Haberin Kapısı

Şeyh Muhammed Beşir el-Halilî

TASAVVUF

Şeyh Seyda (ks) hazretlerinin halifelerinden olup mahdumlarının da ders hocasıdır. Said Nursî Hazretlerini görmek için o sıkıntılı günlerde Isparta’ya kadar gider, tam kapıyı çalacağı esnada polisler tarafından gözaltına alınır ve iki gün nezarethanede yatarak büyük zatı ziyaret edemeden memleketine geri döner.

Dargeçit’in Halila köyünden[1] olan bu zat hakkında bilinenler çok kısıtlıdır. Kılavuz köyünün eski ismi Halila olduğundan el-Halilî nisbesini alan Şeyh Beşir, 1916’da doğmuştur.[2]

İlim tahsilini Şeyh Seydâ’dan alan Şeyh Beşir, seyr ü sülûkunu da hocasının yanında tamamladıktan sonra kendisinden Nakşibendiyye Tarîkatı’nın icâzeti yanında Rifaî Tarîkat’ının icâzetini almıştır. Hakkındaki bilgilerden mürşidine hürmet göstermede çok dikkatli olduğunu anlaşılan bu zatın yanında, Şeyh Seydâ’nın çocukları tahsil görmüşlerdir.[3]

Şeyh Muhammed Beşir hakkında bilinen bir başka bilgi ise Said Nursî’ye yaptığı ziyarettir. Ulaşımın sıkıntılı olduğu bir dönemde Said Nursî’yi görmek için tek başına İsparta’ya kadar giden Şeyh Beşir, çeşitli sıkıntılarla karşılaşmıştır. Said Nursî’nin adresini bilmediğinden adresi bulmakta zorlanmış, adresi öğrendikten sonra tam kapıyı çalacağı esnada polisler tarafından gözaltına alınmış ve iki gün nezarethanede kalmıştır. Polislerin refakatinde trenle Afyon’a getirilen Şeyh Beşir, Afyon’da trene bindirilmiş ve Mardin’e gönderilmiştir. Said Nursî’yi göremeden dönen Şeyh Beşir bu olayı anlatırken gözü yaşarır ve: “Üstad’ın kapısına kadar gittim, fakat o yüce makama girmek bana kısmet olmadı.” diyerek üzüntüsünü dile getirmiştir. Geldikten sonra medresesinde talebelerine Üstad’ın kitaplarını ders olarak okutmuştur. Aynı zamanda kendi hattıyla Üstad’ın eserlerini neşretmeye çalışmıştır.[4]

Şeyh Beşir, 1966 senesinde Siirt’in Güçlükonak ilçesinde vefat etmiş ve buraya defnedilmiştir. Şeyh Seydâ’nın kendisine yazdığı Arapça mektuplar Türkçe ’ye çevrilerek Şeyh Seydâ’nın mektuplarının neşredildiği “Mektûbât” kitabının 183­-189. sahifeleri arasında neşredilmiştir.

Ardında halîfe bırakmayan Şeyh Beşir’in çocukları çeşitli devlet kurumlarında çalışmaktadır.

Şeyh Seyda (ks) Hazretlerinin Halifesi Şeyh Muhammed Beşire Yazdığı Mektuplardardan Bir Kaçı

وصلى الله تعالى على سيدنا محمد وسلم تسليماً وعلى آله وصحبه أجمعين والحمد لله رب العالمين

Halîfesi Seyyid Şeyh Muhammed Beşîr'e...

Bismihî Sübhânehû.

Âdâbında ışık saçan yıldız gibi olan sâdık evlâd, lâyık dost! Mevlâ muhâfaza eylesin, âmîn.

Selâmdan ve duâ talebinden sonra, işlerinizin gidişatını, varacağı yeri ve emelini de soruşturduktan sonra, derim ki; işler yaprak açıp meyve verdi mi? Biz büyük bir merak ve endişe içerisindeyiz. Rabbim, parıldayan tanyeri gibi en güzel minvâl ve en sağlam misâl olarak aydınlatıp nûrlandırsın, âmîn ve’s-selâm. [5] [6]

Halîfesi Seyyid Şeyh Muhammed Beşîr'e...

Âlim, âmil ve münevver evlâd, Muhammed Beşîr>e, Allah her hayra muvaffak edip, her şerden muhâfazada dâim eylesin, âmîn.

Selâm, duâ talebi ve durumunuzla ilgili haberleri iletmenizi taleb ettikten, gizli ve açık her hâlükârda takvâyı tavsiye ettikten, kemâl derecelerinde yükselmenizi, aşağılıklardan ve sapıklık şüphesi olan yerlerden sakınmanızı taleb ettikten sonra; ciddî olmanı, kolları sıvamanı, gayret göstermeni tavsiye ederim. Bu önemli konuda müdâhene yapmaktan sakmdırırım.

Büyük imâm, her fendeki hikmetlerin zimâmını elinde tutan büyük hekîm, İbnu’l- Verdî (rh.a.), Lâmiyye adındaki manzûm şiirinde, dînî ve dünyevî nasihatleri içeren, söylenmedik bir şey bırakmayan manzûmesini tavsiye ederim. Ona dört elle sarıl, ezberlemeye çalış. İnşâallah sana büyük menfaatler verecektir. (Tembellerden, hayır ne kadar da uzaktır.) Bu kadar yeter, düşünen ve aklı erenler için bu kadar kâfîdir. Muvaffakiyetinizin devâmînı dilerim, âmîn vesselâm...

Halîfesi Seyyid Şeyh Muhammed Beşîr'e...

Bismihî azze ve celle ve ‘alâ.

“Bolca selâmdan, hâl ve istikbâl için duâ talebinden, bu miskîne ve kardeşlere, âhirete, o muazzam güne, insanların huzûr-i Rabbu’l-âlemîn’e kalkacağı vakte yarayacak, en güzel ve hayırlısına tavsiyelerinizi istedikten sonra nefs-i emmâre ve mel>ûn şeytanın hilelerine karşı, Allah>ın izni, onun yardımı, ehlinden özellikle büyük vasıta olan Hz. Muhammed (s.a.v)’den istimdâd ederek, gücünüz nisbetinde uyanık bulunmanızı tavsiye ederim. Muvaffak kılan Allah’tır. O ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır. O her şeye kâdirdir. Kullarını görüp gözetmektedir. Bu hâl Allah’a zor ve ağır değildir. Sizden, buna muvaffakiyet için duâ ricâ ediyoruz.

Azîz evlâd! Sana ne düşüyor? Sevgili dostlar, kalpten vefâkâr arkadaşlar! Sizlere ne düşüyorsa yerine getirin.

Allah Teâlâ kerîmlerin en kerîmi ve merhametlilerin en merhametlisidir.

Ve’s-selâmu aleyküm ve rahmetullahi. Bu kadar, vesselâm...

Ahmet Arslan

Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı

----------------------

[1] Bu köyün yeni ismi Kılavuzdur. Köyde “Şeyh Mumine” isminde bir bayanın kabri bulunmaktadır. Yöre insanının dilinde Şeyh Mumine ile ilgili birçok menkıbe dolaşmaktadır. Menkıbeye göre Şeyh Mumine küçüklüğünde altını ıslattığından üvey annesinden dayak yer. Duruma üzülen babası kızını kaldırmak için nöbet tutmaya karar verir. Gece herkes uyuduktan sonra Şeyh Mumine evden çıkıp köyün dışındaki kuyuya gitmiş. Kuyuya babasının anlamadığı bir dille seslendikten sonra yalağa su doldurmaya başlamış. Suyu doldurduktan sonra çeşit çeşit hayvan gelip yalaktan su içmeye başlamış ve Şeyh Mumine, su bittikçe yalağa tekrar su koymuş. Şeyh Mumine’nin elbiselerinin bu şekilde ıslandığını anlaşılmış. Bu olaydan sonra Şeyh Mumine’nin namı etraftan duyulunca Bağdât’tan üç sarıklı ermişin Şeyh Mumine’yi imtihan için geldiği ve bu imtihanı başarı ile geçerek kendisine icâzet verildiği anlatılır. Yörede hâlâ şifa niyetiyle gece saatlerinde gidip bu kuyudan su içme âdeti bulunmaktadır. Ayrıca köyde son yıllara kadar Kürdçe adı “Zewa Şeyh Mumine” adı olan ağustos ayının on beşinde başlayan geniş katılımlı festival düzenlenirdi. (Savcı, Dargeçit Kültür Ve Mimarisi, ss. 27-29.).

[2] Şeyh Abdussamed el-Farkinî, el-Mecmau’l-Muannedü’l-Kamerî fî Tercemeti Şeyh Muhammed Saîd Seydâ el-Cezerî- Mektûbâ, s. 53.

[3] el-Farkinî, el-Mecmau’l-Muannedü’l-Kamerî fî Tercemeti Şeyh Muhammed Saîd Seydâ el- Cezerî- Mektûbâ, s. 53.

[4] Necmeddin Şahiner, Şahitlerin Dilinden Bediüzzaman, Timaş Yayınları, İstanbul 1997, ss. 52­53.

[5] Nûr sûresi (24), 15.

[6] İsrâ sûresi (17), 20.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.