Allah Teâlâ, insana secde emri verdiğinde önüne hiçbir varlık ve/veya cisim konulmasını istememiştir. Bu durum, insan onurunun Allah katında ne kadar önemli ve değerli olduğunun delilidir.
Meleklere ise, Âdem için secde edin, emri verilmiştir.
Âdem, Allah içindir. O, sadece Allah için secde eder. Âdem halife kılınmıştır; yeryüzünü Allah Teala adına, Allah’ın talimatları doğrultusunda o yönetecektir.
Allah’ın halifesi, Allah’tan gayri hiçbir şeye kulluk yapamaz. Yapmaya kalkarsa, onurunu kaybederek insanlık ve halifelik makamından düşer.
İnsan haysiyeti, onuru o kadar yüce bir değerdir ki; Allah Teala onu, yaratmış olduğu her şeyin üstünde tutmuştur. Aziz isminin tecellisine mazhar kılarak, izzetli kılmıştır.
Nereden çıkardın bu yorumu, diyebilirsiniz. Çok basit bir mülahaza ile… Şöyle ki; Allah ile kulu arasındaki en hususi, en kıymettar münasebet, kulun yaratıcına münhasıran yapmış olduğu dua ve/veya ibadettir. İbadet olarak yapılan en değerli amel ise namazdır. Namaz, Cebrail'in Resulullah efendimize öğretmiş olduğu birtakım ritüellerden/hareketlerden ibarettir. Bu en önemli ve en kıymetli eylemde Allah Teala insanın önüne hiçbir cisim, şekil, sembol veya heykel konulmasını irade etmemiştir. Eğer, Kâbe derseniz; o, hiçbir özelliği olmayan, içi boş dört duvardan ibarettir. Sadece, dünyanın her yerinden dönülecek yönü, istikameti belirlemek ve disipline etmek içindir. Namaz kılarken önünüzde herhangi bir resim veya sembolün bulunması mekruhtur, haram olduğunu söyleyen alimler de olmuştur. Kâbe’nin dahi resmini koymak uygun görülmemektedir.
İnsan münhasıran, sadece Allah Teala için ibadet yapmaktadır. Allah Teala indinde insandan daha kıymetli bir canlı veya cansız herhangi bir şey olsaydı, insanı, onun önünde diz çöktürüp, o şekilde dua ettirebilirdi. Ama yapmamış!
Çünkü, Bediüzzaman’ın dediği gibi; “İnsan, Esma-i İlahiye’nin en câmi’ bir aynasıdır. Zira insanın istidadı, bütün Esma’nın tecellisine medardır.” (Sözler, 23. Söz). “İnsan, Esma-i Hüsnâ’nın cilvelerine en câmi’ bir aynadır. Fıtratı bütün isimlere mukabildir.” (Mektubat, 19. Mektup)
Hıristiyanların kiliselerde uyguladıkları; haç ve/veya İsa/Meryem heykeli önünde diz çöküp, dua etmeleri insan onuru cihetiyle kabul edilir bir davranış değildir.
Böyle olduğu halde; herhangi bir heykel önünde saygı duruşu yapıp, selam durmak da insan onurunu yaralayan ve zedeleyen davranışlardandır. Haysiyetin izzet ve şerefi buna izin vermemektedir. Kendisinden çok daha kıymetsiz bir takım sanat eserlerine hürmet göstermesi anlamında birtakım ritüeller, insanın kendi öz saygınlığını, kendi haysiyetini, kendi onurunu çiğnemesi anlamına gelmektedir. Heykel, tüm sanat eserleri gibi sadece sanatçısının maharetini sergileyen bir sanattan, göz zevkinden başka bir şey değildir. Eğer, siz bir mermere birtakım anlamlar veya itibarlar yükleyip, yüklediğiniz o itibarlara saygı gösteriyorsanız; Allah Teâlâ’nın Kur’an’ı Kerim’de yasaklamış olduğu putlara tapınma da tam anlamıyla işte budur. O itibar dediniz şeyler sizin uydurmalarınızdır. Sizin isimlendirmelerinizdir (1). Sizin takma isimlendirmelerinizle heykel itibar kazanamaz. Heykelin değeri yükselmez. Heykelin yalnız sanatsal değeri vardır. Örneğin: “Musa” isimli Michelangelo tarafından yapılan heykel, dünyada sanat değeri en yüksek, en kıymetli heykel kabul edilmektedir. Sanat severler bu heykeli hayranlıkla seyrederler; karşısına geçip selam durmazlar, önüne çelenk bırakmazlar. Sanatçısının sanat kabiliyetini takdir ederler. Bunun gibi eşsiz denilecek, sanat değerlerine sahip birçok heykel dünyada mevcuttur. Bu heykelleri temaşa edenler, sanatkârlarına övgüler dizerek, hayranlıkla seyrederler.
Ne demişti, Şeyh Galip?
“Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen (Hoşça bak kendine, alemin özüsün sen)
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen” (Varlıkların gözbebeği olan insansın sen)
Ülkelerin ve rejimlerin kurucu liderleri saygı duyulmayı hakkediyorsa, kendi zatları hak ediyordur, heykelleri değil.
Atatürk heykeli, Gazi Mustafa Kemal değildir. Atatürk heykeline sanat değerinden gayri yüklediğimiz manalar ifrat olmakla beraber; huzurunda yapılan ritüeller de bizi nahoş konumlara sürüklemektedir.
Devletlerin kurucu liderlerine saygı, onların ilke ve prensipleri doğrultusunda yaşamayı sürdürmekle olur; heykellerinin önünde birtakım ritüeller yapıp, selam durmakla değil.
Dünyada tek olan, ülkemizdeki heykele selam vermek, çelenk bırakmak şeklindeki garabet uygulamadan vazgeçilmesi; dünyadaki saygınlığımızı artıracak, bizi daha çağdaş ve medeni hale getirecektir.
İnsanlık onuru heykelden üstündür.
Gürcan Onat, 15.08.2025, Üsküdar.
DİPNOTLAR:
(1) ) اِنْ هِيَ اِلَّٓا اَسْمَٓاءٌ سَمَّيْتُمُوهَٓا اَنْتُمْ وَاٰبَٓاؤُ۬كُمْ مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ بِهَا مِنْ سُلْطَانٍۜ اِنْ يَتَّبِعُونَ اِلَّا الظَّنَّ وَمَا تَهْوَى الْاَنْفُسُۚ وَلَقَدْ جَٓاءَهُمْ مِنْ رَبِّهِمُ الْهُدٰىۜ
“Bu (putlar) sizin ve atalarınızın taktığınız adlardan başkası değildir. Allah onlara hiçbir hüccet indirmedi. Onlar, kuruntudan ve nefislerinin arzu ettiği hevadan başkasına tâbi' olmuyorlar. Halbuki andolsun, kendilerine Rablerinden o hidâyet (rehberi) gelmiştir.” Necm:23.
(((2) Yeryüzünde ilk putun icadı konulu yazımızı merak edenler için Link:
https://gurcanonat54.blogspot.com/2019/09/yer-yuzunde-ilk-putun-icadi.html