Haberin Kapısı

Şeyh Muhammed Nurullah Seyda ve Tevbe

TASAVVUF

Tevbe pişmanlık, nedamet, hata ve günahta ısrardan vazgeçmek, Kalbin gafletten uyanması ve vicdanın Rabbine karşı vefasızlığını anlamasıdır. Kulun nefsi yüzünden ilahi sevgiden mahrum kalışına ve Rabbine asi oluşuna pişman olmasıdır.

Tevbe pişmanlık, nedamet, hata ve günahta ısrardan vazgeçerek Allah’ın emirlerine itaat etme haline dönmektir.[1] Tevbe, Cenabı Hakk’ın kullarına ihsan ettiği en büyük nimelerden birisidir. Kalbin gafletten uyanması ve vicdanın Rabbine karşı vefasızlığını anlamasıdır. Kulun nefsi yüzünden ilahi sevgiden mahrum kalışına ve Rabbine asi oluşuna pişman olmasıdır. Allahu Tealanın sevmediği bütün kötü işlerden ve düşüncelerden vazgeçip O’na dönmektir.[2] Nurullah Seyda’ya göre, tevbe günahların zararını kesin olarak bilmek, geçmişe pişman olmak, geleceği ıslaha azmetmek, günahlara bir daha dönmemektir. Tevbe, ilim, hal ve fiil denilen üç şeyin bir araya gelmesinden oluşan bir manadan ibarettir. Sevdiğine erişememe kendi kusurundan ise daha çok üzüntü duyulur. Bu üzüntü ve eleme ise nedamet denilir. İnsanın içinde bulunduğu anı ilgilendiren husus, işlemekte olduğu fiili terk etmesidir. Gelecekle olan ilgisi, ömrünün sonuna kadar sevdiğine erişmeye mani olan günahı terk etmeye azmetmektir. Geçmişle olan ilgisine gelince, eğer o hayırlı bir iş ise, yine hayır ve kaza ile geçmişi telafi etmektir. İnsanın tabi olduğu her şehvetten kalbe bir kara leke, ruha bir kir bulaşır. İnsanın nefesinden çıkan buğu’nun parlak aynaya bulaştığı gib. Şayet şehvet lekeleri birikirse pas halinde kalbe galebe çalar. Nefesle çıkan buharın aynanın üzerinde biriktiği zaman parlaklığı örtüp, kirlettiği gibi kalbini kirletir. Müellif bu hakikatı şu ayetle te’kit eder: “Hayır, belki de onların kazanmış oldukları günahlar, kapleri üzerine galip geldi, günah kirleriyle örttü“.[3]

Kir ve pas birike birike tabiat haline gelir. İnsanın geçmişte tabi olduğu şehvetleri gelecekte terk etmek, günahları telafi için yeterli olmaz. Mutlaka kalbe ve ruha işleyen o kirleri mahvetmesi gerekir. Şehvet ve masiyetlerin lekeleri kalbi kapladığı gibi, yasakları terk ve emirlere itaatın nuru da kalbi parlatır. Böylece masiyet’in kiri itaatın nuruyla yok olur. Bu gerçeği bir hadis’i şerif şöyle teyit eder: “ Kötülüğün hemen ardından bir iyilik yap ki onu silsin. “[4]

Şeyh Muhammed Nurullah Seydaya göre tevbenin şartları:

Tevbe eden kimse ilk anda masiyet ehlinden uzaklaşmalı.

Allah’u Tealaya isyan eden nefsine, zaruri ihtiyaçlarından başka bir şey vermemeli.

Hiçbir masiyete dönmemek üzere azmetmeli.

Kendisini günah işlemeye sevk edecek her türlü ameli terk etmeli.

Tasavvufa yönelmenin, ilk anda eski günahlara tevbe etmekle başlayacağı üzerinde durup, Hak sahiplerinden helâllık helalleşmesini istemelidir. İslamda tevbe, kişinin sıfatlarını değiştirmesine vesiledir. Büyük bir ahlak silahıdır. Onda pişmanlık ve kötü hallerini iyiye tebdil vardır. Eğer üzerinde kul hakkı var ise, önce onları ödemeye çalışmalı. Bu hususta hak sahiplerinin musamahasını istemelidir. Zira onların haklarından kurtulmadıkça hayat boyu uğraşıp didinse dahi Allah’a kavuşamaz yani Allah’ın rızasına nail olamaz.[5]

Midat TOKHTAROV Bursa/2012

---------------------------

[1] Ebu Bekir Muhammed b. İshak Kelebazi, Doğuş Devrinde Tasavvuf, Çev. Süleyman Uludağ, Derğah Yay, İstanbul 1992, s. 303.

[2] Dilaver Selvi, Kaynaklarıyla Tasavvuf, Semerkand Yay, İstanbul 2003, 2. C, s. 87.

[3] el-Mutaffifin, 83/14.

[4] Muhammed Nurullah Seyda el-Cezerî, Tasavvufun Sırları, s 95.

[5] Muhammed Nurullah Seyda el-Cezerî, a.g.e., s. 96.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.