Haberin Kapısı

Şeyh Seydâ (KS) El-Cezerî’nin Tasavvuf ve Tarikat Hayatı

TASAVVUF

Tasavvuf, İslam tarihi boyunca İslamî hayatın ve kültürün bir parçası olmuştur. Tasavvuf ilminin sosyal müesseseleri olan tekkeler ve eğitim kurumu sayılan tarikâtlar, her dönemde Müslüman halklar tarafından ilgi gören müesseseler olmuştur.

Mevlânâ, İbn-i Arabî ve Yunus Emre gibi mutasavvıflar düşünce ve eserleriyle hem Doğu’da hem de Batı’da yoğun ilgi görmüştür. Tasavvuf, İslam dininin ruhî hayatını, Hz. Peygamber(s.a.v.)’in şahsiyet ve karakterinde harmanlayan sistemin adı olmuştur.[1]

Şeyh Seydâ tasavvufu, ilm-i bâtın ve ilm-i kalp olarak tanımlamış ve farz-ı ayn olan ilimlerden biri olarak kabul etmiştir. O, tasavvuf ilmini, zâhirî ilimlerin zıddı olan zevkî ve vicdanî bir ilim olarak görmüştür. Ona göre tasavvuf kalemle satırlara yazılan bir ilim değil, zikirle sadırlara işlenen bir ilim olmuştur.[2]

Şeyh Seydâ tasavvuf ve tarîkat ehlini savunurken aynı zamanda tasavvuf yoluna girdiği halde bu yolun gereğini yerine getirmeyenleri de eleştirmiştir. Ona göre tasavvuf yoluna giren kimselerin bu yolun nurlu makamını, şüpheli ve karanlık işlerle lekelememelidir. Takvâyı bırakıp fetvâyı tercih etmemelidir. Kısacası ahireti dünyaya tercih etmemelidir.[3]

Şeyh Seydâ tasavvufî hayatı on temel prensipte açıklar. Bunlar: zikir, taat, îsâr, kanaat, tevhîd, tevekkül, teslimiyet, te’mîl, şükür ve fakr’dır. Tasavvuf yolunun erbâbı, bütün varlık ve zenginlikleri Allah’a atfedip kendi fakirliklerini kabul ettikleri için; Şeyh Seydâ tasavvuf ve fakr kavramlarını aynı manada kullanmıştır. Ona göre Sûfî demek, fakr ehli demektir. Şeyh Seydâ fakr kavramını şu ifadelerle açıklamıştır: “Fakrın başı, Allah’ın kelâmıdır. Fakrın ruhu, Hz. Peygamberin hadisidir. Fakrın cismi, ârif şeyhin işaretidir. Fakrın kıblesi, hakikâttir. Fakrın guslü tarikât, namazı şeriat, aslı güzel ahlâk ve samimiyettir. Fakrın anahtarı doğruluk, semeresi marifet, hazinesi ise miskinliktir. Fakrın cevheri ise nefsini bilmektir.”[4]

Şeyh Seydâ, tasavvuf ve tarikâtı kötüye kullananları ya da ona layık olmayanları eleştirmiştir. Takvâ yaşantısından uzak ancak tarîkat ehli olduğunu söyleyen kimseleri de zâhirden bâtına, bedenden rûha geçememiş görüntüden ibaret kimseler kabul etmiştir.

Fatih Musa ELMALI ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ 2019

-------------------------------

[1] Hasan Kâmil Yılmaz, Tasavvuf Mes’eleleri, İstanbul 2004, s. 19.

[2] Baz, Şeyh Seydâ ve Seydâî Kolu, s. 94.

[3] Farkınî, Mektubat, s. 144.

[4] Baz, Şeyh Seydâ ve Seydâî Kolu, s. 96.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.