Haberin Kapısı
2020-08-02 17:46:22

Şakacı bir Sahabe, Nuayma

Emanullah Seyda

emanseyda@outlook.com 02 Ağustos 2020, 17:46

Başta karantina sebebiyle çevremizde, dünyada gelişen sıkıcı durumlardan bir nebze uzaklaşabilmek için bu makalemizi biraz espri üzerine inşa edeceğiz. Hz. Peygamber bir espri, latife ustasıydı. Usta olmasının sebebi kimseyi incitmeden, iğnelemeden, başkasıyla dalga geçmeden ve tamamen dozunda şakaları vardı. Aslında Nasreddin hoca’nın güldürürken düşündürme geleneği vardı onda. Tirmizi’de geçen bir rivayette efendimizin ‘’ben şaka yapsam da aslında gerçeği söylüyorum’’ dediği geçer. Gerçekten bir ömür incitmeden espri yapabilmek zordur. Mutlaka en az birinde istemeden de olsa gaf yapar, pot kırarız. Ama efendimiz (a.s.)’de böyle bir duruma rastlanmaz. Sahabeden Hanzala b.Rebi evde ailesiyle biraz fazlaca şakalaşınca acaba imanıma bir halel geldimi, diye peygamberimize sorar. Efendimiz tebessüm ederek ‘’Ey Hanzala, insan bazen öyle olur, bazen böyle’’. Onun gülmesi de güldürmeside dozundaydı ama bir sahabe vardı ki şakalarında bazen sınırı aşıyordu. O sahabenin adı Nuayman bin Amr’dı.  Bazı yerlerde ismi Na’man veya Numan diyede geçer. Medinelidir ve ensardır. İkinci Akabe biatında İslamla şereflenmişti ve Bedirden Hendeğe kadar bütün savaşlardan gazilik ünvanıyla ayırlmış bir sahabeydi. Bu kadar ciddi bir hayat geçirmiş bir insanın bu kadar şakacı olabilmeside ayrı bir meseledir. Ve onun bazı ağır şakalarını ashabı bıktırmış ama ancak Allah resulü gibi üstün ahlak sahibi biri hoş görmüştür. Örneğin Rebîa b. Osman’ın anlattığına göre bir gün bir bedevi Hz. Peygamber’le görüşmeye gelmiş, devesinide mescidin avlusuna bağlayıp huzura girmiş. Bir sahabe, “Deveyi kessende yesek. Eti özledik. Allah Rasûlü nasılsa parasını öder” diyerek kışkırtır Nuayman’ı. Bedevi dışarı çıktığında ne görsün, Nuayman deveyi kesmiş, parçalıyor. Feryadı koparıp soluğu Hz. Peygamber’in yanında aldı: “Devem kesilmiş ya Rasûlullah!” Hz. Peygamber mescitten çıkıp sordu: “Kim yaptı bunu!” “Nuayman” dediler. Nuayman arazi olmuş ortada yok, Dubaa b. Zubeyr’in evinin avlusunda bir çukura saklanıp üzerini hurma dalları ve yapraklarıyla örtmüştü. Rasûlullah (sav) bizzat peşine düşüp sokak sokak onu aradı. Dubâa’nın evinin önüne gelince Resulullah bir adam gördü ve Nuayma nerede? diye sordu. Adam yüksek sesle, “Ya Rasûlallah! Ben onu görmedim” derken parmağıyla Nuayman’ın saklandığı çukuru gösteriyordu. Hz. Peygamber Nuayman’ı çukurdan çıkarttıktan sonra sordu: “Neden böyle yaptın!” Nuayman, “Ya Rasûlallah, saklandığım yeri sana gösterenler yaptırdılar!” deyince, Hz. Peygamber gülerek Nuayman’ın yüzündeki toprakları mübarek elleriyle silmeye başladı. Sonra da Bedevinin devesinin bedelini ödedi. Nuaymân’ın Resûl-i Ekrem’in vefatından bir yıl önce yaptığı bir başka şaka Resûlullah’ı ve sahâbîleri çok güldürmüştür. O yıl Hz. Ebû Bekir, Busrâ’ya bir ticaret seferi düzenlemiş, Nuaymân ile Bedir gazisi Süveybıt (Selît) b. Harmele’yi de beraberinde götürmüştü. Nuaymân yemek işlerinden sorumlu olan Süveybıt’tan yiyecek bir şeyler istemiş, o da Ebû Bekir gelmeden yemek veremeyeceğini bildirmişti. Kafile bir yerde konaklayınca Nuaymân rastladığı deve tüccarlarına satılık bir kölesi olduğunu ve onun kendini hür zannetmekten başka bir kusuru bulunmadığını söyleyerek Süveybıt’ı on deve karşılığında sattı. Süveybıt’ı satın alanlar onun itirazlarına aldırmadan kendisini götürdüler. Daha sonra durumu öğrenen Hz. Ebû Bekir tâcirlere paralarını iade ederek Süveybıt’ı kurtardı. Nuayma oldukça fakir olmasına rağmen, Peygamberimize karşı aşırı bir muhabbeti vardı. Medine çarşısında gezer, yeni bir meyve gelir gelmez, satıcısından ücretini ödemeden, o malı satın alır, Peygamberimize getirip: “-Yâ Rasûlallâh, Bunu sana hediye ediyorum!” derdi. Satıcı parasını almak için geldiğinde de, onu Rasûlullâh’a götürür ve: “-Yâ RasûlALLAH! Bu adama malının parasını ver!” derdi. Rasûlullah’ın: “-Onu bana hediye etmemiş miydin?” Diye sorması üzerine, Nuayman: “-Yanımda para yoktu. Onu yemeni arzuladım, sana getirdim.” derdi. ALLAH Rasûlü tebessüm eder ve satıcıya parasını öderdi. Nuayman’nın kaynaklarda bilinen en ağır ve en son şakasıda hz.Osman zamanındakidir. Belkide peygamberden çekindiğinden Hz. Peygamber’in vefatından sonra daha ağır şakalar yaptı Nuayman. Yüz on beş yaşındaki âmâ sahabe Mahreme b. Nevfel’e yaptıklarının hoş görülebilir yanı yoktu. Mahreme yaşından ve gözlerinin görmeyişinden dolayı mescidin bir köşesinde abdest bozmaya kalkmış, sahabiler bu nahoş duruma müdahale etmişlerdi. Nuayman ise onu dışarıya çıkaracağını söyleyip -güya yardımcı olarak- başka köşesine götürmüştü mescidin. İş işten geçtikten sonra durumu anlayan Mahreme sinirlenmiş, elindeki sopayla Nuayman’ın kafasını yaracağına yemin ettiyse de zaman içinde unutmuştu bunu.  Nuayman’ın muzırlığı bununla kalmadı. Bir gün mescitte yanına sokulup Nuayman hakkındaki yeminini hatırlattı Mahreme’ye. Kendisini Nuayman’a götüreceğini söyleyerek namaz kılmakta olan Hz. Osman’ın yanına götürdü ve onun Nuayman olduğunu söyledi. Osman (ra) ne olduğunu anlamadan Mahreme öfkeyle salladı değneğini ve Halife’nin başını yardı. Olaydan sonra Zühreoğulları Nuayman’ı cezalandırmaya kalktılarsa da Hz. Osman, “Bırakın, cezasını Allah versin! Ne var ki Bedir gazisidir” diyerek engelledi onları. Nuayma’nın Muaviye yönetimdeyken vefat ettiği belirtilir. Allah kendisine ve tüm sahabeye rahmet eylesin.

Yorumlar (2)

Suat yural 4 Yıl Önce

MaşAllah çok güzel bir makale olmuş Allah razı olsun seyadan

Necmeddin 4 Yıl Önce

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.