Haberin Kapısı

Benim Kalbim Temiz!

İSLAM VE KÜLTÜR

Etrafımızdaki insanlar ile konuştuğumuzda "Benim Kalbim Temiz" . “bana önceden malum olur,” v.b. ifadelerle sıklıkla karşılaştığımız bir cümleler. İşin özeti ise esasen insanların bir anlamda kendilerini aklayarak temize çıkarmaya çalışmalarıdır. Eğer Allah, insanları zulümlerine karşı cezalandırsaydı, yeryüzünde debelenen bir şey bırakmazdı.

Etrafımızdaki insanlar ile konuştuğumuzda “Benim kalbim temiz” ifadesi sıklıkla karşılaştığımız bir cümle olarak çıkar karşımıza. Hatta bu durum öyle boyutlardadır ki neredeyse kalbi temiz olmayan tek bir kişinin bile var olmadığını düşünebilirsiniz. Bazen kötü davranışlar sergileyen, örneğin bir kimsenin arkasından dedikodusunu yapan birinin de aslında kalbinin temiz olduğunu, sadece hakikatin bilinmesi için bu konuşmaları yaptığını iddia ettiğine tanık olursunuz. Ya da “Benim kalbim temiz olduğu için bana önceden malum olur,” “Allah hep gönlüme göre verir,” “Benim kalbim temiz çünkü kimseye zararı olmayan, etliye sütlüye karışmayan kendi halinde bir insanımdır” şeklinde cümleler kurulur çoğu zaman. İşin özeti ise esasen insanların bir anlamda kendilerini aklayarak temize çıkarmaya çalışmalarıdır.

"Ey iman edenler! Şeytanın adımlarını izlemeyin. Kim şeytanın adımlarını izlerse, şeytan ona iğrençlikleri ve kötülüğü emreder. Allah’ın lütuf ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, içinizden tek kişi bile temize çıkamazdı." [1]

Şüphesiz insan için en tehlikeli olanı, kalbinin temiz olduğu iddiasıyla dini buyrukları dikkate almamasıdır. Bunun için ileri sürülen bahaneler genellikle “Ben namaz kılmam, oruç tutmam, ama kalbim temiz” şeklindeki yaklaşımlarla ibadetleri önemsizleştirme ya da dinin tüm emir ve yasaklarını “Allah’ın insanlardan istediği temiz bir kalbe sahip olmaları değil mi?” şeklindeki kişisel anlayış ve yorumlara dönüştürmekle gösterir kendini. Şüphesiz kimsenin gerçek anlamda kalbindeki niyeti bilmek mümkün değildir, ama gerçek manada kalp temizliğini sözler değil, eylemler gösterir. Üstelik kişinin kalbinin temiz olması onu ayrıcalıklı kılacak bir şey değil aksine zaten olması gereken bir şeydir. Kur’an ayetleri, insanın hem dünyası, hem de ahireti için hayırlı olan her konuda olduğu gibi, bu konuda da çok anlamlı tespitler yaparak, Allah’ın herkesin gerçek niyetini bildiğini ve bu yüzden kimsenin kendini temize çıkarmaya çalışmaması gerektiğini vurgular:

Öyle kişilerdir ki onlar, günahın büyüklerinden ve iğrençliklerden çekinip kaçınırlar. Bazı küçük sürçmeler hariç. Hiç kuşkusuz, senin Rabbin affı geniş olandır. Sizi en iyi bilen O’dur: Hem sizi topraktan oluşturduğu zaman, hem de annelerinizin karınlarında ceninler halinde bulunduğunuz zaman. O halde kendi kendinizi temize çıkarmayın; kimin sakındığını en iyi bilen O’dur.[2]

Ayette de dikkat çekildiği gibi kimse kendini temize çıkartmaya çalışmamalıdır. Çünkü yine ayetlerde ifade edildiği gibi “Şüphesiz Allah kalplerin içindekini hakkıyla bilmektedir.”[3] İnsan çoğu zaman yaptığı işlerde ya da söylediği sözlerde kendini haklı görerek temize çıkartmaya çalışır. Hatta hatalı olduğunu bilse bile yine de yaptıklarını meşrulaştırmak için uğraşır. Herkesin kendine göre belirlediği kriterlere uygun bir iyilik ve kalp temizliği kabulü olması da kaçınılmazdır. İnsan şunu unutmamalıdır: Gönüllerin özünü ve gerçek niyetleri ancak Allah bilir. Bu sebeple hesap günü beklemediğimiz şeyler ile yüzleşebiliriz. Dolayısıyla kişisel anlamda kalp temizliği inanç ve iddiasında bulunmak yeterli olmadığı gibi, asıl olan kalp temizliği, Allah’ın razı olacağı bir kalp temizliği olmalıdır. Bu ise Allah’ın emir ve yasaklarına gerektiği gibi içtenlikle uyulduğu oranda söz konusu olabilir. Bu gerçek Kur’an’da şu şekilde ifade edilir:

Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperenler kendiler ine isabet eden musibetlere sabredenler, namazı dosdoğru kılanlar ve rızık olarak verdiklerimizden infak edenlerdir.[4] Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah’ın zikriyle tatmin olan/ huzur bulanlardır. Haberiniz olsun; kalpler yalnızca All ah’ın zikriyle tatmin olur/huzur bulur.5

Bununla birlikte Kur’an’ın geneline baktığımızda tüm insanların hatalar yaptıklarını görüyoruz. Allah, sonsuz rahmeti gereği insanları hemen cezalandırmayarak onlara fırsat veriyor. Allah’ın rahmet ve merhameti olmasa aslında en iyi dediğimiz insanlar bile mükâfatı hak edemezler. Yaptığımız iyilik ve ibadetler sonsuz cennet nimetlerini hak ettiğimiz anlamına gelmez. Biz ne yapsak da Allah’ın bize peşinen vermiş olduğu sayısız nimet ve imkânın karşılığını veremeyiz. Üstelik yaptığımız hataların hemen birebir cezası verilecek olsa yeryüzünde debelenen tek bir canlının bile kalmayacağı belirtilir ayetlerde:

Eğer Allah, insanları zulümlerine karşı cezalandırsaydı, yeryüzünde debelenen bir şey bırakmazdı. Ama öyle yapmıyor, onları belirli bir süreye kadar erteliyor. Süreleri geldiğinde ise ne bir saat geri kalırlar ne de öne geçebilirler.[5]

Yrd. Doç. Dr. Emre Dorman

-------------------------

[1] 24 Nur Suresi 21

[2] 53 Necm Suresi 32

[3] 3 Âl-i İmran Suresi 119

[4] 22 Hac Suresi 35 5 13 Rad Suresi 28

[5] 16 Nahl Suresi 61

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.