<p align="left" style="-webkit-text-stroke-width:0px"><span style="font-size:medium"><span style="color:#000000"><span style="font-family:"Times New Roman""><span style="font-style:normal"><span style="font-variant-ligatures:normal"><span style="font-variant-caps:normal"><span style="font-weight:400"><span style="letter-spacing:normal"><span style="orphans:2"><span style="text-transform:none"><span style="white-space:normal"><span style="widows:2"><span style="word-spacing:0px"><span style="text-decoration-style:initial"><span style="text-decoration-color:initial"><font size="2"><font face="Verdana">Sabırla insan, toprağa, ete, kemiğe bağlılıkdan kurtulur. Onunla yüce âlemlere ermeğe namzet bir kutlu olur. Sabır, öteler ötesi saltanatlara ulaşmak için dar bir geçit, aşılmaz bir zirve ise, gönlünü o âlemlere kapdırmış hakikat eri de, geçilmez ve aşılmaz gibi görünen geçitlere ve şahikalara meydan okuyan bir Heraklit’dir. En sarp yokuşları dümdüz ve ovaları da pürüzsüz gören bir Heraklit...</font></font></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p align="left"><font size="2"><font style="color: rgb(0, 0, 0); font-family: "Times New Roman"; font-style: normal; font-variant-ligatures: normal; font-variant-caps: normal; font-weight: 400; letter-spacing: normal; orphans: 2; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: 2; word-spacing: 0px; -webkit-text-stroke-width: 0px; text-decoration-style: initial; text-decoration-color: initial;"><font face="Verdana">Sabır, fıtratın sînesinde cereyan eden armoninin, insan tarafından sezilmesi, kavranması ve taklid edilmesidir. Evet, o, eşyâ ve hâdiselerin dilini anlama ve onlarla “diyalog”a geçme gayretidir. Bu dili anlayacağı âna kadar sebat gösteren, sonra da, varlığın zaman seli içindeki akışıyla, kendi davranışları arasında bir köprü kurarak tabiatla bütünleşen insan ne mübeccel; kâinatdaki bu ilâhî musîki ne ulvî ve bu ahengin sezilip görülmesi ne âlî bir temâşâdır...!</font></font></font></p> <p align="left"><font size="2"><font face="Verdana">Sabır; zamanın, eşya üzerindeki te’sirinin kavranması ve vak’aların, zamanın, keskin dişleri arasında öğütülerek, şekilden şekile, hâlden hâle girmesinin idrâki demekdir. Zamanın bu sessiz eriticiliği ve değiştiriciliği karşısında, yerinde polat ve yerinde de buz olmasını bilenler, onun cereyan çizgisinde ayrı bir buûda yükselerek yok olmadan kurtulurlar. Bunu idrak edemeyenler ise, onun demir pençeleri arasında ezilir giderler.</font></font></p> <p align="left"><font size="2"><font face="Verdana">Evet fıtrat, onu tanımayan ve yürüyüşünde ona ayak uyduramayan ayakları kırar, ruhları da çiğner geçer. Onu tanıyan, hareket ve davranışlarıyla onun ruhundaki sessiz infiâllere dem tutan ve ona yeni yeni Dâvûdî nağmeler kazandıranların elinde de balmumu gibi olur.</font></font></p> <p align="left"><font size="2"><font face="Verdana">Ah, bu sırrı kavramayan ve bir türlü sabretmeye yanaşmayan aceleci yaramaz çocuklar..!</font></font></p> <p align="left"><font size="2"><font face="Verdana">Evet, nice kendini bilmez ve fıtrat tanımaz kimseler vardır ki; yıllar yılı dolu dizgin gitmiş, fakat bir çuvaldız boyu mesafe alamamışlardır. Ve nice sessiz, gürültüsüz kimseler de vardır ki, derin nehirler gibi durgun ve hareketsiz görünmelerine rağmen, durmadan yürümüş; adım adım ilerlemiş önünü kesen karanlıkları teker teker tepelemiş ve karşısına çıkan engelleri en sezilmedik şekilde tozduman etmişlerdir. Sessiz, gürültüsüz; gösterişsiz ve âlâyişsiz... Tıpkı mercan gibi. Deniz derinliklerinde ızdırap görmüş; ızdırab yaşamış; kanda boğulmuş ve zeberced ufkuna ulaşmış mercan...</font></font></p> <p align="left"><font size="2"><font face="Verdana">Tohum bu sessizlik ve sebat içinde taşı toprağı deler, gün-yüzüne çıkar. Tomurcuk, yüz defa bağrını güneşe açar ve yüz defa gecenin karanlıkları karşısında gerilime geçer, sonra varlığa erer. Ya yavru? Bir “rüşeym” halinde anne karnında belirip, karanlıkdan karanlığa intikâl eden yavru; onun serencâmesi hepden garib ve garib olduğu kadar da sabır ve teennî gamz etmektedir. Evet, şekillerin ve kalıpların her çeşidine gire gire, tam dokuz ay sonra, o gül-endam kametiyle dünyâya ayak basar.</font></font></p> <p align="left"><font size="2"><font face="Verdana">Bir de, bu muhteşem kâinatların ve koca “kozmoz”un yaratılışına bakalım. Herşeyi, bir “ol!” deyivermekle varlığa erdirecek olan Kudret-i Sonsuz’un elinde, bütün mekân ve eşyanın, milyarlarca sene şekilden şekile, tavırdan tavıra intikâl etdikten sonra belli bir vaziyete gidip ulaşması, ne kadar manîdar ve ne çarpıcı bir dersdir!</font></font></p> <p align="left"><font size="2"><font face="Verdana">Varlık âleminde herşey, ama herşey sabırlı bir bekleyiş, bitmeyen bir azim ve direnişle, hedefine doğru adım adımdır. Acele etmeden; fıtratda carî kanunları gözeterek ve yön-yol değiştirmeden...</font></font></p> <p align="left"><font size="2"><font face="Verdana">Ah, aceleci insan! Sabırsızlık gösteren sadece sensin. Sensin, eşya arasındaki tertibe riayet etmeyen! Sensin, yükselirken mesafelere tahammülü olmayan ve tırmanmada birkaç merdiveni birden atlamak isteyen! Sensin, sebebleri gözetmeden netice bekleyen! Sensin, olmayacak kuruntulara gömülerek hayâlden sırça saraylar kuran! Sonra da yalancı vehmin ve aldatıcı ümniyelerin altında tükenip giden! Sensin, düşünmeden konuşan, konuşduklarına pişmanlık duyan ve birbirini ta’kib eden pişmanlıklardan ders almayan, uslanmayan! Bir bilsen; bu halinle, ne kadar sevimsiz ve ne kadar uğursuzsun..! Keşke, herbiri beliğ bir hatib ve herbiri bir dil olan çevrendeki hâdiselerden ders alarak, eşyâ arasında bulunan tertibe riayet etmeyi; sebeb ve neticelerin hakkını gözetmeyi ve hayâlinle değil; imanın, azmin ve iradenle var olmayı bilseydin...!</font></font></p> <p align="left"><font size="2"><font face="Verdana">Sen, sabretdiğin kadar var ve Hakk’ın katında da sabrın kadarsın. Kitabı’nın güzel diye parmak basdığı en güzel haslet ve en güzel huyları, ârızasız ve ara vermeden yaşamadaki sabrın ve azmin kadar... Ve çirkin diye tesbit etdiği sevimsiz şeyler karşısında da dayanma gücün ve sebatın kadar... Nihayet, tepeden inme başa gelenler karşısında, tavrını değişdirmeden:</font></font></p> <p align="left" style="-webkit-text-stroke-width:0px"><span style="font-size:medium"><span style="color:#000000"><span style="font-family:"Times New Roman""><span style="font-style:normal"><span style="font-variant-ligatures:normal"><span style="font-variant-caps:normal"><span style="font-weight:400"><span style="letter-spacing:normal"><span style="orphans:2"><span style="text-transform:none"><span style="white-space:normal"><span style="widows:2"><span style="word-spacing:0px"><span style="text-decoration-style:initial"><span style="text-decoration-color:initial"><font face="Verdana"><font size="2">“Gelse celâlinden cefâ, yahut cemâlinden vefâ;</font></font><br /> <font size="2"><font face="Verdana">İkisi de cana safâ, lütfun da hoş kahrın da hoş”</font></font></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></p> <p align="left"><font size="2"><font style="color: rgb(0, 0, 0); font-family: "Times New Roman"; font-style: normal; font-variant-ligatures: normal; font-variant-caps: normal; font-weight: 400; letter-spacing: normal; orphans: 2; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: 2; word-spacing: 0px; -webkit-text-stroke-width: 0px; text-decoration-style: initial; text-decoration-color: initial;"><font face="Verdana">gerçeğine dilbeste, yürekliliğin ve hoşnutluğun kadar...</font></font></font></p> <p align="left"><font size="2"><font face="Verdana">Bütün yükseltici şeyleri, ara vermeden sürekli olarak yaşama; alçaltıcı şeylere karşı devamlı teyakkuz (1) ve direnme; nihayet, beklenmedik anda ve beklenmedik şekilde, seni ırgalayan ve örseleyen umum belalara karşı yılgınlık göstermeden dayanma; evet, işte acılardan acı ve neticesi itibariyle de zülâllerden zülâl sabır budur!</font></font></p> <p align="left"><font size="2"><font face="Verdana">Kol kanat verip yerinden ayrılmama... Mum gibi eriyip gitme; yine yerinden ayrılmama...</font></font></p> <p align="left"><font size="2"><font face="Verdana">Nerdesin azim, nerdesin irade! Nerdesin civanmertlik ve nerdesin yiğitlik! Durmadan yön ve yol değiştirme bizi şaşkına çevirdi. Hergün ayrı birşeye dilbeste olma bizi bitirdi. Ve durmadan mihrabdan mihraba koşma, bizi kıblesiz hâle getirdi...</font></font></p> <p align="left"><font size="2"><font face="Verdana">Bir Hakk dostu; “beni bir kedi irşâd etdi” der. Avını beklediği delik önünde, sabahlara kadar gözünü kırpmadan bekleyen bir kedi... Ya sen, insanoğlu! Tavrını değiştirmeden, nazarını ayırmadan ne kadar bekledin ebedî mihrabında..? Evet, kaç defa düzenin bozuldu; hizmetin hebâ oldu da, gönül koymadan darılmadan yeni başdan deyip yürüdün yoluna..? Ve kaç defa, kapılardan kovuldun, diyar diyar sürüldün de, dönüp yine başını koydun sevgilinin eşiğine..? Yoksa sen, senden evvel gelip geçenlerin hâlleri batına gelmeden cennete gireceğini mi sandın? Oysa onlara öyle ezici sıkıntılar, öyle kımıldatmaz ızdırablar dokundu ve öylesine sarsıldılar ki, Nebi (sav) ve maiyetindeki inananlar: “Ne zaman Allah’ın yardımı?” dediler. Bil ki, O’nun yardımı yakındır (2). Sabredip kulluğunu sürdürenlere; canını dişine takıp günahlara karşı koyanlara; bin defa düzeni bozulduğu hâlde ümit ve azmini yitirmeyenlere.</font></font></p> <p align="left"><font size="2"><font face="Verdana">Evet “Cânân yolunda, dağdağa-i câna (3) düşmeyenlere; Girdik reh-i sevdaya (4), gayrı bize birşey lazım değil” diyenlere...</font></font></p> <p align="left" style="-webkit-text-stroke-width:0px"><span style="font-size:medium"><span style="color:#000000"><span style="font-family:"Times New Roman""><span style="font-style:normal"><span style="font-variant-ligatures:normal"><span style="font-variant-caps:normal"><span style="font-weight:400"><span style="letter-spacing:normal"><span style="orphans:2"><span style="text-transform:none"><span style="white-space:normal"><span style="widows:2"><span style="word-spacing:0px"><span style="text-decoration-style:initial"><span style="text-decoration-color:initial"><font face="Verdana"><font size="1">1) Teyakkuz: Uyanık olma hâli, uyanıklık.<br /> 2) İktibas tam olmadığı için, meâl tırnak içine alınmadı.<br /> 3) Dağdağa-i cân: Can telaşı, can derdi.<br /> 4) Reh-i sevda: Sevda yolu.</font></font></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></p>