Haberin Kapısı

Alacağımı zekât yerine saysam olur mu?

İSLAM VE KÜLTÜR

Ahmet, Murat'tan beş bin lira alacaklıdır. Ancak Murat mücbir nedenlerden dolayı ödeyemiyor. Ahmet parasını istiyor. Murat veremiyor. Ahmet, parasının üstüne çizik atmak istemiyor. Peki bunu zekat yerine saysam olur mu?

Fıkhın gizemli bir sorusudur bu.

Birine borç verdiniz ya da mal sattınız ama verdiğiniz parayı ve bedeli alamıyorsunuz.

Sebebi ise şahsın iflas etmiş olması veya ödeme imkanının olmamasıdır.

Bu kişiden farzı misal 5000 lira alacağınız var ve sizin de o sene 5000 lira zekât vermeniz gerekiyor.

Bu kişiden alacağınızı tahsil edemediğiniz için zekât malı hesaplanırken zayıf alacak hükmünde olduğu için bu parayı hesaba dahil etmenize gerek yoktur. Çünkü para yok ve ölü hükmündedir.

Şimdi her zaman sorulan sorumuz şu: Ben alamadığım bu parayı ona zekât niyeti ile bağışlasam olur mu?

Fıkıhçıların çoğunluğu zekât için temlik şartı koşarlar. Temlik, mülk edindirme demektir. Yani başkasının mülküne geçirmek demektir. Yani sana ait bir mülkü başkasının mülkü yapmaktır. Bu olayda para alınamadığı için veya tahsil edilemediği için paranın mülkiyeti asıl sahibinde değildir. Yani sahip olmadığı bir malı başkasına vermiş sayılacak. Veya olmayan bir malı vermiş olacak. Bu ise zekâtın maksadına, amaç ve hikmetlerine uygun değildir.

Bu nedenle bir kimse parasını tahsil edemediği kişiye o parayı zekât niyeti ile bağışlayamaz.

Fıkıhçıların bazısı ise meseleye bu açıdan bakmaz. Derler ki, sonuçta bu paranın mülkiyeti sahibine aittir. Bu parayı tahsil edemediği halde sadaka, hibe, infak ve yardım niyeti ile bağışlamak istese olur mu? Evet, olur. Yani bir kimse parasını alamadığı kişiye telefon açsa ve dese ki, kardeşim, ben senden alacağım parayı helal ettim, sana bağışladım, sana hediye ettim dese olur mu? İttifakla olur derler. Yani para tahsil edilemese de bir mülkiyet var ve mülkiyet alacaklının elindedir. Hakiki olmasa da hükmi açıdan vardır.

Bu ve benzeri sebeplerden dolayı bir kimse parasını mücbir sebeplerden dolayı tahsil edemediği kişiye o parayı zekât niyeti ile bağışlayabilir.

Fıkıh, meselenin kavramlar açısından sağlam bir zeminde olup olmamasına bakar. Teknik açıdan bakıldığında birinci görüş daha oturaklı gözükmektedir.

Ancak fıkhın bir de hukuki yönünden ziyade bir de ahlaki, içtimai, ailevi vb. yönleri vardır.

Mesela aynı meseleye bir de ahlaki ve içtimai açıdan bakalım.

Ahmet, Murat'tan beş bin lira alacaklıdır. Ancak Murat mücbir nedenlerden dolayı ödeyemiyor. Ahmet parasını istiyor. Murat veremiyor. Ahmet, parasının üstüne çizik atmak istemiyor. Belki yıllarca da bekleyecek. Kafası sürekli Murat'ta. Murat paramı yedi. Murat, paramı getir. Murat acaba paramı verir mi? Murat, rüyamdan çık...

Murat ise alacaklısı olan Ahmet'e karşı mahcup. Onun bulunduğu mecliste bulunmuyor. Onu arayıp hal hatır soramıyor. Ona karşı kendisini ezik hissediyor. Ahmet'in adı geçince içi cız ediyor... Ahmet, Ahmet, Ahmet... Sabah Ahmet, akşam Ahmet. Nereye baksa Ahmet...

Yani para, iki dostu, iki kişiyi, iki esnafı birbirinden uzaklaştırdı.

Şimdi fıkhın keskin çizgilerinin içine bunu da katarsak çizgi biraz esnemeye başlar.

Ahmet, zekât zamanı gelince vereceğini hesapladı. Baktı beş bin lira çıkarması gerekiyor. Acaba Murat'tan alacağı beş bin lirayı ondan tahsil etmek istemeyerek ona zekât niyeti ile bağışlasa olmaz mı? Bağışlasa artık birbirlerinin yüzüne bakarlar. Hal hatır sorarlar vb.

Ahmet, Murat'tan alacağı para için ona, sana zekât olarak verdim demesi gerekmez. Zira zekâtta niyet, zahiri değil, kalbîdir. Verdiği kişiye bu zekâttır demesi gerekmez.

Murat, borcunun silindiğini duyunca sevinir. Ahmet de kafası rahat etmiş olur. Burada her ne kadar Ahmet'ten hakiki anlamda beş bin lira çıkmamış olsa da hükmi anlamda beş bin lira çıkmış sayılır.

Ben, bu kadar borçlu ve alacaklı olan bizim toplumda bu görüşün daha isabetli olacağını düşünüyorum.

Ancak zekât alacak şahsın, zekât alabilecek sınıflardan birisinde yer alması gerekir. Zengin kişiden alamadığınız parayı ona zekât olarak sayamazsınız. Zira zaten ona zekât verilmez.

Not 1: Konunun ihtilaflı olduğunu söyledim. Alimlerin çoğunun görüşüne göre bunun uygun olmadığını da söyledim. Ancak ben, bu konuda azınlığın görüşünü toplum ilişkileri açısından daha eslem gördüm.

Not 2: Caiz değil diyenlerin tavsiyesi şöyledir: Ahmet, Murat'a borcunu ödemesi için beş bin lira para hediye eder, sadaka verir vb. Murat da aldığı parayı borcunu ödemek için Ahmet'e geri verir.

Halbuki çoğunluk, şartlı akitler caiz değildi diyordu. Ama burada bu şart ihlal edilmiş oldu. İşte buna başvurmaktansa temlik meselesini farklı okumakta fayda var diye düşünüyorum.

Allah en iyi bilendir.

Murat Padak

Diyanet Eğitim Görevlisi

Yorumlar (1)

emin turan 3 Yıl Önce

kafandan yorum yapma. zekat olarak sayılmaz. o halde koyunu ölen de kurban kestim saysın. sende cennete girdiği varsay. Böyle dini oyun yapanlar çok çok yazık ediyorlar. yapmayın

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.