Haberin Kapısı
2021-02-27 15:44:35

Namazlardan Sonraki Tesbihat Bidat mi?

İrşad Seyda

27 Şubat 2021, 15:44

Sahabe asr-ı saadette camideyken sessiz tesbihatı hepsi yapardı ama İslam diğer milletlere doğru genişleyince gevşeklik oldu ve avam cahildi.

Sesli olunca, müezzin okuyunca doğrudur bidattir ama bid’at-ı hasenedir.

Resulullah (sav) görseydi bu uygulamayı severdi ki sahabenin ondan izin almadan kendi aralarında yaptıkları toplu zikri görünce beğenmiş.

Ulema ve müctehid de İslam’ı koruma babından görev babından sahabe gibidir, hatta Resulullah (sav.) hayatta olmadığından görevleri daha zordur.

Ümmetimin âlimleri İsrail Oğulları’nın peygamberleri gibidirler (hadis).

Namaz tesbihatının cemaat halinde yapılmasının sünnette yerinin olup olmadığına gelince, Resul-i Ekrem Efendimiz (asm) toplu halde yapılan zikir, duâ ve ibadetleri her seferinde teşvik etmiş; sahabîlerini toplu halde sohbet eder, zikreder ve ibadet eder halde görürse memnun olmuş ve onlara bazı müjdeler vermiştir.

Hz. Muâviye’nin rivâyetine göre; bir gün Peygamberimiz (a.s.m.) sahabîlerden bir kısmının bir halka teşkil ederek oturduklarını gördü. Yanlarına vardı ve sordu:

“Ne maksatla bir araya gelip burada oturdunuz?”

Onlar, “Bize İslâm gibi bir din bahşeden ve bu yolla bizi imtihana tâbi tutan Allah’ı zikretmek ve ona hamdetmek için oturduk.” dediler.

Peygamberimiz (asm) bir defa daha sorup, onlardan yeminli bir cevap aldıktan sonra şöyle buyurdu:

“Sizi suçlamak için yemin ettirdiğimi sanmayın. Lâkin şu var ki; bana Cibril geldi, Aziz ve Celîl olan Allah’ın meleklerine karşı sizinle iftihar ettiğini haber verdi.” (Müslim, Zikir 40)

Ama sadece dört değil, münkarız, kaybolan diğer mezhepler, mezhepler dışında bize ulaşan sahabe içtihatları (Taberinin vd. lerinin tefsirlerinde, farklı hadis kaynaklarında ki Taberi, Süfyan Sevri vd.

Mezhep sahibi idiler ) ve bunlardan birine istinaden biri dese ki bidattir, mekruhtur ona da karşı gelinmemeli.

Bir mezhepte bazen bir şey mekruh ,diğerinde tersi olabilir ve hepsi hak demek toleransı sağlar ..Dört mezhep haktır diyoruz zaten, Bir de her mezhep içinde de cüzi meselelerde ihtilaflar vardır ve tabiidir bu .

Tolerans ve saygı olmazsa Şia, Sünne gibi nefret oluşur veya Hristiyan mezheplerdeki gibi tekfir ve düşmanlık olabilir. Yüz yıl savaşları olmuş bu yüzden.

Ama kendi kanaatimi söyleyeyim. Türkiye gibi bir ülkede ve ehl-ı sünnetin baskın olduğu, tarikat ve Nur cemaatlerin hem toplumda hem devlette baskın olduğu (ve artarak devam edecek bu durum ) bu gibi tali, cüzi konuları avamın önünde tartışmak fuzulidir, insanları dinden soğutur.

İlmi çerçevede kalınca zaten makul cevaplar var.

Bu gibi konuların altına yazdığım gibi bir kayıt ve şerh yazılsa o zaman yazılmalarında beis olmaz. Tepkiler ve toplumsal gerginlik hafifletilir.

Türkiye Arap ülkelerinden farklıdır bazı noktalarda.

Yoğun Osmanlı ve medrese -dergâh tesiri devam etmektedir. Buna Doğu Medrese ve dergâhları dâhil.

Kürt dergâhlarının özelliği ulemaya ve medreseye dayanmalarıdır. Eğitim ve ilim açısından Ezherden veya Suudi’den, başka Arap ülkelerinden aşağı değillerdir bu medreseler, hatta Arapça sarf, nahiv, usul, mantık vd. ilimlerden belki daha ileridedirler.

Zamanın ideolojileri ve akımları ile ilgili kitaplar okutulsa, hadis usulü ve tahrici okutulsa dünyada bir numara olurlar.

Şimdiki tedrisat sisteminin yanında asra hitap eden bir ıslahat mümkün ki Bediuzzaman ve merhum babam Doğu Medreselerini Ezher tarzı ıslahattan geçirmek istiyorlardı...

Dini ilimlerle beraber felsefi ilimler de okutulmalı ki sadece Türkiye’ye değil, Batı’ya da tesir etsinler.

Türkiye’nin Avrupa’da da olması büyük avantaj. Mısırda, Pakistan’da, Fars ülkesinde bu imkân yok.

Kürt ve Türk birlikte olmadan bunlar olmaz...

Doğuyu tekrar ihya gerekli.

Bir ara Doğu Batı’yı besledi. Şimdi tersi olmalı çünkü orada dine ve müesseselerine sahte milliyetçiliğe bürünmüş Stalinist, Ateist, hatta barbarca, hiç bir ahlaki ilke ve insaf tanımayan ağır hücum var.

Batının tek parti dönemini Doğu şimdi yaşıyor.

TESBİHATLAR FAYDALIDIR

Rasulullah’ın zamanında sahabenin geneli camideyken tesbihatı namazdan sonra okurdu ama İslam birçok millete yayılınca, çoğu Arapça bilmeyince ve cahil olunca, onlara bırakılsa sünnetleri, tesbihatı hatta farzları eksik, yanlış kılarlar veya hiç kılmazlar.

Müçtehitlerin kararları veya icma’ı da dini korumada esas kabul edilmiş.

Kitap, sünnet, kıyas, icma malum dört ana esastır.

Müçtehitler bunu hoş ve faydalı görmüşler.

Çok ta zaman almıyor tesbihat.

Bir heyecan, sevgi ve coşku da oluşuyor. İbadete ve mabede gitmeye teşvik eder.

İNSANLARA ANLAYACAKLARI DİLLE HİTAP EDİN

(Hz. Muhammed)

كلموا الناس على قدر عقولهم

Allame Bediuzzaman :

لا ىلزم من صدق كل قول قول

كل صدق 

Her sözün doğru olsun ama her doğruyu her yerde, her ortamda, her kişiye söyleme.

İrşad Seyda

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.