Haberin Kapısı

Ortaçağın Engizisyon Mahkemeleri

TARİH

Engizisyonun görev alanı, önceleri vaftiz edilmiş Hristiyanların kilise öğretisine başkaldıranları yargılamakla sınırlıydı. Daha sonra şeytana tapma, zina, cadılık, bilim adamları, Yahudiler veya Hristiyanlaşmış Yahudiler ve Müslümanlar bu kapsama alındı.

Engizisyon, Latince “Soruşturma ve Sorgulama” anlamına gelen “Inquısıtion” kelimesinden gelmektedir. Hristiyanlıktan uzaklaşan veya dini esaslara aykırı davranan kimselerin cezalandırmak için kurulan Katolik kilise mahkemeleri ve adlî kurumlan için kullanılmış bir terimdir. Engizisyonun görev alanı, önceleri vaftiz edilmiş Hristiyanların kilise öğretisine başkaldıranları yargılamakla sınırlıydı. Daha sonra şeytana tapma, zina, cadılık, bilim adamları, Yahudiler veya Hristiyanlaşmış Yahudiler ve Müslümanlar bu kapsama alındı.

Engizisyon mahkemeleri,13. yüzyıldan itibaren görülmeye başlayan ve Hristiyanlıktan dönenler, Kilise tarafından tespit edilmiş olan doktrine aykırı hareket edenlere karşı kurulmuş mahkemelerin genel adıdır.[1] Engizisyon düşüncesi, Hıristiyan dünyasında, Kilise'nin dini bakımdan sapkın olarak gördüğü kimselere yaklaşım tarzından meydana gelmiş ve Engizisyon Mahkemeleri de bu düşüncenin somutlaşmış şeklini oluşturmuştur.

Hıristiyanlar, ayrı bir inanca sahip olmaları bakımından kamunun güvenliğini tehlikeye atan unsurlar, İmparator'un dini egemenliğini tanımayan sapkınlar olarak değerlendiriliyorlardı. Bu yüzden Hıristiyanlar, Roma İmparatorluğu tarafından sıkı takibata uğranılıyorlar ve çok şiddetli cezalara çarpıtılıyorlardı.[2]

13. yüzyılda Papa 9. Gregorius tarafından kurulan engizisyon kurumunun ve 15. yüzyılda kurulan Yüksek Soruşturma Dairesi'nin asıl amacı, kilisenin maddi ve siyasi menfaatlerine karşı tehdit oluşturan tüm inanç sistemlerinin araştırılması ve ortadan kaldırılmasıdır. Bu kurumlar, sadece sapkın olarak adlandırdıkları, Hıristiyanlık dışı inanç sistemlerinin pratiklerini uygulayan insanları değil, cadılıkla yaftaladıkları, çoğu kadın elli binden fazla insanı ölüme mahkûm etmiş ve büyük bölümünü yakarak öldürmüştür.

Engizisyon mahkemeleri, acımasızlıkları ile meşhur olmuştur. Bu mahkemelerin sorgulama yöntemleri ve verdiği cezalar çok korkunç olmuştur. Hatta Engizisyoncular, işkence ile özdeşleştirilirmişler; "en acımasız işkenceleri uygulayan ve çaresiz olan kurbanları ateşlerde yakmak suretiyle cezalandıran kimseler" olarak tanımlanmışlardır.[2] Engizisyonculara, hakkında sapkın olarak ihbarda bulunan kişinin kendini onların elinden kurtarması çoğu zaman neredeyse imkânsız olmuştur. Hatta suçlanan kişinin kendisinin itham edildiği suçu kabul etmesi de yeterli görülmemiş, işkence ile karısını, çocuklarını ve arkadaşlarını da suçlaması gerekmiştir. Daha sonra onlar da aynı işkencelerden geçirilmiştir. Bu mahkemelerde, isnat edilen suçu hemen kabul eden daha az işkence görmüş, tövbe edenler, mallarına el konularak ömür boyu hapis cezasına çarptırılmışlardır. Diğerleri ise törenle yakılarak öldürülmüşlerdir. Ancak, Kilise'nin kutsallığını korumak için cezalar rahipler tarafından değil, sivil görevliler tarafından yerine getirilmiştir.[3]

Engizisyon mahkemelerinin en ünlü cezası suçluyu odunlar içinde kazığa bağlayarak öldüklerini sonradan bu kişilerin kadavra ve kemiklerini mezardan çıkartarak atların arkasına bağlayıp şehirlerin içinde sürüklettirip sonra da yaktırmışlardır. Böylece, halka gözdağı vermişlerdir.[4]

16. yüzyılda kitlesel bir çılgınlık halini alan cadı avı, özellikle cinselliğini açığa vuran veya evlilik dışı çocuk sahibi olan kadınların ve toplumun kabul görmüş davranış kalıplarına uyum sağlamakta zorlanan tüm kadın ve erkeklerin cezalandırılmasıyla sonuçlanmıştır.

İnsanların cadılık suçlamasıyla öldürüldüğü bu toplu cinayetlerin kurban kavramıyla ilişkilendirilip ilişkilendirilemeyeceği tartışılabilir. Ancak söz konusu öldürme eyleminin tanrı adına gerçekleştiriliyor olması, eylemin ayinsel boyutu ve halka açık, seyirlik bir gösteri olarak gerçekleştirilmesi ve “ruhun arındırılması” bakımından ritüelin önemli bir parçası olan ve pagan kurban uygulamasından ödünç alınan yakma işlemi iki durum arasında önemli bağlar olduğuna işaret etmektedir.

Avrupa'daki diğer ülkelerde engizisyon 13. yüzyıl sonlarında ortadan kalkarken İspanya'da Napolyon tarafından 1808' de ilga edilmiştir. Engizisyon mahkemeleri 1814'te 7. Ferdinand tarafından yeniden canlandırmak istenmişse de 1820'de Kofrez tarafından bütünüyle kaldırılmış, 1834'te son kalıntıları da temizlenmiştir.

İspanya'da engizisyon tarafından 1808'e kadar 31.912 kişi diri diri, 17.659 kişinin yakılmış, 291.450 kişiye de başka cezalar verilmiştir. Portekiz'de ise engizisyon 15. - 18. yüzyıllar arasında 30.000 kişiyi ayıplamış, 1175 kişiyi yakmış, 29.590 kişiyi ise çeşitli cezalara çarptırmıştır.

Özcan Karaca

--------------------------

[1] L'Encyclopedie Catholique Pour Tous Theo, Editions Droguet-Ardant/Fayard, Paris 1989. s. 363. 9

Jacquline Martin Bagnaudez, L'Enquisition Mythes et Realites, Deselee de Brouwer, Paris 1992. s.18-19.

[2] Ahmet Hikmet Eroğlu, Osmanlı Devletinde Yahudiler; Andaç Yayınlan, Ankara 2003. s. 47-52.

[3] James A Haught, Kutsal Dehşet ve Kutsal Cinayetler Tarihi, Çev. Uğur Alkapar, Aykırı Yayınlan, İstanbul, 1999. s. 45-49.

[4] Guy Testas-Jean Testas, Orta Çağ Hristiyan Dünyasında Dinsel Şiddet Engizisyon, Çev. Ali Erbaş, İnsan Yayınlan, İstanbul, 2003. s.43.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.