“Bu satırlar, kalbe dokunan hikmet damlalarıdır; akıbeti, tefekkürdür.”
Bazen insan öyle bir yara taşır ki, o yara bir kelimeyle kanar, bir nefesle sızlar.
Ve bazen de derman, burnunun ucundadır da insan onu göremez; çünkü göz perdelenmiş, gönül yorgun düşmüştür.
Ey insanoğlu...
Kendi yaranı saracak derman, çok uzaklarda değildir.
O derman, önüne bir tepsi gibi konulmuştur; fakat çoğu kişi o tepsideki nimetin farkında değildir.
“Biz insana şah damarından daha yakınız.”
(Kâf, 16)
Bize bizden daha yakın olan Rabbı Rahîmimiz, dermanı uzaklara saklar mı hiç?
Ama kulun gözü dışarıya çevrilmişse, içteki cevheri göremez.
Demek ki:
“Hak, kuluna dermanı gizlemez; kul, gözünü perdeyle örter.”
Yara dediğin, senden bir parçadır; kaçtıkça büyür, baktıkça küçülür.
Onunla otur, konuş, dinle. Çünkü her yara, nefsinin terbiyeye muhtaç yönünü fısıldar.
Bazen bir hastalık, bazen bir kayıp, bazen bir yalnızlık…
Hepsi aynı dili konuşur:
“Ey insan, sende olanı fark et!”
Kapıya Israrla Vur...
Hiçbir kapı, bir defa vurmakla açılmaz.
Kapıya ısrarla vurmak, sabırla beklemek; işte dermanın anahtarıdır.
İbn Atâullah el-İskenderî Rahmetullahi Aleyh der ki:
“Kapıya ısrarla vur; çünkü açılmaması, senin için uygun zamanın gelmemesindendir.”
Kapıya vuran, aslında kendi iç kapısını çalar.
Her vuruş, içten gelen bir yakarıştır:
“Ey Rabbim, beni bırakma...”
Ve bil ki, kapı kapanmış gibi görünür ama o kapının ardında rahmet hazırlanıyordur.
Sabreden bir gün fark eder ki, kapı zaten hep açıktı — o sadece arkasını dönmüştü.
İmam Gazâlî Rahmetullahi Aleyh der ki:
“Dermanı arayan, önce yarasının hikmetini anlasın.
Zira Rabbini tanımadan şifa bulan, dermanla değil, gafletle sarılmış olur.”
Gerçek şifa, yarayı yok etmek değil; onun içinden hikmeti çıkarmaktır.
Zira şifa, Allah’ın “Eş-Şâfî” isminin kalpte tecellisidir.
O zaman dert, lütfa dönüşür; yara, derse.
Ve bir gün, Yunus Emre Rahmetullahi Aleyh misali dersin:
“Bunca derdi veren Sensin, dermanı da Sen eyle.”
İşte o an, su çağlayanı gibi bir hâl gelir gönlüne.
Yaranın sızısı şifaya, bekleyişin duaya dönüşür.
Ve anlarsın ki: derman hep oradaydı.
Sen sadece kapıya yeterince ısrarla vurmamıştın.
Tepsi önünde duruyor; içinde sabır, tevekkül ve teslimiyet.
Elini uzat, gönlünü arıt, niyetini düzelt.
Çünkü kendi yaranı saracak derman, çoktan sana sunulmuş bir rahmettir.
Ve o rahmetin kapısı, ısrarla vuranlara daima açılır.
Allah’ım...
Kalbimize hikmetle görmeyi,
Kapına her vuruşta kendimizi bulmayı nasip eyle.
Yaralarımızı şifaya, muhabbetullaha dönüştür.
Bize lütfu kereminle göster ki, derman hep Sen’denmiş,
Ve biz hep Sen’in kapındaymışız.
Elhamdulillah Rabbil Âlemin.