Haberin Kapısı

Allah Resulü Rahmettir; Ne Heykeli Var, Ne de Resmi Var...

İSLAM VE KÜLTÜR

Allah Teâlâ insanlığın esenliği, rahmeti, barışı ve huzuru olması için Muhammed (s.a.s.)’i gönderdi. O hem kendi asrının hem diğer asırların merhametidir. Çünkü onun öğrettiği nebevi yöntem rahmet ve merhamet içermektedir.

Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik!

Enbiya Sûresi 107

O, insanlara savaşı öğretmek için değil, barış nasıl yapılır, barışın yolları nelerdir, barış nasıl sürdürülür onu öğretmek için geldi. Onun katıldığı savaşlarda kan gövdeyi götürmüyordu. Savaşın sonunda esirler öldürülmüyordu. Savaşın sonunda insanlar toplu kıyımlardan geçirilmiyordu. O, savaşmayı yok etmek zanneden insanlara, savaşın bu olmadığını öğretmek için geldi. O, âlemlere rahmettir.

O, tüm insanlar için rahmettir. Kadınlar için “onlar Allah’ın size emanetleridir” buyurdu. Anneler için “cennet annelerin ayakları altındadır” buyurdu. Çocuklar ve büyükler için “küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir” dedi. İşçiler için “alnının teri kurumadan haklarını verin” dedi. Komşu için “şerrinden komşusunun emin olmadığı kişi cennete girmeyecektir” dedi. Kısacası o, tüm insanlık için bir rahmetti.

O, sadece insanlar için değil, canlılar için de bir rahmettir. Hayvanlara haksızlık edilmesine izin vermedi. Hayvanlara ağır yük yüklenmesine kızdı. Yavruların annelerinden koparılması konusunda sahabesini uyardı. Bir köpeğe su veren bir kadının davranışının onu cennete götürdüğünden söz etti. Bir kadının ise bir kediyi hapsetmesine ve açlıktan ölmesine neden olduğu için cehenneme sürüklendiğinden bahsetti.

O, daima sulhtan yanaydı. Barıştan yanaydı. Müsamahadan yanaydı. Çözüm varken şiddete karşıydı. Düşmanlarının karşısına silahsız bir şekilde (Hudeybiye olayında) çıkacak kadar barıştan yanaydı. Barıştan yana olduğu için de kazandı. Ancak düşmanı çetin çıkarsa, hain çıkarsa, hileci ve ikiyüzlü çıkarsa işte o zaman silahını kuşanır ve hakkın hatırı için, mazlumun ahı yerde kalmasın diye savaşırdı. Savaşı bile merhameti kuşanmak içindi.

O, böyle bir toplum yetiştirdi. Ülkeler fethetmedi. Ama ülkeler fethedecek adamlar yetiştirdi. O, silahşörler yetiştirmedi. Ama eğitimciler yetiştirdi. O, kiralık veya satılık katiller yetiştirmedi. O, insanların gönlünü fetheden fatihler yetiştirdi. O, öldüğünde sarayına gömülmedi. Tek odalı, kerpiçten bir odaya gömüldü. O, öldükten sonra ismiyle, yaptığı güzelliklerle, güzel ahlakıyla yaşadı.

Ne heykeli dikildi ne şehirlere adı verildi ne paralara resmi konuldu. O, çocuklarını diri gömdükten sonra bununla iftihar eden bir toplumu ortadan kaldırdı da namaz kılarken tepelerine çıkan köle çocuklarına bile ses etmeyen altın bir nesil yetiştirdi. O, insanları eğlence olsun diye öldüren bir toplumu yeniden şekillendirdi. İnsanı yeniden eğitti. Bir insanın hidayetine vesile olmayı, tüm dünyanın zenginliğine tercih etti. O, bu dünyadan gözü kapalı gitmedi. O, ismiyle her ailede yaşıyor, her sokakta yaşıyor, her mahallede, her şehirde ve her ülkede yaşıyor. Onun tarzı tarihten hiç silinmedi. Onu sevenler onun gibi giyindi, onun yediği gibi yedi, onun uyuduğu gibi uyudu, onun oturduğu gibi oturdu… Onun resmi ve heykeli hiçbir yerde yoktu. Ama o, her yerdeydi. Çünkü o, âlemlerin rahmetiydi… Allah’ın salât ve selamı onun üzerine olsun!

Rabbimiz, Muhammed’e ve âline ve onun ashabına ve onun peşinden gidenlere salât ve selam eyle!

Murat Padak

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.