Haberin Kapısı

Semizotu, Kanserlerin Önlenmesinde Etkili Olabilir

SAĞLIK

Hemen her yerde bitiveren arsız bir bitki olan semizotu, çok yüksek oranda melatonin ve alfa-linolenik asit (ALA) birlikte bulunması nedeniyle kanserlerin önlenmesinde etkili olabilmektedir. Ezilerek elde edilen usa­renin şakaklara konulması ile ateşin düşürmesinde, ağrıların giderilmesinde, yılancık (erisipelas) gibi yangılı durumlarda ise şişen kısmın üzerine konarak cildi se­rinletmek ve iltihabı indirmek için kullanılmaktadır.

Yol kenarları, hatta boş kalmış saksılar, hemen her yerde bitiveren arsız bir bitki semizotu. Son derece bildik bu bitkiyi siz ne derecede biliyorsunuz, tanıyorsunuz? Sağlığımız için ne kadar yararlı? Semizotunun Doğu Akdeniz ülkelerinden Hindistan’a uzanan coğrafyada halk arasında yüzyıllardır çok çe­şitli hastalık ya da sağlık sorunlarının giderilmesinde yararlı olduğu görülüyor. Bitkinin topraküstü kısımlarının ateş düşürücü, kurt düşürücü, spazm gideri­ci, idrar artırıcı, mide ülserlerini tedavi edici, cinsel gücü artırıcı, ağrı kesici, yangı giderici olarak; karaciğer yetmezliğinde, diyarelerde ve astım krizlerinin önlenmesinde; tohumlarının ise yatıştırıcı ve susuzluğu giderici olarak kulla­nıldığı bildiriliyor.

Peki bu kullanılışlar ne derecede bilimsel olarak destekleniyor?

Semizotu bitkisinin sebze olarak yararlanılan bitkiler arasında şimdiye ka­dar bilinen en yüksek alfa-linolenik asit (ALA) kaynağı olduğu bildirilmekte­dir. Yüz gram taze semizotu yaprağında (bir porsiyon), 300-400 miligram ALA'.nın yanı sıra oldukça yüksek miktarlarda çeşitli antioksidanlar bulundu­ğu tespit edilmiş: E vitamini (12,2 mg), C vitamini (26,6 mg), beta-karoten (1,9 mg), glutatyon (14,8 mg). Ayrıca son yılların en dikkati çeken madde­lerinden biri olan “melatonin’’ miktarı, diğer meyve ve sebzelere göre kat kat fazla. Mesela, en yakın kaynaklardan tatlı mısırdan 15 kat, havuçtan ise 345 kat daha fazla. Melatonin, vücudun biyoritmini düzenleyen, yorgunluğu gide­rici, yaşlanmayı geciktirici gibi birçok önemli faydaları bulunan bir hormon. Melatonin ve ALA'.nın birlikte bulunması nedeniyle, semizotunun kanserlerin önlenmesinde yararlı olabileceği savunulmaktadır.

Bitki üzerindeki bilimsel çalışmaların özellikle 2000’li yıllardan sonra önemli ölçüde artış gösterdiği görülüyor. Taze bitki ezilerek elde edilen usa­renin şakaklara konulması ile ateşi düşürdüğü ve ağrıyı giderdiği, yılancık (erisipelas) gibi yangılı durumlarda ise şişen kısmın üzerine konarak cildi se­rinletmek ve iltihabı indirmek için kullanıldığı kayıtlıdır. Yapılan bir deneysel çalışmada, ağrı kesici (opioid reseptörler üzerinden) ve yangı giderici etkileri gösterilmiştir. Bilimsel ölçekte (randomize, çift körlü-plasebo kontrollü) bir klinik çalışmada, ağız mukozasında temre benzeri enfeksiyon bulunan (oral lichen planus) 37 hastada, 3 ay süre ile semizotu özütü (sulu alkol özütü) ve­rilmesi ile hastaların yüzde 83’ünde yaraların iyileştiği, boş ilaç verilen has­talarda ise yüzde 73’ünde herhangi bir gelişme görülmezken, yüzde IO’unda şikâyetlerin daha da şiddetlendiği görülmüş.

Semizotunun yapraklarının sinir sistemi üzerinde de etkisi bulunduğu; is­kelet kaslarını gevşettiği, kaslarda istem dışı kasılmaları giderdiği tespit edil­miştir. Bazen bitkileri kaynatmak ile etkisinin kaybolduğunu düşünürüz. Bir çalışmada semizotu yaprakları su içerisinde 3 saat kaynatıldıktan sonra yo­ğunlaştırılarak, deneysel olarak sinir harabiyeti oluşturulan deney hayvan­larına uygulandığında, sinirleri koruyucu (nöroprotektif) etkisi bulunduğu gösterilmiş. Yani semizotu yemeğinin suyunu tüketmek de son derece yararlı. Araştırıcılar bitkinin bu etkisini vücuttaki antioksidan enzimlerin etkinliğini kuvvetlendirerek gösterdiği savını ortaya atıyor. Bir başka çalışmada, yine su ile uzun süreli (9 saat) kaynatılarak hazırlanan polisakarit özütünün, diyabetik deney hayvanlarında kan şekerini belirgin bir şekilde düşürdüğü gözlenmiş.

Semizotu yapraklarının 15 dakika kaynatılması ile hazırlanan çayın (yüzde S’lik), astım hastalarında bronşları genişletici etkisinin aynı amaçla kullanılan teofilin kadar kuvvetli olduğu, ancak etki süresinin daha kısa sürdüğü bildi­rilmektedir. Yapılan başka bir deneysel çalışmada, hem sulu, hem de alkollü özütünün hayvanlarda ülser oluşumunu belirgin bir şekilde önlediği tespit edilmiştir.

Gerek deneysel ve gerekse klinik çalışmalar ile etkinliği ortaya konulan se- mizotunun sulu özütünün, yüksek miktarlarda uzun süreli (kronik) uygulan­ması ile bile herhangi bir yan etki ya da toksisite gözlenmemiş.

Sonuçta, semizotunun hem salata olarak pişmemiş halde, hem de yemek olarak pişirdikten sonra farklı yararları bulunduğu görülüyor. Günlük beslen­me programlarımızda layık olduğu yeri almasını öneririm.

Prof. Dr. Erdem Yeşilada

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.