Haberin Kapısı
2021-11-16 15:29:36

Koşarak gelen bir adam bağırıyor

Mahmut Toptaş

16 Kasım 2021, 15:29

Şehrin meydanını arenaya çevirmişler, doğru söyleyen üç yiğidi, kralın ve halkın gözleri önünde işkence ederek öldürecekler.

Kimseden çıt çıkmıyor.

Romalıların sinema seyretmek için köleleri ölümüne dövüştürdükleri arenada, bazen de filmi renklendirmek için köleyle aslanı kapıştırdıkları gibi, üç yiğidin işkenceyle öldürülmelerini de eğlenceye çevirmişler ve şehrin meydanında halkın ve kralın gözleri önünde öldürme hazırlıkları başlamış.

Herkes yerini almış, kana susamış çakallar gibi bakıyorlar o üç yiğide.

Derken yanan bir yürekten gelen bir ses avaz avaz bağıran adama yönelir gözler.

O adı verilmeyen yiğit, arkasında adam olup olmadığına bakmadan ki hiçbir adam da yokken krala ve onun yardakçılarına ve de onları alkışlayanlara şöyle bağırdığını Rabbimiz haber veriyor:

“Şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi ve ‘Ey kavmim, bu elçilere uyun’ dedi.

‘Sizden hiç bir ücret istemeyenlere uyun, onlar hidayete ermiş kimselerdir.’

‘Ben, beni yaratana niçin ibadet etmeyeyim? Siz hepiniz O’na döndürüleceksiniz.’

‘Ben hiç O’ndan başka ilahlar edinir miyim? Eğer O Rahman bana bir zarar yapmak dilerse, onların şefaati bana hiçbir şeyde fayda vermez. Beni kurtaramazlar da.’

‘O vakit ben apaçık bir sapıklık içinde olurum.’

‘Şüphesiz ben Rabbinize iman ettim. Bunu benden duyun.’

Ona, ‘Gir Cennete’ denildi. O da; ‘Keşke kavmim Rabbimin beni afvettiğini ve beni cennette ikram olunanlardan kıldığını bilseydi’ dedi.” (Yasin süresi, ayet 36/20-26)

Yasin süresini her okuyuşumuzdan sonra kalkıp toplum içine çıkarken,

“İnkâr hareketlerine, yapılan yanlışlara, adaletsizliklere, sessiz kalmayacağım.

Bir tek ben olsam da doğruyu sesim çıktığınca söyleyeceğim.

Bunu yaparken yapanlara hakaret etmeden, yapılan yanlışa dikkat çektikten sonra doğrusunu söyleyeceğim.

Ve bunun karşılığında ücret, alkış, makam, unvan, rütbe beklemeyeceğim.

Ve Allah için yapacağım” demeli.

Tanıdıklarımın, umutla iş yapacağına inandıklarımın, yazdıkları ve söylediklerinden anladığım kadarıyla, olup bitenler üzerine övgü veya sövgü yapıyorlar.

Hani doksan dakika maç seyrettikten sonra, beş saat da seyrettiği maçın kritiğini yapanları dinleyenlerden farkımız kalmamış.

İki politikacı atışıyorlar, arkasından aynı atışmayı kendileri de gazete veya televizyondan öğrendikten sonra da gece yarısına kadar dört kişinin değerlendirmelerini televizyondan seyredenler gibiyiz.

Sonra da mahallenin hocasına soruyor: “Hocam sabah namazına kalkma duası var mı?”

Hoca cevap veriyor: “Çocuğunu sabahleyin kolej imtihanına götürecekmiş gibi erkenden yatarsan kalkarsın.”

Bir şeyler katlediliyor. Seyirci, şakşakçı olmamaya dikkat edelim ve gönüllerde dik durmaya çalışalım.

Devamı yarın.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.