çalıyor demektir.

7 Yaşından Önce Söylenenler Yalan mı?

Henüz yedi yaş dönemine gelmemiş, olaylara soyut boyutta bakan bir çocuğun yalan söylemesi ki aslında söyledikleri yalan değil, başka dünyaya ait gözlemlerini aktarması gayet normaldir. Yapılması gereken en önemli şey, çocuğun anlattıklarını ‘sessizce’ ve ‘can kulağı ile dinlemek’tir.

Halbuki birçok anne-baba, çocuklarının kendi kendilerine konuşmasının sakıncalı olabileceğini zannederek, çocuklarını susturmaya çalışır. Anlattıklarının yalan olduğunu düşünerek, “Bizim oğlan/kız çok yalancı oldu” diye endişeye kapılır.

Çocuğun ufuk dünyasındaki gelişimini, “Söyle bakim; neden yalan söylüyorsun?” gibi sözlerle kırmak yerine, abartarak dile getirdiklerine ‘gülmeden’ ve ‘hafife almadan’ kulak vermek yeterli olur.

Çünkü oyun ve hayal dünyası olmadan çocuk, çocuk değildir ve kendini geliştiremez!

Çocukları Yalan Söylemeye Sevk Eden Nedir?

Yalan, insan fıtratının değil; korkunun, kaygının ürünüdür. İnsanın özünde yalan söylemek yoktur. Buna göre hiçbir çocuğun yalan söylemeyeceğini varsayabiliriz. Bir psikolog yetişkine baktığında, yetişkinin yalan söylüyor olmasını kişilik bozukluğu olarak algılayabilir. Ancak pedagojik olarak bakıldığında; ergenlik öncesinde yalan söylemek zorunda bırakılan çocuk kendini yetişkin baskısından korumaya çalışan, onurlu bir çocuktur. Ve (7 yaşından sonraki dönemde) bir çocuk yalana başvuruyorsa, altında yatan pek çok sebep vardır:

• Çocuğun benliği üzerinde birtakım baskılar varsa, çocuk yalan söyler.

• Kişiliğine bir saldırı olduğunu düşünen çocuk, yalan söyler.

• Duygularının tahrip edileceğinden endişe eden çocuk, yalan söyler.

• Hesap verilmesi lazım gelen bir şey olduğunu hisseden çocukta kaygı oluşur. Bu kaygı, çocuğu yalana götürür.

• Çocuk çoğu defa, sevgiyi kaybedecek olma ihtimaline karşı yalan söyler.

• “Aslan oğlum/kızım sınavda en yükseğini alır” tarzındaki suni ve negatif tetiklemelerle motive edilen çocuk, ailesinin gözündeki değerini düşürmemek adına, başarısızlıklarını gizlemek için yalan söyler.

• Çocuk, babasının kaşlarını çattırmamak, kendisini terslettirmemek ve anne-babasını mutsuz etmemek için yalan söylemeye yönelir.

• Üstüne gidilen, “Hani, nerede, bulurum yalanım” denilerek, yalanı deşelenen çocuk, zarara uğramamak için yalan söyler.

• Psikolojik ve fiziksel şiddet gören, ceza alan çocuk yalan söyler.

• Çocuk gerektiğinden fazla ilgi ve alâka altında ise; anne-baba çocuğunun gözüne bakarak her şeyi ona göre ayarlamaya çalışıyor ve çocuğa yaşama hakkı vermiyorsa, sevgi ve şefkatte neredeyse tapınacak vaziyete geldiyse, o çocuk da yalan söyler...

Yalan Nasıl Alışkanlığa Dönüşür?

Anne-baba çocuğunun yalanını yakalar, “Neden yalan söylüyorsun?” diye ceza verirse, çocuk, bir dahaki sefere yakalanmamak için ‘daha akıllı yalan söylemek’ zorunda hisseder kendisini ve plan yapar, kurnazca yalanlara başvurmak için fırsat kollar. Yani, yalanı yakalanmak üzere peşinden gidilen çocuk, yalan söylemekte ustalık kazanır.

Zaten çocuk yalanın ne kadar çok işe yaradığını bir kere keşfederse, o takdirde yalandan vazgeçmesi çok zor olur. Yalan öyle bir girdaptır ki, o girdabın içerisine girildiği zaman bir daha çıkılması çok zordur. Çünkü yalan ile birçok konunun çözüldüğü hissine kapılırsa çocuk, yalan artık onun gelecek yaşantısında bir ihtiyaç halini alabilir. Ve böylesi bir konumdaki çocuk, çok defa yalana öyle alışır ki, söylediği yalana bazen unutarak kendi bile inanır.

Anne-Babalar Ne Yapmalı?

Yalan söyleyen çocuğun bizzat kendisine ve yalan davranışına odaklanmak yerine, yalan söylemesine neden olan ‘kaygı-baskı’nın ne olduğunu bulmaya çalışmak gerekir. Anne-babanın bu noktadaki görevi, “Bu çocuk kendi üzerinde nasıl bir baskı hissediyor da şu anda yalana başvuruyor? Ben ne yaptım acaba?” diyebilmektir.

Zira yapılan baskı ve kaygı ortadan kaldırıldığında, yalan söyleme eğiliminin de ortadan kalkacağı görülecektir.

Bir çocuğun her koşulda doğruyu söyleyebilmesinin anahtarı ‘güven’dir. Çocuk her ne olursa olsun, anne-babası tarafından zarara uğramayacağını biliyorsa, anne-babasına sonsuz ‘güven’ duygusu devam ediyorsa, o çocuğun yalan söylemesi ihtimal dâhilinde değildir!

Soru-Yorum

Oğlum neden yalan söylüyor olabilir?

Oğlum, geçen gün okulda arkadaşının kalemini almış. Bana, “Öğretmenim verdi bu kalemi” dedi. Birkaç gün önce, kalem alın bana, diye tutturmuştu. Arkadaşının annesiyle konuşunca, gerçekleri öğrendim. Oğlum neden yalan söylüyor?

Kendisini baskı altında hisseden çocuk, yalan söyler.

Çocuğa ihtiyacı olduğu halde kalem alınmıyor, okulda da öğretmen illa o kalemin getirilmesini istiyorsa, anne-baba da çocuğa, “Şimdi alırız, yarın alırız” diye uygulamada gecikmeye sebep oluyorsa, çocuk da kalemi olması adına kendince bir çözüm bulmuş olabilir.

Arkadaşının kalemini alarak ihtiyacını gidermeye çalışan çocuğa, anne evde sorsa, “Bu kalem kimin?” diye, bu çocuğun annesine “Arkadaşımdan bu kalemi izinsiz aldım” diyebilmesi için, annesi tarafından ne duygusal, ne de psikolojik baskı altında tutuluyor olması lazım.

Eğer çocuk annesinden gelecek bir şiddet veya tepkiyle karşılaşacağını tahmin ederse, o takdirde kendisini koruyabilmek için yalan söyleyecektir.

Böylesi bir durum varsa sizden korkuyor demektir. İzinsiz aldığını söylediği zaman vereceğiniz tepkiden çekiniyor demektir. O takdirde, çocuğun yalan söylememesi için üstünde baskı olmaması lazım. Çocuk bugün kalem için yalan söylemeye başlarsa, yarın daha kötü şeyler için de yalan söyleyebilir.

Kızım, karnem yırtıldı, diye yalan söyledi, ne yapmamız lazım?

Kızım karne günü, “Baba, karneler dağıtıldığında arkadaşım karneme bakmak için elimden çekti, ben de vermek istemeyince yırtıldı” diye yalan söyledi. Oysa biz onu hep dersleri konusunda, “Sen yaparsın kızım, matematikte senin gibi başaralı bir çocuk daha var mı?” gibi sözlerle motive etmeye çalıştık. Niye yalan söyledi bize?

Yalan, insan fıtratının değil, korkunun ürünüdür.

“Sen yaparsın kızım, matematikte senin gibi başaralı bir çocuk daha var mı?” ifadeniz, aslında pek çok şeyi açıklıyor. Çocuğun dersleri adım adım takip edilerek, çocuğa suni tetiklemelerle, negatif tetiklemelerle, duygu tahribi yapıldığı takdirde, çocuk bir süre sonra bu baskıya dayanamaz ve yalan söyler. Böylesi motive cümleleri çocuğun içerisinde bir zehir tesiri oluşturabilir. İnsan başarılı da olur, başarısız da. “Aslan oğlum/aslan kızım yaparsın, edersin!” demek güzel de; ya yapamazsa? O zaman ne olacak?

Kendi istekleriniz yerine geldiğinde yahut yüksek not aldığında kızınızın karşısında sevgi gösterilerinde bulunuyorsanız, aslında çocuğunuzu yalana teşvik etmiş oluyorsunuz demektir. Çünkü böylesi ifadelerle beklentiler içerisinde bırakılmış bir çocuk derslerinden düşük not aldığında babasının karşısına çıkıp “Babacığım ben zayıf aldım” diyebilir mi? Diyemez. Neden? “Babam akşam aslan kızım diyordu, bugün nasıl zayıf aldığımı söyleyeceğim?” diyerek, babasının yüz ifadesini düşünür, annesinin üzüntüsünü aklına getirir. Ve çocuk kendisine zarar verdirmemek, babasının kaşlarını çattırmamak, kendisini terslettirmemek ve anne-babasını mutsuz etmemek için yalan söylemeye yönelir. Çocuk anne-babasının sevgi ve ilgisini, suni tetiklemeleri kaybetmemek için maske takmak zorunda kalır.

Kaldı ki, çocukların karnelerindeki başarı da başarısızlıklar da sadece çocukların kendisine ait değildir. O başarıda öğretmenin payının olduğu gibi, başarısızlıkta da öğretmen yetersizliğini hesaba katmak gerekir. Aynı zamanda bir anne- baba olarak çocuğunuza yeterince rehberlik edip edemediğinizi sorgulamadan, ‘suçu’ sadece çocuğa yüklemek, sorunu büyütmekten başka bir işe yaramaz...

Çocuğuma “Müslümanlar yalan söylemez” dediğimde, bana “O zaman ben Müslüman değilim!” diye cevap verdi. Ne yapmam lazım?

Yalan konusunda hassas bir anneyim. 4 yaşındaki oğlum, “Benim öğretmenim dün bana ne söyledi, biliyor musun?” dediğinde, “Oğlum senin öğretmenin yok ki. Niye yalan söylüyorsun. Yalan söylemek günah. Müslümanlar yalan söylemez” dedim. O da bana “Ben Müslüman değilim!” diyerek cevap verdi. Ne yapmam lazım?

Çocuk din ile korkutulmamalıdır.

Aslına baktığınızda, çocuklar yalan konusunda hassastırlar ve yalan söylemezler. Anne-baba çocuğunun üzerine ne kadar giderse, onu o kadar yalana teşvik etmiş olur. Yine hassas olunduğu kadar çocuk kendini saklama ihtiyacı hissedebilir. 4 yaşındaki bir çocuk yalanı ne bilsin, doğruyu ne bilsin? Bu dönem sadece cıvıltı dönemidir, çocuk hayal ettiğini de söyler, aklına geleni de. Bu yalan değil, gelişimin, çocuğun ufkunun açık olduğunun bir işaretidir, ufkunu daraltmayın!

4 yaşındaki bir çocuğun ifadelerini, hele ki bir de bu yalanı dinsel bir öğeyle ilişkilendirmek, “Yalan söylemek günahtır” demek, hem ona haksızlık olur, hem de dinî değerlerden soğutur.

Anne-babaların genelde yaptıkları yanlıştan biri de işte bu. “Erken yaşta öğreteyim de alışmasın” düşüncesi çocuğun duygusal ve ahlakî gelişiminin nasıl olduğunu bilmeden yapılırsa, hüsranla sonuçlanabilir.

4 yaş döneminde çocuk hayal kurabildiği kadar gelişim gösterir, hayallerini bozmamak gerekir.

Örneğin çocuk “Benim öğretmenim bana ne dedi biliyor musun?” dediğinde, anne-babası “Oğlum senin öğretmenin mi var, sen daha okula bile gitmiyorsun” derse, çocuk kurduğu hayalden utanır, aslında o, gerçekte bir öğretmenini değil, kurduğu hayalin tesirindeki öğretmenini anlatacakken, susar, mahcup olur ve kalır...

Bu dönemde çocuğunuzun anlattıklarını onaylamayın “Evet senin öğretmenini ben de tanıyorum” diye karşılık vermeyin belki, ama onu aktif bir şekilde tebessümle dinleyin; bu yeter.

Pedagog Dr. Adem Güneş

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.