Haberin Kapısı

Sindirim Sorunlarında Muhteşem Üçlü: Rezene, Papatya ve Nane

SAĞLIK

Aşırı stres altında çalışan, sık ve aşırı yemek yiyen, lokmaları yeterince çiğnemeden yutan, fazla yağlı baharatlı yemek tüketen, hazımsızlık şikayetlerine kesin çözüm bulabilmek için, Prof. Dr. Erdem Yeşilada, mide ve bağırsak rahatsızlıklarını önlemede ve rahatlatmada bitki çaylarının en doğal etkiye sahip olduğunu belirtiyor.

Rezene çayı

Yapılan bilimsel çalışmalar rezene meyvelerinin birçok yararlı etkisini orta­ya koymaktadır. Bilhassa sindirim sisteminde düz kas tabakasını gevşetmesine bağlı olarak sindirime yardımcı olmakta, midedeki gerginlik ve ekşime gibi şikâyetlerin giderilmesini sağlamaktadır. Dolayısıyla, yemeklerden sonra re­zene çayı içilmesi midenin rahatlamasını sağlayarak yenilen yemeklerin daha kolay sindirilmesine yardımcı olacak, mide ve bağırsaklarda rahatsızlık vere­cek gaz oluşumuna engel olacaktır. Esasında rezene çayı, etkili ve güvenilir bir gaz giderici olarak 3 haftaya kadar bebeklerde görülen gaz sancısı (infantil kolit) vakalarında da önerilmektedir.

İncelediğim kaynaklardan birinde, eskiden rezene bitkisinin yapraklarının oruç tutanlarda açlık hissini köreltmek amacıyla, özellikle yoksul halk tarafın­dan kullanıldığı notu dikkatimi çekti. Ülkemizde Ege Bölgesi’nde “arapsaçı” adı altında çeşitli şekillerde yemeklerde kullanılmaktadır. Avrupa ülkelerinde de çorbalar, et ve balık yemekleri, salata ve turşulara lezzet vermek amacıyla yaprakları ve gövdesini kullanılıyor. Bizde büyük market raflarında da satılıyor.

Rezene meyvelerinin etkisi, sadece sindirim sorunları ile ilişkili değil. Ya­pılan deneysel çalışmalarda ağrı kesici ve iltihap giderici etkisi üzerinde yürü­tülen birkaç deneysel çalışmanın sonuçları dikkatimi çekti. Deney hayvanları üzerinde yürütülen ilk çalışmada belirgin bir ağrı kesici (santral etkili), yangı giderici ve antioksidan etki gözlenmiş. Başka bir grup tarafından yürütülen bir çalışmada ise sulu özütünün gerek akut ve gerekse kronik ağrı modellerinde etkili olduğu, diğer bir çalışmada ise nitrik oksiti baskılaması nedeniyle mig­ren ağrılarında yararlı olabileceği bildiriliyor.

Rezene çayının kalitesi önemli

Bitkisel çayları satın alırken ve kullanırken dikkat edilmesi gereken bazı önemli hususlar vardır. Beklenen etkinin en iyi şekilde sağlanabilmesi için bu son derece önemlidir. Bir kere tazeliğine dikkat edilmesi gerekir. Eski, bek­lemiş ürünlerin, yenileri ile harmanlanarak satışa sunulması sık görülen bir durum! Aldığınız bitki materyalinin ne derece temiz olduğu, daha önce kaç kişinin elinin değdiği konusunda şüpheleriniz olmamalı. Üzerinde mikroor­ganizmalar ve zararlı toksinleri bulunup bulunmadığı test edilmiş olmalı. Bu nedenle, açıkta satılan ürünlerin kullanılmasını önermiyorum. Tabii rezene meyvelerinin yukarıda bahsettiğim yararlarında, sert meyvelerin üzerinde kanallar içerisinde bulunan uçucu yağın katkısı önemli. Bu nedenle, parça­lanmamış meyveler ile hazırlanan çayın içerisinde, yeterli uçucu yağ buluna­mayacağından, yeterli etki göstermesi beklenemez. Fazla toz edilmiş meyveler ise uçucu yağın uçarak kaybına yol açacağından, yine etkisini zayıflatacaktır. Bu bakımdan özel değirmenlerden geçirilmiş olması gerekir. Benim önerim güvenilir markaların ürünlerinin tercih edilmesi.

Papatya çayı

Mayıspapatyası ya da almanpapatyası (Bilimsel adı, Matricaria recutita) çiçeklerinin mide-bağırsak kasılmaları, şişkinlik, gaz şikâyetlerini giderici ve sindirime yardımcı etkileri bilimsel olarak da ortaya konulmuştur. Bu etkiye sahip bileşenlerinin flavonoitler (apigenin ve glikozitleri) ve uçucu yağ bile­şenleri (alfa-bisabolol) olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle, papatya çayının etkisini kaybetmemesi için, hazırlarken kaynatılmaması gerekir. Çayı hazır­lamanın en ideal şekli, kapaklı bir fincan ya da demlik içerisine bir poşet atıp taze kaynatılmış sıcak içme suyu ilave edildikten sonra, 10 dakika bekletilip içilmesidir. Yemeklerden sonra içilmesi sindirime yardımcı olacak ve midenin rahatlamasını sağlayacaktır. Rezene çayı ile birlikte de kullanıldiğinda etkinliği daha da artırılabilir.

Papatyanın sindirim sistemine etkili bileşenleri olan flavonoitlerin bir di­ğer özelliği de hafif yatıştırıcı etkisi. Dolayısıyla çay halinde hazırlandığında merkezi sinir sistemi üzerinde hafif yatıştırıcı etki de gösterecek, rahat uyku uyunmasını sağlayabilecektir.

Yine papatya flavonoitlerinin ve uçucu bileşenlerinin (alfa-bisabolol, ka- mazulen) geniş spektrumlu ödem giderici etkisi (siklooksigenaz, lipoksigenaz, fosfolipaz A2 enzimlerini baskılayarak) bulunduğu, dolayısıyla vücutta ödemi boşaltmaya yardımcı olduğu bildirilmektedir. Mayıspapatyasının yangı giderici etkisinin yanı sıra, allerji oluşumunu önleyici, mikropların gelişimini engelle­yici (antibakteryel ve bakteriyostatik) ve yara iyileştirici etkileri nedeniyle taze hazırlanmış mayıspapatyası çayı ile cildin temizlenmesi sivilce oluşumu, yüzde şişkinlik gibi durumlarda etkili olabilmektedir. Bu nedenle piyasada pazarlanan kozmetik ürünlerde papatya özütü yer almaktadır. Yine bu özelliklerine bağlı olarak, sağlıklı ve doğal bir deodoran olarak, papatya çayı ile koltuk altı ve be­denin silinmesi, istenmeyen ter kokularının giderilmesinde yararlı olmaktadır.

Papatya çayının diğer önemli kullanım alanlarından biri de bebeklerin gaz şikâyetlerinin giderilmesinde etkili olabilmesidir. Taze hazırlanan çayın, ılıtı­larak bebeğe verilmesi gaz çıkarmasına yardımcı olurken, hafif yatıştırıcı etkisi nedeniyle rahat uyumasını da sağlayabilmektedir. Emziren annenin de papat­ya çayı içmesi daha iyi bir etki sağlanabilmesi için önerilebilir.

Mayıspapatyası çayı, yan etki riski bakımından da son derece güvenilir. Zaten bu nedenle bebeklere bile uygulanabiliyor. Ancak burada dikkat edilmesi gereken hususlardan biri çiçek alerjisi olanlarda, papatya polenlerine karşı ortaya çıkabi­lecek riskler. Bu sık görülen bir durum değil, ama dikkatli olunması gerekiyor. Bence çok daha önemlisi aldığınız papatyanın gerçekten “mayıspapatyası” olup olmadığı. Çünkü, maalesef halk arasında benzerlik gösteren çok sayıda bitkinin papatya adı altında satılabildiğini görüyoruz. Bu nedenle açıkta satılan ürünlerin kullanılmaması, güvenilir markaların tercih edilmesi son derece önemli.

Tıbbi nane çayı

Nane çayı, rezene ve papatya çayından biraz daha farklı bir konumda. Ön­celikle yemeklerimizde kullandığımız nane ile (sunanesi, Mentha aquatica) ile şifa özelliği olan nane (tıbbi nane, Mentha piperita) ya da diğer nane türleri (antepnanesi, kır nanesi, it nanesi, yarpuz vb) arasında gerek lezzet ve gerekse etki bakımından önemli farklılıklar söz konusu. Dolayısıyla kullanılan nane türü, hedeflenen amaca göre önemlidir. Bilimsel kaynaklarda yer alan tedavi önerileri, aksi belirtilmedikçe, “tıbbi nane” olarak düşünülmelidir. Bu bakım­dan nane çayından istenilen yararı sağlamak için kaynağı önemli.

Tıbbi nanenin bilinen yararları, büyük ölçüde uçucu yağının içerisinde bulunan mentol ve türevlerine bağlıdır. Bu bakımdan nane çayı hazırlanır­ken, uçucu bileşenlerinin uçarak kaybolmasına yol açabilecek aşırı sıcak su ilavesi ya da çay suyunu kaynatmaktan kaçınmak gerekir. Tıbbi nane çayı ha­zımsızlık, mide krampları ve gaz şikâyetlerinin giderilmesinde yararlıdır. Gaz şikâyetlerini giderici etkisi, midenin üst tarafında yemek borusundaki kasları gevşeterek, midedeki gazın çıkmasını sağlamasına bağlı olduğu düşünülmek­tedir. Bu bakımdan özellikle reflü şikâyeti olanların, tıbbi nane çayı kullanma­sı önerilmez. Tıbbi nanenin spazm giderici etkili bileşeni de yine uçucu yağı içerisindeki mentoldür. Mentolün kalsiyum kanal antagonisti etkisine bağlı olarak düz kas hücrelerinin kasılmasını azalttığı ileri sürülmektedir. Mentolün gaz söktürücü ve spazm giderici özelliklerinin yanı sıra ödem giderici etkisi nedeniyle, divertikülit şikâyetlerinde yararlı olabileceği bildirilmektedir. Tıbbi nanenin yine safra artırıcı özelliği bulunmaktadır, dolayısıyla yağlı besinlerin sindirimini kolaylaştırmaktadır. Safra işlevleri üzerinde etkisi nedeniyle, safra kesesi şikâyetlerinin giderilmesinde etkili olduğu, bazı durumlarda safra taş­larının eritilmesini sağladığı bildirilmektedir. Ancak safra taşı olanların taşın kanalı tıkaması riskine karşı dikkatli olması önerilir.

Tıbbi naneyağı

Tıbbi nane uçucu yağının, temel bileşeni olan “mentol” nedeniyle etkisi nane yaprağı çayından daha farklıdır. Naneyağının, bağırsak düz kaslarının kasılmasını hafifletmesi nedeniyle, irite bağırsak sendromunda (IBS) yararlı etkisi olabileceği bildirilmektedir. Ancak bu şekilde etkili olabilmesi için nane- yağının bağırsaklarda çözünen özel kapsüller halinde verilmesi gerekir.

Naneyağı taşıyan kremlerin, haricen ağrıyan yere sürülmesi, artrit ve di­ğer kas ve kemik rahatsızlıklarında ağrının hafifletilmesi için yararlı olmak­tadır. Burada hem ağrı uyarısını hafifleterek, hem de lokal olarak kan akımı­nın hızlanması suretiyle ağrı hissinin dağılmasını sağlamaktadır. Naneyağının koklanması, bilhassa migren tipi ağrıların ve tansiyona bağlı baş ağrılarının hafifletilmesinde de etkili olabilmekte, ağrı kesici ilaç gereksinimi azaltılabil- mektedir. Bu tip ağrılarda koklamanın yanı sıra alın ve şakakların naneyağı ile ovulması da daha iyi bir etki sağlayabilmektedir. Özellikle naneyağı kok- lanması suretiyle, ameliyat sonrası bulantıların hafifletilebildiği, bu hastalarda kullanılan kusmayı önleyici ilaçların miktarında azalma sağlanabildiği bildi­rilmektedir. Naneyağı uygulanmasında bir hususu hatırlatmakta yarar görü­yorum. Naneyağının fazla miktarda ve çok sık kullanılması özellikle hassas cilt yapısına sahip kişilerde cilt ve mukoza üzerinde tahrişe yol açabilir.

Prof. Dr. Erdem Yeşilada

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.