Haberin Kapısı

Haçlı Seferleri ve Kurbanları

TARİH

Haçlı seferleri'nin başlangıç noktası, 1095 yılında, Papa 2. Urban'ın başkanlığında ve üç yüz üst düzey din adamının katılımıyla gerçekleşen Clermont Konseyi oldu. Bu konseyde o zamana kadar Hristiyan dünyasında hâkim olan barışçı doktrin terk edildi ve Haçlı Seferleri'nin temeli atıldı.

11. asrın ilk yarısı Avrupa tarihi açısından oldukça hareketli olaylara sahne olmuştur. Yaklaşık üç asırdan beri İspanya’da hüküm süren İslâm iktidarı, birleşik güçler tarafından çökertilmiş, Hıristiyanların Müslümanlara karşı kazandığı zafer, tüm Avrupa’da büyük yankı uyandırmıştır.

Haçlı[1] seferleri her ne kadar Hristiyan inancının bir ürünü olarak bilinse de, aslında temeli bütünüyle maddi çıkarlara dayalı olan savaşlardır. Avrupa’nın büyük bir yoksulluk ve sefalet içinde yaşadığı bir devirde, Doğu'nun ve özellikle de Ortadoğu'daki Müslümanların refah ve zenginliği, Avrupalıları özellikle de kiliseyi cezbetmiştir.

Bu cazibenin, Hristiyanlığın dini öğretileriyle de süslenmesi sonucunda, dini görünüm altında, fakat gerçekte dünyevi amaçlara yönelik bir "Haçlı"[2] zihniyeti ortaya çıkarmıştır. Hristiyanların, daha önceki devirlerde temelde barışçı bir siyaset izlerken, ani bir dönüşle savaşçılığa eğilim göstermelerinin asıl nedeni de budur.

Haçlı seferleri'nin başlangıç noktası, 1095 yılında, Papa 2. Urban'ın başkanlığında ve üç yüz üst düzey din adamının katılımıyla gerçekleşen Clermont Konseyi oldu. Bu konseyde o zamana kadar Hristiyan dünyasında hâkim olan barışçı doktrin terk edildi ve Haçlı Seferleri'nin temeli atıldı. 2. Urban, Clermont Konseyi'nin sonunda, farklı toplumsal sınıflara mensup bir kalabalık önünde yaptığı konuşma ile bu durumu ilan etti. Papa 2. Urban bu meşhur söylevinde, Hristiyanlardan kendi aralarındaki çekişme ve savaşları bırakmalarını istedi. Zengin, fakir, asil, köylü herkesi tek bir bayrak altında birleşmeye ve "Kutsal Toprakları Müslümanların elinden kurtarmak için" savaşmaya çağırdı. Ona göre bu, "kutsal bir savaş" olacaktı.

Konuşmanın sonunda büyük bir coşkuya kapılan dinleyiciler, elbiselerine dikmeleri için kendilerine dağıtılan kumaştan yapılmış haçları aldılar ve "kutsal savaş" çağrısını herkese duyurmak için harekete geçtiler. Tarihin akışına etki edecek bu çağrı olağanüstü yankı uyandırdı. Kısa sürede hem profesyonel savaşçıların hem de on binlerce sıradan insanın katıldığı dev bir "Haçlı ordusu" oluştu.

Papa’nın çağrısına heyecanla tabi olan Avrupalı krallar, prensler, aristokratlar ve diğer insanlar da aslında temelde dünyevi niyetlerle bu savaş çağrısını kabullenmişlerdi. Fransız Şövalyeleri daha fazla toprak ummuş, İtalyan tacirleri Doğu Avrupa limanlarında ticareti büyütmeyi hayal etmiş, çok sayıdaki yoksul insan da, sadece gündelik sıkıntı ve zorluklarından kaçabilmek için bu seferlere katılmıştı.[3] Kendilerine "Haçlılar" denen bu güruh, üç büyük grup halinde 1096 yılının yazında yola çıktılar; farklı rotaları izleyerek Konstantinopolis'de (İstanbul’da) bir araya geldiler. Bizans İmparatoru 1. Alexius'un elinden gelen desteği verdiği bu topluluk, yaklaşık 4.000 atlı şövalye ve 25.000 yaya askerden oluşmaktaydı.[4]

Haçlılar yol boyunca pek çok yeri yakıp yıktıktan ve pek çok Müslümanı kılıçtan geçirdikten sonra 1099 yılında Kudüs'e vardılar. Yaklaşık beş hafta süren uzun bir kuşatmanın ardından şehrin düşmesiyle kente girdiler. Kudüs'e giren Haçlılar karşılaştıkları herkesi akla hayale gelmez işkencelerle ve kılıçlarla doğrayarak öldürdüler. Buldukları her şeyi yağmaladılar. Camilere sığınan masum insanları çocuk, genç, yaşlı demeden katlettiler, Müslümanların ve Yahudilerin kutsal mabetlerini tahrip ettiler. Şehrin sinagogunda saklanan

Yahudileri ateşe vermek suretiyle yaktılar. Eşine az rastlanır bu barbarlık, şehirde öldürecek kimse kalmayıncaya kadar devam etti. Bir tarihi kaynağa göreyse, Haçlıların vahşice öldürdüğü Müslümanların sayısı yaklaşık 40.000'dir.7

Her ne kadar öldürülenlerin sayısına ilişkin rakamlarda farklılıklar olsa da, Haçlıların kutsal topraklarda yaptıkları büyük bir barbarlık örneği olarak tarihte yerini almıştır. Daha sonra ki yüzyıllarda devam eden Haçlı seferlerinde Hristiyan güçler yüzbinlerce masum insanlığı katletmiştir.

Özhan Karaca

------------------------------

[1] “Haçlılar” tabiri, Doğu’da ilk defa Fransızca “Croisades” kelimesinin karşılığı olarak “Ehl-i

Salîb”, Araplar tarafından da “Salîbiyyûn” şeklinde ifade edilmiştir. Bkz: Işın Demirkent, Urfa Haçlı Kontluğu Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1990. s.525.

[2] Hıristiyanlığın kutsallığı olarak görülen “Haç” ile sembolize edilen bu askerî harekâta, çok sonraları “Haçlı Seferleri” denilecektir.

[3] World Book Encyclopedia, “Crusades”, Contributor: Donald E. Queller, Ph.D., Prof. of History, Univ. of Illinois, Urbana-Champaign, World Book Inc., 1998. s.134.

[4] Encyclopedia Britannica 2001 Deluxe Edition CD, “Crusade, Preparations for the Crusade”. 7

August C. Krey, The First Crusade: The Accounts of Eye Witnesses and Participants, Pinceton & London, 1921. s.262.

[5] Encyclopedia Britannica 2001 Deluxe Edition CD, “Crusade, Preparations for the Crusade”. 7

August C. Krey, The First Crusade: The Accounts of Eye Witnesses and Participants, Pinceton & London, 1921. s.262.

[6] L'Encyclopedie Catholique Pour Tous Theo, Editions Droguet-Ardant/Fayard, Paris 1989. s. 363. 9

Jacquline Martin Bagnaudez, L'Enquisition Mythes et Realites, Deselee de Brouwer, Paris 1992. s.18-19.

[7] Ahmet Hikmet Eroğlu, Osmanlı Devletinde Yahudiler; Andaç Yayınlan, Ankara 2003. s. 47-52

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.