Haberin Kapısı

İBN KAYYİM’İN TIPLA İLGİLİ GÖRÜŞLERİ

SAĞLIK

Humma bilfiil zarar veren garip (doğal olmayan) bir ha­rarettir. Önce maddede olur sonra oradan bütün organları ateş­lendirir. lk taalluk ettiği/bağlandığı yer ruh olursa ona günlük humma denir. Çünkü çoğunlukla bir günde geçer. En fazla üç gün devam eder.

Hz. Aişe (radıyallahuanh) anlatıyor: "Rasulullah (s.a.v.) bu­yurdular ki: "Humma (ateşli hastalık), cehennemin körüklerin­den bir körüktür. Siz onu soğuk su ile kendinizden uzaklaştırın (soğutun)."1

Şerh: Humma bilfiil zarar veren garip (doğal olmayan) bir ha­rarettir. Önce maddede olur sonra oradan bütün organları ateş­lendirir. İlk taalluk ettiği/bağlandığı yer ruh olursa ona günlük humma denir. Çünkü çoğunlukla bir günde geçer. En fazla üç gün devam eder. Eğer başlangıçtaki bağlantısı hıltlar olursa buna “Afin Humması” denir. Eğer başlangıçtaki bağlantısı asli sert or­ganlar olursa buna “Dîk Humması” denir. Bunları hummalar hakkındaki büyük kitabımızda açıkladık. Daha sonra onu ikinci ve üçüncü kitabımızda özetledik. Çoğunlukla günlük humma ve afin humması bedendeki galiz maddelerin olgunlaşmasına sebep olur. Bu maddeler sözü edilen hummalar olmadan neredeyse ol­gunlaşmaz. Diğer taraftan ilaçların ulaşmayacağı yerlerdeki tıka­nıklıkların açılmasına sebep olurlar.

Yeni ve ilerlemiş ramed (göz iltihabı) hastalığını ise bu hum­malar ilginç bir şekilde ve hızlıca iyileştirir. Bu tecrübe edilmiş­tir. Hummanın sıkışmış galiz hıltları olgunlaştırdığını ve kapalı menfezleri açtığını söylemiştik. Dolayısıyla bu iki soruna bağlı olan bütün hastalıkları ne kadar çok olurlarsa olsunlar iyileştirir. Hastalıkların çoğu bahsedilen iki sebeptendir (galiz hıltlar ve tı­kalı menfezler). Eğer humma felç ve yüz felcinden sonra gelirse bu iki hastalığı iyileştirir. Bunu bize Hipokrat “Aforizmalar”ın- da öğretmiş, Galen de bu sözü açıklamıştır. Biz de Aforizmalar’a yazdığımız şerhte bunu açıkladık. Humma, bedendeki birikip atılmamış hıltlardan oluşan kasılmaları da iyileştirir.

Rub’ humması ise zor hastalıkların çoğunu iyileştirir. Özellik­le Sara, Gut, Devâli (varis ve varikozel) ve Eklem ağrılarına iyi ge­lir. Uyuza, kaşıntıya ve teşennücten (kasılmalar) oluşan sivilcele­re de iyi gelir. Sonra hummanın ardından kötü gıdalardan perhiz, faydalı ilaçlar kullanma ve latif gıdalar alma gelir. Bunların hepsi vücudun temizlenmesi, kötü maddelerinin ve pisliklerinin atıl­ması ve kirlerden temizlenmesine yardımcı olur. Humma ateşin demire yaptığını bedene yapar. Bedenin atıkları demirin pası gi­bidir. Bu hadiste açıkça söylenen onun günahları temizlediğidir, çünkü yapılan kötü işlere ve hatalara kefaret olur. Kefaret, kefaret olunan şeyi (günahı) yok eder. Buna göre akli bir husus duyularla hissedilir bir hususa benzetilmiş olmaktadır. Hasta, ukbâyı (ahi- reti) hatırlar, geçmişte yaptıklarına pişman olur ve hatalarından istiğfar eder. Dolayısıyla günahsız melekler derecesinde olur.

Ömer ibn Hattab’tan rivayet olunduğuna göre Allah Rasulü şöyle buyurmuştur: Hastanın yanına girince ona sana dua etme­sini söyle, onun duası meleklerin duası gibidir.”2

Rasulullah’ın “hummanın şiddeti cehennemin hararetinden- dir.” sözüne gelirsek, bu hadis içindeki “şiddeti” lafzıyla tenkitçilerin tenkitinden kurtulmuştur. Çünkü başka bir hadiste sadece “humma cehennemin hararetindendir.” şeklinde gelmiştir.3 Ye­min olsun ki bütün hummaların su ile soğutulması caiz değildir. Su ile soğutulan hummalar sadece hastanın kuvvetinin güçlü olduğu, safra ve kanın galeyanda olup (kaynayıp) olgunlaşmak üzere oldukları, iç organlarda şişlik oluşturmayan yakıcı hum­malardır. Galen, bu tür hummalarda şartlar uygunken, hasta kendine gelinceye kadar soğuk su uygulardı. îşte o vakit hum­ma anında sakinleşir ve bulunduğu yerde iyileşirdi. Soğuk suyun (kullanılmasının) uygun olduğu türden olan hummaların çoğu Arapların memleketlerinde ve tabiatı sıcak ve kuru olan memle­ketlerde yaşayanlara gelir. Günlük hummalarda genelde iğtisal/ banyo yapma kullanılır ve bu şifa olur. Özellikle de istihsafiyye hummasında.4 Galenin bu hususta çok hikâyeleri ve geniş açık­lamaları vardır. Yine bu meselede zamanındaki tabiplerle müna­zaraları vardır. Ortaya koyduğu hüccetlerle onlara galip gelmiştir. Tabiplerle eğlenirdi: şöyle ki o, hastaya dikkat eder, ona gıda verir sonra da işine gitmesini söylerdi. Tabipler ona (hastaya) gelir ve evinde bulmazlardı da hasta hakkındaki taksiratlarından ve ha­talarından utanırlardı.

Tıbb-ı Nebevî - Abdüllatİf Bağdadî / Muhammet Uysal

-------------------------------------

1- İbn Mâce, Tıb, 19. Şuayb el-Arnaût hadisin isnadının sahih olduğunu ifade etmiş­tir. Albânî de hadisin sahih olduğu hükmünü vermiştir.

2- İbn Mâce, Cenâiz, 1.

3- Kitabın Arapça’sının tahkikini yapan Abdullah Kenûn buraya şöyle bir not düş­müştür: Bu hadis îbn Mâce’nin îbn Ömer’den rivayet ettiği bir hadistir. Geçen hadis­ten sonra bunu koymuştur. Görünen o ki şerh bu hadise göre yapılmıştır. Berzali ise metne Hz. Aişe’nin hadisini koyup îbn Ömer’in hadisini terk etmiştir. Kitâbul-Er- baîn et-Tıbbiyye, s.16.

4- Bu ateşli hastalıkta insanın ateşle birlikte yüzü ve gözü şişer. (çev.)

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.