Haberin Kapısı

Seyyidler Diyarından Şeyh Halil es-Serdefî

TASAVVUF

İlmi ve ahlâkı ile örnek olan, yaptığı vaazlarla bölgede büyük saygı gören Şeyh Halil, Şeyh Seydâ 'nın halîfesi olması itibariyle başta Garzan, Botan ve Serhad bölgelerinde aşiretler arası yaşanan sorunlardan, kırgınlık ve küskünlüklere kadar her problemin çözümü noktasında, üzerinde ittifak edilen bir âlim olarak kabul görmüştür.

Seyyid Halil, 1919 yılında Batman’ın Gercüş ilçesine bağlı Bilahşe köyünde doğmuştur. Nesebi peygamberimize ulaşmaktadır.183 Aslen Batman Gercüş’e bağlı Becirman184 köyündendir. Bu köy yörede “seyyidler diyarı" olarak bilinmektedir.185 [1] [2] [3] [4]

Babası Seyyid Molla İbrahim bölgenin ileri gelen âlimlerinden olup Fıkıh ve Astronomi’ye vukufiyeti ile meşhur olmuştur. Seyyid İbrahim birçok talebe yetiştirmiştir. Şeyh Ahmed el-Haznevî, tanınan talebelerindendir.[5] [6]

Şeyh Halil, “Kavli Ahmed” isimli esere kadar babası Seyyid İbrahim’in yanında okurken on sekiz yaşlarındayken babası vefat etmiştir. Bunun üzerine Serdef köyünde imamlık yapmaya başlamıştır. Şeyh Seydâ, köye yaptığı ziyaret esnasında Şeyh Halil ile tanışmıştır. Bu ziyaret esnasında dikkatini çeken Şeyh Halil’den Cizre’ye gelip tahsilini tamamlamasını istemiştir. O sıralar evli ve çocuk sahibi olan Şeyh Halil, Cizre’ye gitmiş ve burada ilim tahsilini tamamlamıştır. Cizre’de Şeyh Seydâ’dan icâzet aldığı süre içinde Molla Abdullah, Molla Süleyman ve Cizre müftüsü Molla Mahmud Bilge gibi âlimlerden de ders almıştır. Şeyh Seydâ, Şeyh Halil’e ilim icâzeti verdikten bir sene sonra 1953 yılında ona tasavvuf icâzetini de vermiştir. İcâzeti aldıktan sonra tekrar Serdef köyüne dönmüş ve kısa bir müddet sonra da Dargeçit’e bağlı Deyvan’a (şimdiki adıyla Sümer Beldesi) yerleşmiştir.[7]

Şeyh Halil, Deyvan köyüne yerleştikten sonra cami ve yanına da medrese inşa ettirmiştir. Bir yandan camide halka vaaz ve nasihat vermekle meşgul olurken diğer yandan medresede talebe yetiştirmiştir.[8]

Şeyh Halil’in eseri bulunmamaktadır, fakat âlim ve âbid insan yetiştirmeyi eser yazmak şeklinde değerlendirmiştir. Molla Muhammed Becirmanî (Molla Mizgin), Şeyh Reşid Mivele, Ağrılı Şeyh Muhammed onun önde gelen talebelerindendir.[9]

İlmi ve ahlâkı ile örnek olan, yaptığı vaazlarla bölgede büyük saygı gören Şeyh Halil, Şeyh Seydâ 'nın halîfesi olması itibariyle başta Garzan, Botan ve Serhad bölgelerinde aşiretler arası yaşanan sorunlardan, kırgınlık ve küskünlüklere kadar her problemin çözümü noktasında, üzerinde ittifak edilen bir âlim olarak kabul görmüştür. [10] Özellikle Dargeçit’te çıkan kavgalarda, kan davalarında ve kız kaçırma gibi olaylarda kendisine başvurulur ve verdiği kararlar genelde hiçbir itiraz görmeden kabul edilirdi.[11]

Şeyh Halil; sulh yapmak için gittiği köylerde halkı sükûnete davet eder, onlara İslamî yaşantının güzelliğini anlatırdı. Bölgede çıkan huzursuzluktan etkilenen Hristiyan din adamları da Şeyh Halil’in sorun çözmedeki rolüne destek verirdi.[12]

Şeyh Halil, aynı zamanda bölgede bulunan Süryanilerin de saygısını kazanarak Dargeçit’in âdeta ortak paydası olmuştur. Başta Süryani din adamları olmak üzere gayr-i müslimler de onu ziyaret ederek fikir alışverişinde bulunmuştur.[13]

Bir dönem Dargeçit’te kaymakamlık yapan Ahmet Çınar, ilçeye ilk geldiğinde Şeyh Halil’in bölgede etkili ve saygılı biri olduğunu anlar. Bunun üzerine dini istismar eden biri olup olmadığını anlamak için de Şeyh Halil’i ziyaret eder. Şeyh Halil ile yaptığı görüşmeden sonra Şeyh Halil hakkındaki düşüncelerini ise şu şekilde dile getirmiştir: “Daha ilk görüşte aksakallı, mavi gözlü bu insanın gerçek bir âlim olduğu anlaşılıyordu. Tavırları ancak bilge bir insanın sergileyebileceği türdendi.” Şeyh Halil’in gerçek bir âlim olduğuna inanan kaymakam, ona bölgedeki sorunlar hakkındaki düşüncelerini sormuştur. Şeyh Halil’in verdiği cevaplar, gerçekleri söylemede kimseden çekinmediğini açıkça göstermektedir. Sorunların sebebini kaymakama şu cümlelerle aktarmıştır: “Bu sorunlardan, hem siz sorumlusunuz hem biz sorumluyuz. Toplumdaki her gelişmeden âlimler ve âmirler sorumludur. Demek ki ne siz görevinizi yapıyorsunuz ne de biz âlimler.” Daha sonra da kaymakama toplumun durumundan bir nebze de sitemle bahsetmiştir. Toplumun içinde gelenek halinde işlenen birçok günah olduğunu söylemiştir. Berdel, başlık parası, genç kızların yaşlı insanlarla evlendirilmesi, kızın rızası olmadan yapılan ve dine aykırı olan bu evlilik çeşitlerini örnek göstermiştir. Kâdınlara mirastan pay verilmemesinin dine aykırı olduğunu ama bölgede bunun da var olan bir gelenek olduğunu söyledikten sonra kaymakama şöyle demiştir: “Mücadelemiz yetersiz kaldı sanırım. Bu yanlış gelenekleri yıkamadık bir türlü." Son olarak Şeyh Halil, kaymakama insanların ibadetleri sırf kendisi için yaptığını ama “insan sevgisinin” Allah için olduğunu söylemiştir.[14]

Şeyh Seydâ, halîfesi Şeyh Halil’in takvasını, mutlak teslimiyetini, salahını görmüş ve bundan dolayı 1966’da kendi yerine vekâleten hac farizasını kendisine yaptırmıştır.[15]

Şeyh Halil, 8 Şubat 2002 Cuma günü Cuma namazını kıldırdıktan kısa bir süre sonra vefat etmiştir. Vefat ettiği gün, semâda nur görüldüğü söylenmektedir. Vefat haberi duyulduğunda Dargeçit, Midyat, Batman’da dükkânlar kapatılmış, yurtdışından ve yurtiçinden binlerce kişi cenaze namazına iştirak etmiştir. Dargeçit’te yaklaşık üç dört yıl düğünlerde eğlence düzenlenmeyerek ilçe halkı üzüntüsünü göstermiştir.[16]

Vasiyeti üzerine Sümer Beldesi’ne defnedilmiştir. Dargeçit’te herkesin gönlünde yer eden bu zatın mezarı üstüne türbe yapılmıştır. İlçeye gelen gurbetçiler ilçeye girmeden önce yol üstünde olan türbeyi ziyaret etmektedir.[17]

Şeyh Halil üç evlilik yapmıştır. İlk hanımından bir erkek çocuğu; ikici hanımından iki erkek, altı kızı; üçüncü hanımından da dört erkek, altı kız çocuğu olmak üzere toplam on yedi çocuğu vardır.[18]

Şeyh Halil es-Serdefî ’den Sonra Dergâhın Durumu

Babasının vefatının ardından Şeyh Ömer Faruk’tan halîfelik alan Şeyh Halil’in oğlu Şeyh Beşir Aksoy irşad faaliyetlerini yürütmektedir. 1951 doğumu olan Aksoy, bölgenin muhtelif âlimlerinin yanında tahsil görmüştür. İlim tahsilinin büyük kısmını ise Şeyh Fahreddin’in yanında almış, ilim icâzetini ise babasından almıştır.

İlim icâzetini aldığı gün hocası Şeyh Fahreddin’in kızı ile nişanlanmıştır. Bir süre fahri imam olarak görev yaptıktan sonra 1970 yılında resmi imamlık vazifesine başlamıştır. Uzun süreden beri Midyat’da kendi adını taşıyan camide imamlık yapmakta aynı zamanda medresesi de bulunmaktadır. Yanında sayısız talebe yetişmiştir ve bunlardan yüz kadarına ilim icâzeti vermiştir. Bölgenin en etkili âlimlerinden biri olup aynı camide irşad ve tedris faaliyetlerine devam etmektedir.[19]

Ahmet Arslan

Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı

-----------------------------------

[1] Nazım Hasırcı, “Fahreddin Arnasî’nin İsagocusu”, Uluslararası Midyat Sempozyumu Bildirileri, Artuklu Üniversitesi Yayınları, Mardin 2012, ss. 311-322.

[2] Altun, “Molla Fahreddin el-Arnasî el-Batmanî’nin Fıkhî Yönü”, ss. 14-17.

[3] Recep Özdirek, “Cumhuriyet Dönemi Midyat bölgesi Din Âlimleri”, Uluslararası Midyat Sempozyumu Bildirileri, Artuklu Üniversitesi Yayınları, Mardin 2012, s. 236.

[4] Halk arasında bu köye yerleşen ilk kişinin Seyyid Bilal (ö.?) olduğuna inanılır. Bu zat Bağdat’tan gelip buraya yerleşmiştir. Seyyid Bilal’in türbesi bu köyde buunmakta ve hâlâ ziyaret edilmektedir. Yedi tane erkek çocuğu olmuş ve onun soyundan gelenler Becirman seyyidleri olarak bilinmektedir. Becirman seyyidleri Güneydoğu Anadolu’nun hemen hemen her şehrine dağılmış durumdadır. Becirman sakinlerinden seyyid olduklarından vergi alınmadığı için ikamet ettikleri köy, vergisiz anlamında Becirman ismini almıştır. Fakat cumhuriyet dneminde köyün ismi Vergili olarak değiştirilmiştir. ( Abdurrahman Adak, “Güneydoğu Anadolu Seyyidleri”, Marife Dergisi, c.3, s.386).

[5] İbrahim Baz, “Midyat ve Çevresinde Tasavvuf Kültürü Ve Midyatlı Sûfiler”, Uluslararası Midyat Sempozyumu Bildirileri, Artuklu Üniversitesi Yayınları, Mardin 2012, s. 290.

[6] Özdirek, “Cumhuriyet Dönemi Midyat bölgesi Din Âlimleri”, s. 237.

[7] Baz, “Midyat ve Çevresinde Tasavvuf Kültürü Ve Midyatlı Sûfiler”, s. 290.

[8] Doğru Haber Gazetesi, Şeyh Halile Serdefi, //www.dogruhaber.com.tr/haber/21690-seyh- halile-serdefi/ (03/08/2016).

[9] Baz, “Midyat ve Çevresinde Tasavvuf Kültürü Ve Midyatlı Sûfiler”, s. 290.

[10] Baz, “Midyat ve Çevresinde Tasavvuf Kültürü Ve Midyatlı Sûfiler”, s. 290.

[11] Savcı, Dargeçit Kültür ve Mimarisi, ss. 48-49.

[12] Doğru Haber Gazetesi, Şeyh Halile Serdefi, //www.dogruhaber.com.tr/haber/21690-seyh- ha.1i1e-serd.efi/ (03/08/2016).

[13] Baz, “Midyat ve Çevresinde Tasavvuf Kültürü Ve Midyatlı Sûfiler”, s. 290.

[14] Ahmet Çınar, Herşeyi Yazamadım, Kayıhan Yayınları, İstanbul 2007, ss. 228-230.

[15] Seydâ el-Cezerî, "Nakşî Hâlidî Seydâî Postnişînler”, s. 53.

[16] Savcı, Dargeçit Kültür Ve Mimarisi, s. 49; Doğru Haber Gazetesi, Şeyh Halile Serdefi, //www.dogruhaber.com.tr/haber/21690-seyh-halile-serdefi/ (03/08/2016)

[17] Savcı, Dargeçit Kültür ve Mimarisi, s. 49.

[18] Özdirek, “Cumhuriyet Dönemi Midyat bölgesi Din Âlimleri”, s. 49

[19] Özdirek, “Cumhuriyet Dönemi Midyat Bölgesi Din Âlimleri”, s. 236.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.