Haberin Kapısı
2021-07-16 14:59:00

Erdoğan'ın Diyarbakır Gezisi, Çözüm Süreci Tartışmaları ve Ortak Gelecek

İrşad Seyda

16 Temmuz 2021, 14:59

Bizler, Ak Parti dahil 1950'den beri mücadeleye başlayan muhafazakar partilere karşı değiliz.

Erbakan, Özal, Menderes ve Erdoğan, bunlardan her biri diğerinden farklılıklar arzetse de ortak noktaları daha çoktur ve her biri Sabetay, Yahudi güdümlü sahte solun, rejimin tahribatını tamirde kendine göre müsbet hizmetler yaptı.

Menderes şahsi olarak seküler, gayri dini bir yaşam sürse de yine de inançlıydı, dindarlara yapılan baskıya karşı idi. Ezanı serbest bıraktığı ve müslümanlara olan baskıyı hafiflettiği için idam edildi.

Özal, Zahit Efendi'ye bağlı bir Nakşibendi olduğu, başörtüsünü serbest bırakmak istediği, Kürtlere da daha adil ve merhametli davrandığı için silahlı suikaste uğradı, öldürülemeyince zehirlendi ve kan örneğini Hacettepede yok ettiler. Mezarı açıldı. Vücudunda ağır zehir olduğu tesbit edildi. Ama örtülü diktatörlükten dolayı üstünü örtmek zorunda bırakıldılar.

Erbakan’ın ve Erdoğan’ın uğradığı iç ve dış saldırılar ortada.

Bunlar Atatürkçü, Sabetaycı olsaydı başlarına bu tür şeyler gelmezdi.

İnönü, Ecevit, Demirel ve diğerleri bu kadar saldırılara uğramadılar.

HASTALIK BİLİNMEDEN TEDAVİ İŞE YARAMAZ

Sistemin İslam karşıtlığı temelinde kurulduğunu bilmeden yapılan her değerlendirme eksik ve yanlış sonuçlara götürür.

İslamdan nefret eden bir müşrik, ikiyüzlü, münafık bir cahili güruh vardır. Gerekirse halkı kandırmak için camiye de gider ama her türlü haksızlığı yapar. Demokrasi ve İnsan hakları ile de alakaları olmadı hiç. Sistemi elde tutup devletin, milletin trilyonlarını çalıp ülkeyi ve halkı fakir bıraktılar. Memleket geri kaldı.

AK PARTİYE KARŞI DEĞİLİZ, BASİT HATALARLA KENDİNE VE MEMLEKETE ZARAR VERMESİNİ İSTEMEDİĞİMİZ İÇİN DÜŞÜNCEMİZİ YAZDIK

Yarın Ak Parti değil, Gelecek, Deva, başka bir muhafazakar oluşum veya şahsiyet de iktidara gelse ve aynı hataları yapsa yine aynı şeyleri yazarız.

KÜRTLER SON YÜZYILDA TOPLUMUN VE TÜRKİYENİN İSLAMLAŞMASINDA BAŞAT ROL OYNADI

Osmanlı döneminden farklı bir dönem oldu son asır... Osmanlı maalesef çökertildi. 1922'de resmen de sona erdirildi.

KÜRTLERİN SİSTEMDEN TALEPLERİ VARDIR

Ak Parti dahil, muhafazakar partilerin Kürtleri dışlayarak, mağdur ederek kazanmaları imkansızdır. Kürtlerin varlığı, dili resmiyette de kabul edilip anayasal güvenceye alınacak ki huzur oluşsun. Kürtlerin çoğunun böyle bir talebi vardır. Talepleri olmazsa bizler de sessiz kalalım.

Bizler arayı bulmaya çalışan insanlar olarak, barış, huzur ve makul bir çözümden yanayız.

Kürtler Bilseler ki -faraza-Erdoğan, Erbakan, Özal ve diğerleri de MHP, CHP ve Kemalistler gibi Kürtçe'ye ve Kürt varlığının resmiyette tanınmasına karşıdırlar Erdoğan’a da cephe alırlar. Zamanında diğerlerine de cephe alırlardı. Din için destek verdiler. Dinde haram olan ve bir tarafı diğerine üstün kılan ırkçılık için değil.

Burada anayasal güvence önemli noktadır ki sonra gelen hükümetler, bir öncekinin tanıdığı Kürtçe eğitim, TV yayın, anadilde eğitim haklarını iptal etmesin.

EŞİTLİK VE KARDEŞLİK

Madem Türk ve Türkçe serbest, Kürt ve Kürtçe de serbest olmalı ki zihinlerde ırkçılık algısı oluşmasın. Ortak müslüman kimlik altında kardeşçe ve birlikte yaşasınlar hepsi. İslam da bunu helal ve mübah görür.

KUR'AN'I HAKEM YAPIN

İkna olmayanlara diyoruz ki İslam Ülkelerinden bir ULEMA HEYETİ kursunlar, gelip Kur'an'a göre Kürt taleplerinin İslama uyup uymadığına karar versinler. Cahili ve acımasız kesimlerin fitne ve düşmanlığa sebep olan rezilane sözlerine göre olmasın. Kan gövdeyi götürdü bu fuzuli yasaklardan dolayı. Bin yıllık ortak tarihte bu fecaat ve cehalet yok. Kardeşçe huzur içinde yaşadılar farklı diller olmasına rağmen. Çünkü gönüller imanla ve uhuvvetle bir çarpıyordu. Ancak aklı kıt olanlar veya düşmanlar bu saçmalıkları yapar.

ELLİLERDEN BERİ KÜRTLERİN KAHİR EKSERİYETİ MUHAFAZAKARLARA OY VERDİ

Bu büyük bir oy potansiyelidir.

Şimdi de aslında hatalar yapılmazsa durum aynıdır.

HDD’ye ve PKK’ya rağmen...

İstanbul’da dört milyon Kürt olduğu sayımlarla bellidir ve bunların 326 bini HDD’ye oy verdi son seçimlerde. Geri kalanı yani üç milyon civarı genelde Ak Parti’ye oy verdi ama hatalar yapılırsa bu destek azalacak.

Madem bu samimi insanlar sizi destekledi onlara acı çektirecek şeyleri yapmayın,gereksiz sözler söylemeyin. Siz MHP veya CHP gibi olmamalısınız.

Menderes'ten beri Kürtlerin yüzde doksanı dine, peygambere, kutsala daha saygılı olan muhafazakar partilere oy verdi ve bu, bu ülkenin üçte biri civarı bir büyük kitledir. Millî Görüşü ayakta tutan ve güçlendiren asıl kitle Doğu vilayetleriydi.

Türkiye’nin İslamileşmesinde Kürtler başat rol oynadılar. Bediuzzaman oradan çıktı, Mevlana Halid Zülcenaheyn, Şeyh Abdulhakim Arvasi, bir çok alim ve mürşit oradan çıktı, geniş medrese, dergah oluşumları orada idi. Çünkü rejim, merkezi olan İstanbul’u, Ankara’yı, Anadolu’yu daha kolay kontrol edebildi. Daha farklı sebepler de var.

Bazıları 'Bu Kürtler de kimdir ' havasındalar. Bundan dolayı biraz ayrıntı yazdım. Halbuki bin yıllık tarihi hepsi birlikte inşa etmişlerdir. İslam bayrağı altında Türküyle Kürdüyle, Çerkeziyle, Arabıyla... Hepsinin emeği vardır, bu toprakları kanlarıyla sulamışlardır. Hiç kimse diğerinden üstün değildir. Hepsi de kardeştir ve İbrihim'in Milletidir. Bunun dışındaki ırkçı, cahili anlayışlar zarardan başka bir netice vermez.

İSLAM DEMOKRASİSİNE /ŞURASINA DOĞRU GİDİŞ VAR

İslam ve Demokrasi bir arada mümkün mü konusu uzun bahis.

Sekülerizmin ve İslamın uyuşmadığı noktalar vardır.

Ama şekli ve formel bir yapı olarak, çok partili bir yapı anlamında pekala İslamı benimseyen farklı partiler seçimlere katılıp halkın beğendiği birisi iktidara gelebilir.

Antik Yunan’dan alınan Mantık/Logic ilminin zamanla ıslahatlarla ve zararlı yönlerin tasfiyesi ile İslamileşmesi gibi şekli bir istintac. İmam Gazali bu tecdidatı /ıslahatı yaptı.

MANTIK /LOGİC VE DEMOKRASİ

Ondan önce mantıkı okumak küfür sayılırdı. Çünkü içinde Yunan Politeizmi de vardı. Felsefenin İslamla uyuşmayan konuları vardı. Örneğin yaratıcının cüz'i şeyleri bilmemesi, hasrın cismani değil, ruhani oluşu, heyulanın, ilk maddenin ezeli olması gibi itikadi konular.

İSLAM DEMOKRASİSİNDE /ŞURASINDA SEÇİMİ KAZANAN GELİR

Gelen, ekonomiyi, adaleti, eğitimi, sağlığı, yoksullukla mücadeleyi doğru idare ederse yine kalır, değilse halk başkasını seçer.

DİNDAR CUMHURİYET VE İNSAN HAKLARI /HUKUK-I İBAD

Bediuzzaman buna dindar cumhuriyet der. Başka müslüman mütefekkirler de buna değinir.

Tunuslu İhvancı mütefekkir Gannuşi'nin dediği gibi dini alan, siyasi alan ve ticari alan nüansları vardır. Bu İslami bir devletin veya toplumun olmadığı anlamına gelmez. Din ve ahlak /etik, para pul, menfaat işleriyle içiçe olan siyasi alanın yan etkilerinden korunmalıdır. Bir alim alimdir, kaymakam, tüccar veya belediye başkanı değildir. Kim aksini söylerse hakikatı görmüyor.

Gannuşi aynı zamanda cumhurbaşkanlığı da yapmış ve tecrübe ile bakan bir aydındır.

Bu yapıda dini cemaatler sivil ve sosyal alanda, cami, tekke ve medreselerde ,siyasete fiilen karışmadan ,adamlarını makam ve mevkilere getirme peşinde koşmadan hizmetlerini icra ederler.

Böylece, sınıflar ayrılığı prensibi ile sistem ayakta durur, halk huzur bulur. Demokrasilerdeki kuvvetler ayrılığı gibi bir şeydir bu. Kurumların özerkliğidir bu.

Erbakan, Özal ve Erdoğan siyasi, idari figürlerdir. İslamı onlar değil, ulema ve evliya temsil ediyor. Her biri bir alimin, mürşidin tesiriyle dine yöneldi. Yoksa diğerlerinden farkları olmazdı.

Bediuzzaman , Zahit Efendi ve diğer manevi önderler olmasaydı bunlar da olmazdı.

Bu şunun için önemlidir: Biri bunların taraftarı olmazsa dinden, imandan çıkmaz. Günahkar da değildir. Bunlar alim, mürşit veya müctehid de değildirler. Tabiki salih ve önemli insanlardır. Eski tabirle adil dünyevi sultanlardır. Çünkü bakıyoruz bazı Saadetçiler veya Ak Partililer buna iman -küfür gibi bakıyor adeta. Kendi partisini desteklemeyen ve diğer partiden olanları şiddetli derecede itham ediyorlar. Hatta ajanlıkla suçluyorlar. Hâlbuki iki taraf ta Müslüman.

Deva ve Gelecek, Kürtlerde Hüda Par da buna, çoğulculuğa eklendi.

İSLAM DEMOKRASİSİ TÜRKİYEDE OLUŞUYOR. BU HEM İSLAM DÜNYASINA HEM DÜNYAYA BİR MODEL OLABİLİR

Aslında bu 1876 Meclis-ı Mebusan'dan beri düşe kalka devam eden bir tecrübenin sonucudur.

Zaman gerekli...

Farklıklara hoşgörü olmalı. Belki biz bazı şeylerde yanlışız, diğerleri bazı şeylerde doğrudur. Veya tersi mümkündür.

Geleceği ve levh-ı mahfuzda olanı bilemeyiz.

Ama din karşıtı bir siyasetçiyi destekleyemez bir Müslüman.

Bu kadar parti kuruluyor, muhafazakâr dindar Kürtler de bir parti kursalar karşı olunmamalı. Hatta belki ihtiyaçtır. Çünkü Türkiye’nin ortak gündemiyle aynı olan gümdemleri olduğu gibi kendilerine ve bölgelerine has gündemleri ve sorunları da vardır.

Kendi bölgelerindeki sekülerist veya sosyalist Kürt Milliyetçilerini onlar tanır ve onlar cevap verebilirler mesela. Ümmete, memlekete ve kendilerine faydalı hizmetlerde bulunmak için partiler kurabilirler muhafazakar Kürtler ve sonra tüm Türkiyeye hitap edecek noktaya da gelebilirler; tek başlarına veya koalisyonlarla iktidara da gelebilirler. Bazıları bunu bile tehlikeli görüp itham ediyor. Bu eksik bilgi veya taassubi hislerden kaynaklanıyor.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.